Onur'un Günlüğü

Öbür Alemdeki Üç Grup

Yaşadığım değişim benim hiç beklemediğim bir şeydi. Ben buna laik miydim bilmiyorum, bir şekilde zaten nedenini anlamaya çalışıyorum. Bu bölümü yazmam da kendimce bir neden görmüş olmam. O da daha çok çevremdekileri uyarmam ile ilgili geliyor. Bu halin bende neden olmuş olabileceğine gelirsem, Ateistlerin Görmek İstemedikleri bölümünün alt sayfalarında tanıdığım insanlara neyi nasıl anlatmaya çalıştığımı, nasıl örnekler verdiğimi, kitaplardan taradığım bölümleri, örnek verdiğim sureleri, ayetleri anlattım. Burayı yazmaktan korkuyorum ve şimdi yazacağımı kendime hiçbir şekilde bir pay çıkarmadan yazıyorum. Din günü, Allah'ı dini red eden arkadaşlar, akrabalar Allah'a neden inkar ettiklerini izah etmeye çalışırken çeşitli bahaneler ileri sürecekler, Kur'an ortadayken hiç kimsenin bir bahaneleri olamaz ya, burayı nasıl ifade edeceğimi gerçekten bilmiyorum, benim onlara yazdığım mektuplar, maillerde cevaplamaya çalıştığım sorular aslında Allah’ın bana gösterdiği bu hal sonucu ortaya çıktı. Neden üç sene önce kimseyi uyarmak için çaba göstermedim de bu hal ile beraber bu telaşa düştüm. Onlara yazdıklarım, gösterdiklerim -kendime hiçbir pay çıkartmadan yazıyorum- belki de Allah’tan onlar için gelen bir durumdu. Kendime bir pay çıkartıyorsam Allah’ı görmek nasip olmasın.

Güzel Sure Vakia

Vakia suresinde üç zümreden bahsediliyor; sabikun, Ashab-ı yemin, ashab-ı şimal

Sadık Türkmen'in meali de şöyle

Vakıa

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım

1.Beklenen olay gerçekleştiği zaman;

2.onun gerçekleştiğini yalanlayacak kimse yoktur.

3.Alçaltıcıdır, yükselticidir.

4.Yeryüzü sarsıldıkça sarsıldığı;

5.dağlar serpildikçe serpildiği,

6.derken, toz duman halinde savrulduğu zaman,

7.sizler üç sınıf olmuşsunuzdur.

8.Sağın arkadaşları! Nedir o, sağın arkadaşları?

9.Solun arkadaşları! Nedir o, solun arkadaşları?

10.Ve yarışıp ileri geçenler de öncülerdir!

11.İşte onlar, yakınlaştırılmış olanlardır.

12.Nimetlerle donatılmış mutluluk cennetlerinde;

Ashabı Yemin: Bunlar amel defterlerini sağ tarafların­dan alacak olanlardır. Sadık Türkmen sağın arkadaşları diye çevirmiş.

Ashabı Şimal: Bunlar da amel defterlerini sol taraflarından alacak olan kimselerdir. Sadık Türkmen solun arkadaşları diye çevirmiş.

Sabikun : Bunlarda Allah'a en yakın olanlar, her konuda hep en ileride olanlar. Yukarıdaki 10 ve 11. ayetler.

Hesap Günü Kitaplarını Alanların Konuşmaları

Kitaplarını sağından ve solundan alanlar o gün neler diyecekmiş ayetler onları da bildiriyor.

Hakka

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım

18. Siz o gün arz olunursunuz.

Size ait hiçbir sır gizli kalmaz!

19.Kitabı sağından verilen kimseye gelince, der ki:

“İşte, alın kitabımı okuyun!

20.Çünkü ben, hesabıma kavuşacağımı biliyordum.”

21.O artık, hoş/razı edici bir hayat içindedir,

22.yüksek bir cennette (bahçede).

23.Onun meyveleri sarkmış, koparılması çok kolaydır.

24.Yiyiniz, içiniz, afiyet olsun!

Geçmiş günlerde peşin olarak gönderdiklerinize karşılık!..

25.Kitabı solundan verilen kimseye gelince, der ki:

“Ne olurdu kitabım (suç dosyam) bana verilmeseydi

26.ve

hesabımın ne olduğunu hiç bilmeseydim.

27.Ne olurdu o (ölüm),

hesabımı kesip de bitirseydi (ölümüm sonum olsaydı!)

28.Malım bana fayda vermedi!

29.Otoritem de benden kopup gitti!”

30.“Tutun onu, hemen bağlayın!

31.Sonra onu çılgın bir aleve sallayın.

32.Sonra da onu boyu yetmiş arşın olan zincire vurun.

33.Çünkü o, yüce Allah’a inanmazdı.

34.Ve yoksula yedirmeye teşvik etmezdi!

35.Bugün ona burada yakın bir dost yoktur!

36.Ve irinden başka bir yiyecek de yoktur;

37.onu büyük günahkârlardan başkası yemez.”

Bu tablonun gerçekleşeceğine inanmıyorlar ama olacak. İnanmıyorlar çünkü inkarda direniyorlar. Allah yemin ediyor “ben indirdim” diye, ulen birazcık yönelseler, “bu yemin büyük bir yemin belki de doğrudur” deyip biraz araştırsalar, bu kadarcıkla bile belki Allah hidayet edecek. Üstteki ayetler şöyle devam ediyor;

38. Hayır, yemin ederim gördüklerinize

39.ve

görmediklerinize!

40.Şüphesiz o, şerefli bir Rasûl’ün/Elçi’nin sözüdür.

41.O, bir şair sözü değildir.

Ne kadar da az inanıyorsunuz!

42.O, bir kâhinin sözü de değildir.

Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

43.O, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir!

Ben Bir Hiçim

Bugün bu hal üzere bir şeylerin farkında isem Allah’tan ki niçin böyle bir lütufta bulunduğunu bilmiyorum. Geçmişimi size anlatmamış olsam da iyi bir geçmişim yok, kötü şeyler yaptım. Böyle bir geçmişten sonra Allah'ın böyle bir hal yaşatmasına kendi mantığımla bir şey bulamıyorum. Neyse nasıl toplayacağım şu an hala bilmiyorum, şöyle devam edeyim, eğer red eden kuzenler, arkadaşlar, akrabalar tavırlarını değiştirmezse, inkar üzere ölürlerse, defterlerini sollarından aldıklarında davet edildiklerini görecekler. Yazdığım mektupları, mailleri, cevapladığım soruları, kitaplardan taradığım bölümleri, hepsini orada görecekler. Bazen alttaki gibi karikatürlere denk geliyorum güleyim mi ağlayayım mı bilemiyorum.

karikatür

Her Şeyimizi Kaydediyorlar

Müslümanlardan da dikkatlerini hurafelere, şirke çekmeye çalıştıklarım var. Onlar da kitaplarını anladıklarında bunları görecek. Nereden biliyorum;

Kehf

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım

49.Kitap ortaya konulmuştur.

Artık suçluları onun içindekilerden dolayı,

korkar bir durumda görürsün.

Derler ki:

“Eyvahlar bize! Bu kitaba ne oluyor böyle?

Küçük-büyük hiçbir şeyi bırakmıyor,

her şeyi toplamış sayıp döküyor!”

Yaptıkları şeyleri hazır olarak bulmuşlardır.

Rabbin hiç kimseye zulmetmez!..

Herkes Kendi Hesabını Kendisi Görecek

İsra

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım

13. Her insanın yapıp ettiğini kendi boynuna doladık.

Kıyamet günü onun için,

kendisini açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkarırız.

14. “Kitabını oku. Hesapçı olarak bugün sana nefsin yeter.”

Bu ayet çok şey ifade ediyor ama gel gör ki bunu, mektup yazdığım insanlara bir türlü anlatmayı başaramadım. Peki sen ne alemdesin şu anda, sana bir şeyler anlatabildim mi? Sakın yüz çevirme bunlardan.

Secde

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım

22.Kendisine Rabbinin ayetleriyle öğüt verilip de daha sonra,

onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim olabilir?

Şüphesiz, Biz suçlulardan intikam alıcıyız.

Birbirimizi korumamız lazım değil mi? Yoksa öbür dünyada aynı sepette olamayız.

Tahrim

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım

6. Ey inanıp güvenenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar

ve

taşlar olan ateşten koruyun.

O ateşin başında gayet katı, çetin,

Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen

ve

kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.

8. Ey inanıp güvenenler!

Allah’a içtenlikle tövbe edin.

Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi

ve

onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde;

Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar.

Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider.

“Ey Rabbimiz!

Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla;

çünkü senin herşeye hakkıyla gücün yeter” derler.

Hala Ben Bir Hiçim

Din günü hepimiz hangi taraftaysak defterimizi ona göre sağdan veya soldan alacağız. Sağdan alanlar mutlu, soldan alanlar bedbaht olacak. Şunu da belirteyim "ben sağdayım, defterimi sağdan alacağım o yüzden defterlerini soldan alacakları uyarıyorum" diye bir şey gelmesin aklına. Bu halin yakınlarımı uyarmam için verilmiş olabileceğini düşünüyorum. Bu hal olmasaydı ben zaten on yıldır sürekli dua eder, namaz kılar haldeydim hatta daha çok namaz kılıyordum. Bu halle namaza, duaya, Kur'an'a başlamış olsaydım belki de böyle şeyler gelmezdi aklıma. Bak burası yanlış anlaşılmasın. Ben bir hiçim. Kendimi Allah’ın davetini hatırlatan bir davetçi gibi falan görmüyorum. Bunların böyle olabileceğinin aklıma gelmesi,  buraya yazmam, beni rahatsız ediyor ama ortada bir durum var. Daha önce kimseyi uyarmak gibi bir derdim yoktu, bu hal ile başladı. Benim gibi birçok insan olmalı. Din günü böyle uyarılan insanlara “Size peygamberlerimin yaptığı davetimi hatırlatanlar vardı” denirse, bu günkü tavırlarından eğer vazgeçmezlerse mahkumiyetleri belli olmuş oluyor. Bu mahkumiyetlerine itiraz edemeyecekler. İfade edebildim mi bilemiyorum? Seni de onların arasında görmeyeyim valla çok kızarım.

Kendime bir pay çıkarıyorsam, kendimi bir şey zannediyorsam, haşa kendimi davetçi gibi görüyorsam, yazdığım şu satırlar nefsimin hoşuna gidiyorsa, kendimi tatmin etmek için yazıyorsam Allah’ı görmek nasip olmasın.

el cami

Câmi ism-i fail kalıbıdır; toplama işini adet haline getiren özneye verilen isimdir. El Câmi Allah'ın ismidir. Kullanıldığı yerler dikkate alındığında herkesi layık olduğu yerde, layık olduğu insanlar arasında toplayan, eşsiz ve benzersiz mutlak ve sonsuz özne vurgusunu taşır.

Câmi olan Allah müminde inşa etmeyi murat ettiği bir akıl vardır. Biz buna İslam aklı diyoruz. Temyiz yani seçip ayırmak İslam aklının özelliklerinden biridir. İslam aklı kategorik değil analitik düşünür. Fakat bu Batı tipi indirgemeye dayalı, parçalayan bir analiz değil, şeyleri yaratıldığı yere koyan temyize dayalı bir analizdir. Zira İslam aklının başat özelliklerinden biridir Câmi olmak. Câmi olan İslam aklı dağıtmaz toplar, parçalamaz bütünleştirir, ilişki kesmez ilişki kurar, bağı koparmaz kopmuş olanları bağlar. Kur'an yoldan sapmışlar için onlar Allah'ın kurulmasını emrettiği bağları koparırlar (Bakara 27) der. Basiret sahiplerini tarif eden bir ayet ise onlar ki Allah'ın kurulmasını emrettiği bağları kurarlar. (Rad 21) der.

Allah; O’ndan başka ilah yoktur. O sizi (mezardan) kalkış günü bir araya toplayacaktır; bunda şüphe yoktur. Kimin sözü Allah'ın sözünden daha doğru olabilir? (Nisa 87)

Kur'an'a Göre Esmâ-i Husna, Mustafa İslamoğlu, 3. Cilt, El Câmi ismi, Sayfa 2084, 2085'ten paragraflar.