Dua konusunu sabır ve namazla bağladım ama dua konusunda bir şeyler daha söylemek istiyorum Toplu yaptığımız dualardan bahsedeceğim. Kadir gecesinde, kandillerde yapılan dualar. Camilere toplanıyor insanlar, camide bir etkinlik, Kur'an okuma, ilahiler ve sondaki dua.
Kadir
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
1. Biz Kur’ân’ı kadir gecesinde indirdik!
2. Kadir gecesi nedir, sen nereden bileceksin?
3. Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır!
4.O gece melekler, Rablerinin izniyle, her konudaki ruhlarla (kendilerine verilmiş görevlerle) inerler.
[1*] Burada ruh, Allah’tan gelen bilgi anlamındadır (Nahl 16/2, İsra 17/85)
[2*] “Hâ, Mîm. Her şeyi açıklayan Kitaba yemin olsun,(Her şeyi açıkça ortaya koyan bu kitap çok önemlidir.)
Biz onu mübarek bir gecede (kadir gecesinde) indirdik, biz insanları uyarırız. Karara bağlanmış görevler o gece taksim edilir. Tarafımızdan verilmiş bir emre göre elçileri (melekleri) yerlerine göndeririz. Onlar Sahibinden bir iyilik olarak gönderilir. Çünkü O, sizi dinler ve her şeyi bilir. (Duhân 44/1-6)
O gece meleklere görev taksimatı yapılır ve her biri, aldığı emirle görev yerine gitmek için Arş’tan ayrılırlar.
5. O gece, tanyeri ağarıncaya kadar güvenlik ve esenlik gecesidir.
Kadir suresi ve açıklamadaki Duhan suresinin ayetlerine göre Allah kadir gecesi kararlaştırdığı işleri meleklere taksim ediyormuş. Bu benim çok ilgimi çekiyor. Sims gibi simulasyon oyunlarını duydun mu? Sims denen insanları yönetiyorsun. Bir nevi onların tanrısı oluyorsun. Ama bunlar oyun. Yukarıda okuduğun ayetler ise yaşadığımız hayat. Çok ilginç değil mi? Allah kararlaştırdığı işlerin zamanında olması için Kadir gecesi melekleri görevlendiriyor. Her birine bir görev veriyor. Onlar da yeryüzüne iniyor. Bu konuyla ilgili bir ders var. Bunlar anlatılıyor. Konu ilgini çekerse dinlersin
Bu gecede insanlar genel olarak ne yapıyoruz. Kur'an okunuyor ama Arapça, kimse anlamıyor, ne okunduğundan kimsenin haberi yok. İlahiler okunuyor. Ramazanda oruç tutmayıp ama özellikle sadece o gün oruç tutanlar var. Sabaha kadar cami cami gezenler var. Peki bunların dayanağı var mı? Daha önceki sayfalarda bugün yaşanan din İslam'ın yozlaşmış halidir diye yazdım, örnekler gösterdim. Kadir gecesi aslında belli değildir. Ramazan'ın son on gecesinde olduğu rivayetleri var. 27. gece olduğuna da rivayet olduğu için 27 geceyi Kadir gecesi kabul ediyorlar ama belki de bir önceki geceydi. En iyisi Ramazan'ın son 10 gecesini farklı geçirmek. Fazla namaz kılıp, Kur'an okuyup hatta infakta bulunabilirsin ama bunların diğer gün yaptığın ibadetlerden bir farkı olmadığını unutma. Fazladan kıldığın namaz sana 1000 ay yapılmış ibadet gibi sevap kazandırmaz. Ayette kadir gecesi 1000 aydan hayırlı diyor ya, bunun ibadetlerde x 1000 etkisi yoktur. Böyle bir inanç olduğu için yazdım bunu. Peygamberimize kadir gecesi ne yapalım diye sormuşlar şöyle cevap vermiş;
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
- Ey Allah'ın Resulü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim? diye sordum.
- "Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla! diye dua et" buyurdu.
Tirmizî, Daavât 84. Ayrıca bk. İbni Mâce, Dua 5
Bu dinin peygamberi Kadir gecesinde böyle dua etmeyi tavsiye etmiş. Mehmet hocadan bir video göstereyim. Dua edeceğim diye anlamadığın, bilmediğin sözleri söyleme :))
Camilerde toplanmaya Kadir gecesiyle örnek verdim kandillerle devam edeceğim. Kandil denen geceler uydurmadır Kur'an'da yanızca kadir gecesi geçer. İnsanlar kandil tebrik ediyor falan ya hiçbir anlamı yoktur. Kandil sözü de Osmanlı’da o geceler olduğunda akşam sokaklarda kandil yakarlarmış millet hatırlasın diye, oradan geliyor adı. Kandil kutlamaları Fatımi döneminde ortaya çıkmış. Onlar devlet başkanlarının doğum günlerini, tahta çıkış yıl dönümlerini kutlamak istemişler. Bunu yapmak için önce peygamberin doğum gününü kutlamaya başlamışlar, olmuş sana mevlit kandili. Regaip kandili peygamberimizin ana rahmine düştüğü gecedir diyorlar. Bunu kim nasıl bilebilir? Peygamberin kendisi bile böyle bir şeyi bilemezken bunu kim çıkarmış? İstersen Yahya hocanın yazdığı makaleye ya da altındaki videoya bakabilirsin.
Kandil Geceleri Yahya Senol.pdf
Kadir gecesi bir şey yapmak istiyorsan peygamberimizin yaptığı duayı yap veya bunu arttır. İnsan ne kadar çok dua ederse, Allah ile arasında bir bağ oluşuyor, Allah’ın lütfu ile. Bana şunu ver, bunu ver duası değil. Anmak, zatını, sıfatlarını, büyüklüğünü vb her zaman her yerde akılda tutmak. Benim anladığım sanki Allah, kulunu kendisine dua ile bağlıyor. Sürekli açık bir kanal, bir frekans oluşuyor. Yıllar önce “Bu dünyadan hiçbir şey istemiyorum, sadece annemi istiyorum başka bir şey istemiyorum” diye ettiğim dualar esnasında gözlerim dolardı. Şimdi düşününce ne kadar içtenmiş onu anlıyorum. Ondan sonra bu hal başlayana kadar hiçbir duamda gözlerim dolmadı. En zorlandığım anda bile. Bu hal başlayınca, cehennemin insana bu kadar yakın olduğunu, hatta çevremdekilerin cehennem yolunda olduğunu görünce [lütuftur] “Gözyaşı dökebilseydim, ağlardım” demeye başladım. İnsan “Keşke biz olmasaydık” derken gözlerinden yaş geliyorsa, bu ifadenin kalbinden geldiğine bir işaret olur. Bu ramazanda dualarımda gözlerimin dolduğunu gördüm. Belki bu hal bir derinlik, samimiyet ifadesidir, inşallah öyledir. Gözümün dolduğu bu duayı yazayım mı yazmayayım mı diye düşündüm ama herhalde ben şu an orada olmadığım için bir sakıncası yoktur. Biga’da seher vakti, sabah namazı sonrasıydı, Kısaca anneme, kardeşime hidayet et, bir de arkadaşlarımla tekrar görüşmeyi nasip et duasıydı. Bunları söylerken gözlerim doldu. Bu kadar şeyin farkına vardıktan sonra, Allahın lütfu ile, annemle ara sıra konuşuyorum, “Keşke öyle demesen, öyle konuşmasan”, “Namazı vaktinde kılsak daha iyi” “Kur'an okumak insanı Allah’a yaklaştırıyor, sen de ara sıra oku” vb yavaş yavaş, yumuşak bir şekilde söylemeye çalışıyorum. Öte yandan sen bu yola girmiştin, büyük olaylar oldu bırakmak zorunda kaldın. Bu iki konuda hidayet istedim Allah’tan. Gerçi sadece anneme veya kardeşime değil, Semih’e, Semih’in arkadaşları ki benim de arkadaşım oldular Mustafa’ya, İsmail’e. Ersin’e, abisi Engin’e, liseden yıllar sonra ziyaretime gelen Atilla’ya, Can'a ve hepsinin eşlerine, ailelerine, kuzenlerime ve eşlerine bu işin ciddiyetini onlara da göster diye dua ediyorum ama o sabah annem ve senin için dua ettim. Bir de arkadaşlarımla tekrar görüşmeyi nasip et diye. Bunları söylerken gözlerim doldu. Tekrar görüşme meselesi aslında burada değil, ahirette tekrar görüşmeyi nasip et dedim. İçimden o anda böyle söylemek geldi. İnşallah bu samimiyetimin göstergesidir. Ramazandan sonra da yani bu günlerde de ara sıra dualarımda veya biri ahiretten bir şeyler anlatırsa böyle hassaslaştığım anlar oluyor.
Kandiller arasında Mirac kandili de var. peygamberimizin gök kaltarını geçip cenneti ve cehennemi gördüğüne inanılan seyahat. Böyle bir şey yok. Olmadı. Mirac sonradan Zerdüştlükten İslam'a monte edilen hikayedir. Bunu okumalısın. Linkler aşağıda
Hz. Peygamber ve Ashâb-ı Kirâm dönemlerinde görülmeyip onunla amel edilmeyen, hatta bir benzeri olmayan ve İslam’dan olmadığı halde sonradan ortaya çıkan ve ibadet kabul edilen görüş ve ameller, sünnete aykırı davranışlara bid’at denilir.
Dinde sonradan ortaya çıkan ve hakkında herhangi bir delil bulunmayan bu gibi durumlar hakkında Resûlullâh şöyle buyurmuştur:
“İşlerin en kötüsü sonradan ihdas edilenler / ortaya çıkarılanlardır.”[27]
“Sonradan ihdas edilen her şey bid’attir”[28]
“Her bidat dalalettir, her dalalet de ateştedir.”[29]
İmam Malik’in konuyla ilgili şu sözünü hatırlamakta da büyük fayda vardır:
“Kim, bu ümmet içerisinde (din adına) geçmişte olmayan bir şey ihdas ederse (ortaya çıkarırsa) bu kişi, Hz. Peygamber’in Allah tarafından kendisine verilen risalet (elçilik) görevine ihanet ettiğini iddia etmiş olur. Çünkü Allah Teala “…Bugün dininizi olgunlaştırdım; size olan nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâm’ı uygun gördüm...”(Mâide, 5/3) buyurmuştur. Bu yüzden, o gün din olmayan (dine dâhil olmayan) şey bugün de din olamaz!”[30]
Sonuç olarak şunlar söylenebilir:
Kur’an’da da sünnette de bugün geniş halk kitleleri tarafından kutlandığı şekliyle kandil gecelerine işaret yoktur.Mübarek kabul edilen bu geceler, Hz. Peygamber ve ashabından çok sonra (en erken 350 yıl sonra!) Mısır ve Kudüs’te kutlanmaya başlamış, daha sonra İslam dünyasının çeşitli bölgelerine yayılmıştır.
Bu kutlamalar İslam’ın bir emri veya bir tavsiyesi değildir.Müslüman toplumlar tarafından ortaya çıkarılmış ve bir “gelenek” haline gelmiştir. Osmanlı padişahlarından II. Selim döneminden itibaren ‘kandil’ adını alan bu geceler Müslümanlar tarafından mirâciye, regâibiye, mevlüt gibi çeşitli etkinliklerle ihya edilmiştir. Kandil gecelerini kutlayan her toplum kendi kültüründen bir şeyler eklemiş ve böylece bu geceler gelenekselleşmiştir. Neyin ibadet neyin gelenek olduğunun Müslümanlarca bilinmesi de elbette ki zaruridir.
Kitap ve Hikmet Dergisi, Nisan-Haziran 2015, Sayı: 9, s: 18-22.