Herkes Allah'ın Varlığına Şahittir - Kalu Bela Nedir?
Bu sayfada neler var;
Daha önce 15 Temmuz 2012 - Hayatımın En Zor Üç Günü sayfasında kuzenim Tolga'nın uçaktayken bir türbülans sonucu korku yaşadığını ve kelime-i şehadet getirmeye çalıştığını anlattığını yazmıştım. O gün kuzenim Tolga, uçak türbülansa girince belli ki gerçekten kormuş, belki uçak düşerse ölürüz diye kelimeyi şehadet getireyim demiş. Başlamış “Eşhedü enla ilahe illallah....” yarısı çıkıyor, devamı gelmiyor, Kelime-i Şehadeti Subhanekeye bağlamış. Bu kendi ifadesi. Kelime-i Şahadet getirememesine kendi dahil herkes çok gülmüştü. Güleriz ağlanacak halimize var ya, işte bu o. Be kardeşim Türkçe söylesene; “Şahitlik ederim Allah’tan başka ilah yoktur. Şahitlik ederim Muhammed (a.s) O’nun kulu ve elçisidir” desene. Sen Arap mısın ki Arapça şahitlik yapmaya çalışıyorsun? Geleneksel ezberler ateistlerin içine bile işlemiş.
Bu başlık ateistlerin forumlarında epey tartışılmış bir konudur. Birkaç sözlükten yorum aldım.
düşen uçaktaki yolcular üzerinde araştırma yapılması mümkün olmayacağından hareketle, gerçekliği hiçbir zaman ispatlanamayacak önermedir.
***
tutarsızlığı bariz bir cümle. Ölüme her yaklaşan iman etseydi zaten herkes inançlı olurdu, çünkü insanoğlu her saniye ölüme yaklaşıyor zaten.. uçağımız her saniye irtifa kaybetmiyor mu? harbiden ateistse adam millet tanrı'ya yakardıkça, o da ona söve söve düşmeye devam eder..
***
bir müslümanın bile ''son nefese kadar, son nefes dahil'' imanlı olabilmesi gayet zor iken, bir ateistin son nefesinde muhakkak tanrı'ya iman edeceği düşüncesi yanlış bence. velev ki öyle bir durum olsa bile pratikte hiç bir işine yaramayacaktır.
***
"lazım olmaz zaten" diye cevaplanılası söz öbeği. düşen uçakta niye ateist arayayım ki bulup bulmamak dert olsun. ayrıca milletin göt korkusuyla allah demesi neyi ispatlayacak?
Son yorum çok önemli. "Korkuyla Allah demek neyi ispatlar" diyor. Hiçbir zaman ateist olmadığını ispatlıyor. İman bu insanlarda hep vardı. Önce şunu düşünelim ateist olduğunu söyleyen bir insan ölüm korkusuyla neden kelime-i şehadet getirmeye çalışır? Bu dünyada aslında ateist yoktur kafir vardır. Kafir, Kur'an'da çiftçi anlamında kullanılıyor biliyor musun? Hadid suresinin yirminci ayetinde geçiyor, meseli gaysin a’cebel kuffâre nebâtuhu. Koyu belirttiğim kuffare kelimesi kafirin çoğulu, çiftçiler demek. Ayetin alamı; “bu hayat, bitirdiği bitkilerle çiftçileri hayran bırakan bereketli yağmura benzer.” Ne alaka kafirle çiftçi? Çiftçiler tohumu tarlaya ekip üstünü toprakla örtüyor ya oradan geliyor. Kafir 'örten' demektir. Çiftçiler nasıl toprağa tohum ekip üstünü toprakla örtüyorsa, inanmadığını söyleyenler de aslında kalplerinde var olan imanlarını örtüyor. Kur’an’a uyduruluş bir kitap gözüyle bakmazsan. Ayrıntıları ayetlerde görebilirsin. Bunun Kur’an’daki örneği Firavun’dur.
Kur’an’da anlatılan peygamberlerin kıssalarında peygamberlere verilen mucizeleri de görüyoruz. Yaşadığımız çağda peygamber olduğunu iddia eden insanlara rastlamışsındır. Peki bugün gerçekten bir peygamber gelecek olsaydı o kişinin peygamber olduğuna nasıl inanırdık? Bunun en etkili yolu herhalde göstereceği mucizelerle olurdu. Mucizeyi veren de Allah’tır. Ama mucize son çaredir. Mucizeye de inanmayan milletler yok edilmiş. Musa peygamberin de mucizeleri varmış. Firavuna dokuz mucize göstermiş. Ayrıntısına girmeyeceğim. Ayetini görmekle yetinelim. İstersen konuyu daha sonra araştırabilirsin.
İsra
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
101. “Musa’ya elçiliğini ispatlayan dokuz belge(mucize) verdik. Sor İsrailoğullarına; o belgeler geldiğinde Firavun ona demişti ki “Ben senin büyülenmiş biri olduğuna kanaat getirdim.”
Konumuz Firavun’un imanı. Firavun ve hanedanı aslında bu mucizelere inanmıştı. Mucize görüp de inanmayan insan olmaz. Mucize aciz bırakan demek. Mucize gördüğünde “bunu bir insan yapamaz” dedirtir. Peşine iman gelir ama insanlar tarih boyunca gördüğü mucizeyi kabul edip Allah’a yönelmek yerine ısrarla atalarından gördüğü inancı savunmaya devam etmiş. Firavun da Musa peygamberin gösterdiği mucizelere inandı ama kurduğu düzende kendisi tanrı gibiydi. Her isteğini yerine getiren çevresi vardı. Firavun bu düzenden vaz geçmek istemedi. Bile bile inkâr etti. Bunu alttaki ayetlerde görebilirsin.
Neml
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
13. Ayetlerimiz /mucizelerimiz onlara, gerçeği gösterecek şekilde gelince: “Bunlar apaçık sihirdir.” dediler.
14. Mucizelerimiz hakkında, içlerinde bir şüphe kalmadığı halde yanlış yaparak ve büyüklenerek onları bile bile inkâr ettiler. Bak bakalım, o bozguncuların sonu ne oldu.
Bu inkâr Firavunun ölümle yüz yüze gelene kadar sürdü. Şimdi ayetini göreceğiz. Musa peygamber İsrailoğullarını Mısır’dan çıkardığında Firavun ve ordusu peşlerine düştüler. Musa peygamber Allah’ın emriyle asasıyla vurarak denizi ikiye ayırdı, kuru bir yol açtı. İsrailoğulları denizde açılan yoldan karşıya geçirdi. Peşlerinden Firavunda denizde açılan yola girip karşıya geçmek istedi ama onlar bu yoldan karşıya geçerken Allah denizi kapattı. Ayette şöyle geçiyor;
Ta Ha
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
77. Musa’ya şunu bildirmiştik: “Kullarımızla birlikte geceleyin yola çık. Onlara denizde kuru bir yol aç. Sana yetişmelerinden de korkma; endişeye kapılma.”
78. Derken Firavun, ordularıyla birlikte onların peşine düştü. Sonra deniz onları iyice içine gömdü.
Musa peygamberin denizde kuru bir yol açması Firavun ve hanedanını denizde boğmak içindir. Deniz kapanınca Firavun ve ordusu ölümle yüz yüze geldi. Ölümü gören Firavun sakladığı imanını ortaya çıkardı “ben de inandım” dedi.
Yunus
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
90. İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ile orduları, onları yakalamak ve ezmek için hemen peşlerine düştüler. Boğulmak üzereyken Firavun dedi ki “İsrailoğullarının inanıp güvendiği ilahtan başka ilah olmadığına inandım. Ben de tam teslim olanlardanım(Müslümanlardanım)”
91. (Allah:) “Şimdi mi? Oysa bu ana kadar isyan içindeydin, bozguncunun tekiydin.
Yukarıda ayetini gördük; Firavun Musa aleyhisselamın gösterdiği mucizelere zaten inanmıştı. Ama bunu diliyle söylemedi, tam tersi örttü. Ne zaman denizde boğulmayla yüz yüze geldi, yani artık boğulacağını anladı, örttüğü imanını dile getirdi. “İsrailoğullarının inanıp güvendiği ilahtan başka ilah olmadığına inandım” dedi. Bu cümle şahitliktir. Bu şahitliği ölüm anında yapmanın hiçbir faydası yoktur. Firavun’un “İsrailoğullarının inanıp güvendiği ilahtan başka ilah olmadığına inandım” demesiyle kuzenim Tolga’nın türbülansa giren uçakta veya bir başkasının korku anında kelime-i şehadet getirmeye çalışması aynı şeydir. Ölüm korkusu insanların örttüğü inanını ortaya çıkarır. Bu yüzden düşmekte olan bir uçakta ateist bulamazsın. Öleceğini anlayan insanlar içlerinden veya sesli, kelime-i şehadet getirmeye çalışarak veya Allah diye bağırarak örttükleri bu imanı ortaya çıkarır. Allah doksan birinci ayette ölümü görünce inancını ortaya çıkaranlara “şimdi mi?” diyor. Ölüyorsun ve inandığını söylemeye çalışıyorsun öyle mi? Daha önce neden söylemedin? İşine gelmedi çünkü. İman edersen bir sürü emir ve yasak var. Kim yapacak onları? Halbuki farkında değilsin, o emir ve yasaklar insan fıtratına en uygun yaşam tarzıdır.
Kur’an’da Tolga ve benzerlerinin yaşadığı, korku anında Allah’a yönelen insanları anlatan ayetler var. Allah, onları korktukları şeyden kurtarınca eski hayatlarına geri döndüklerini görüyoruz.
Yunus
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
22. Sizleri karada ve denizde yürüten O’dur. Bir gemide olsanız, gemi güzel bir rüzgârla yolcuları rahatça götürse, hepsi tam bunun zevkine varmışken bir kasırga çıkıp her tarafı dalgalar sarsa, iyice kuşatıldıkları kanaatine vardıkları anda Allah’a boyun eğerek şöyle yalvarırlar: “Bizi bundan kurtarırsan gerçekten görevini yerine getirenlerden oluruz.”
22. Onları kurtarınca da bakarsınız ki o yerde yine yanlış işlere dalmışlar. Ey insanlar! Bu gibi davranışlarınızın zararı kendinizedir. Bu hayatta biraz menfaat sağlarsınız ama sonunda dönüşünüz bize olur. Yapmış olduğunuz şeyleri, size bir bir haber veririz.
Tolga uçaktan inince neden iman etmedi? Korku anında ortaya çıkan imanını neden devam ettirmedi? Ayette görüyorsun kafirler korku geçince eski hayatına geri dönüyor. Uçak düşerse diye korku yaşayan, “ben de Allah’a şahidim” demeye çalışan insan bakıyorsun ki “Allah yok din yalan” demeye devam ediyor. İlginç değil mi?
Tolga'nın uçakta yaşadığı olay için kısa bir video göstermek istiyorum. Ben bu günlüğü hafızam kuvvetli olduğu için yazabildim. İsimleri, telefon numaralarını vb şeyleri aklımda tutamıyorum. İki kişiyle tanışayım, ikinci kişinin adını duyunca birinciyi unuturum ama olaylar aklıma kazınıyor. Belki Tolga bir kaç sene sonra bu uçak olayını hatırlamayacak bile. Benim burada diğer islama dikkat çeken insanlardan farkım, Tolga'nın uçakta yaşadığı olayla, biraz alt tarafta göstereceğim bir gece kulübünde bomba patlayıp sağ kurtulan kadının anlattıkları ve Abdülaziz hocanın konuşmasını ve ayetleri bir araya getirmem olabilir. Bunları böyle denk getireni zor bulursun kıymetimi bil :)) Keşke kendilerine bir şans verselerdi.
Hoca alttaki on sekizinci ayeti anlatıyor. Bu videoda Tolga'yı göreceksin. Tolga'ya bu sayfada kendisinden bahsettiğimi haber ver.
Nisa
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
17.Allah’ın kabul sözü verdiği tevbe, kendini tutamayarak kötülük işleyen sonra vakit geçirmeden tevbe edenlerin tevbesidir. Allah, onların tevbesini dönüşünü kabul eder. Allah bilir, doğru kararlar verir.
18.Kötülükleri işlemeye devam eden, ölüm çatınca da "Ben şimdi tevbe ettim" diyenlerin tevbesi, tevbe değildir. Kâfir olarak ölenlerin tevbesi de tevbe değildir. Onlar için acıklı bir azap hazırlamışızdır.
Firavun ne zaman iman ettiğini söyledi? Ölümü görünce. Ne demiş; "israiloğlullarının inandığı Allah'tan başka ilah olmadığına inandım." Hatırlarsan 2016'nın yılbaşında Beşiktaş'ta bir gece kulübünde silahlı saldırı olmuştu, otuz dokuz kişi ölmüştü. Saygısızlık etmeden oradan sağ kurtulan birinin sözlerini görelim. Tıpkı firavun gibi konuşmuş. "Muhammed'in Allah'ına sığındım" demiş. Ölümü görünce herkes imanını ortaya çıkarır. Bu iman hep var ama insanlar üstünü örtüyor. Ölümü görünce ne Fravun'un ne Tolga'nın ne alttaki videodaki kadının ne de diğer bütün insanların Allah'a iman ettiğini söylemeye çalışması tesadüf değil.
Video açılmazsa alttaki linke tıkla.
Muhammed'in Allah'ına sığındım
36- yasin suresinde hesap gününün anlatıldığı kısımda 59,60,61. ayetler şöyledir; “59- (allah onlara şöyle diyecektir:) ey günahkârlar! bugün (bir kenara) ayrılın. 60-61- ben, sizden “ey ademoğulları! şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır. bana kulluk edin. doğru yol, budur!” diye söz almadım mı?” allah arada bir elçi olmadan direk insanlarla mı muhatap olmuştur? allah bu ayette bizden söz aldığını mı söylemektedir? eğer allah bu ayetlerde belirtildiği gibi kendisine söz verenlere hesap soruyorsa, bugün dünya üzerindeki yaşayan insanların hepsinden allah söz mü almıştır? yoksa kur’an-ı kerim ahiret gününe kadar yaşayacak olan tüm insanlığa değil de, sadece hz. muhammed’in kavmine mi gönderilmiştir?
Böyle soruları hazırlayanlar sorularına kimden cevap arayacağını bilmiyor. Dolayısıyla çoğu deist oluyor. Bu konu hakkında bir kaç video göstereceğim. Hatta bunların peşine evrim bilimci ateist Richard Dawkins'in aslında Allah'ın varlığına şahit olduğunu da göstereceğim. Bu video giriş olsun. Bundan sonra Allah herkesten nasıl söz alıyor, bu hangi ayete dayanıyor onu göstereceğim. Olay kısaca şu; Allah herkese bluğ çağına kadar dış dünyada varlığına şahit tutuyor. Herkesin Allah'ı anlatacak öğretmeni, ailesi olmayabilir. Ateist anne babadan doğan çocuklar ateizme daha yakın olur. Anne babadan ne gördüyse onu alır, daha sonra kendisi değişebilir ama değişmeyeni düşün; böyle bir insan hesap günü kalksa dese ki "annem babam beni ateist yetiştirdi o yüzden ben Seni bulamadım" haklı olurdu ve Allah bu insanları cehenneme gönderme konusunda adil olmazdı. Annen baban öğretmenin vb Allah'ı anlatmayabilir ama Allah bizzat kendisi varlığını herkese gösteriyor. Açıklamadan önce geleneksel İslam'da ruhlar aleminde söz alma olayı nedir onu da yazayım.
Geleneksel İslam'da Allah'ın varlığına şahit olmaya Kâlû belâ deniyor. Diyorlar ki; bu dünya yaratılmadan önce bizler Allah’a söz vermişiz. Nasıl olmuş bu? Allah Âdem'in sırtından dünyaya gelecek bütün ruhları -dünya yaratılmadan- toplamış ve sormuş, “Ben sizin rabbiniz değil miyim” bizler de “evet sen bizim rabbimizsin” demişiz. Kalu bela'nın kelime anlamı, bu masaldaki "evet dediler" demek. Bu şeye göre bizler Rabimizi gördük ve inanmamak için hiçbir sebebimiz yok ama bakınca hatırlıyor musun, kimse hatırlamıyor. Hangi ateiste bunu anlatabilirsin? Kendi hatırlamadığın olayı nasıl başkasının yaşadığını iddia edebiliyorsun?
Ruhlar alemi iddiası Araf 172. ayetten çıkarılıyor. Suat Yıldırım’ın meali bu, bütün görüşleri yazdığı için onun mealinden göstereceğim. Benim sana gösterdiklerim açıklamadaki c şıkkı üzerine. Bunu şıklara göz gezdirsen yeter.
Araf
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
172 - Rabbinin Âdem evlatlarından, misak aldığını da düşünün: Rabbin onların bellerinden zürriyetlerini almış ve onların kendileri hakkında şahitliklerini isteyerek "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" buyurunca onlar da "Elbette!" diye ikrar etmişlerdi. Kıyamet günü "Bizim bundan haberimiz yoktu!"
173- Yahut: "Ne yapalım, daha önce babalarımız Allah'a şirk koştular, biz de onlardan sonra gelen bir nesil idik, şimdi o bâtılı başlatanların yaptıkları sebebiyle bizi imha mı edeceksin?" gibi bahaneler ileri sürmeyesiniz diye Allah bu ikrarı aldı.
Bu âyette Cenab-ı Allah, Kendisini Rab kabul ettiklerine dair insanlardan ikrar aldığını bildirmektedir. Bu ahdin zaman ve mekânı hakkında farklı anlayışlar mevcuttur. Âyet-i kerime bu esas prensibi kesin olarak ortaya koymakla beraber, işin cereyan tarzını kesin olarak bildirmediğinden anlayış farkları ortaya çıkmıştır. Şöyle ki:
a - Babasının sulbünden ayrıldığı sırada olmuştur.
b - Baba sulbünden çıkıp ana rahmine düşerek yumurtayı döllemesiyle ceninin oluşmasını müteakip ruh üflenme vaktinde (takriben dört aylık iken) olmuştur.
c - Büluğa erme çağında Allah'ın nimetlerine ve rububiyetine bizzat şahit olmaları tarzında olmuştur. Bu yorumu yapanlar âyette temsilî (sembolik) bir anlatım olduğunu düşünürler ve derler ki: Allah varlığının, birliğinin delillerini kâinata yerleştirmiştir. Kendi varlıklarına yerleştirdiği akılları da buna tanıklık etmiştir. Bunları yapmakla, insanın Rabbini ikrar etmesi için bütün şartları hazırlamasıyla âdeta onun şahitliğini almış saymıştır
d- İnsanlığın babası Hz. Âdemin sulbünden kıyamete kadar gelecek bütün zürriyetini çıkarıp onlara: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" dedi. Onlar da: "Elbette" dediler. Ve o gün takdir kalemi, kıyamete kadar olacak şeyleri yazdı, bitirdi. Bu son izah aslında çeşitli tariklerden hadis olarak rivâyet edilmiştir. Tefsircilerin ekserisi bunu kabul ettikleri gibi, müslümanlar arasında en yaygın inanç da budur. Bütün insanların aslını teşkil eden genlerin, bütün insanların Babasının sulbüne sığabileceğini genetik biliminden öğrenmekteyiz. Allah rûhlar aleminde bu ilk ahdi almış olup, bizlerin "kalû belâ"dan beri müslüman olmamıza mani yoktur. Allah'ın kudreti böyle yapmayı dilemişse öyledir. Vallahu a'lem.
Bizim, üstteki ayetin açıklamasındaki sayılan şıklarda C şıkkının doğru olduğuna kanaatimiz alttaki ayettendir.
Fussilet
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
53. Ayetlerimizi(n hakikatini zamanla) onlara,
ufuklarda (dış dünyada, evrende, uzayda)
ve
kendi içlerinde (tıp dünyasında) göstereceğiz!
Ta ki, onlara iyice belli olsun,
kesinlikle onun (Kur’an’ın) hak/gerçek olduğu!
Rabbin yeterli değil mi/yetmez mi;
gerçekten O’nun herşeye şahit olması?!..
Allah insanlara dış dünyada ve kendi bedenlerindeki yaratılışla Kur'an'ın Allah'tan geldiğini göstereceğini söylüyor. Bunu da çocukluktan başlayıp buluğ çağına girene kadar hem kendi bedenimizde hem de dış dünyada yarattığı ayetleri göstererek yapıyor. Güneş, Ay, gezegenler, kan hücresi vs Allah'ın yarattığı ayetlerdir. Üstte "Onur'un Günlüğü" Menü'sünden bu bölümün alt sayfasında Big Bang, Genişleyen Evren, Ana rahminde çocuğun gelişim aşamaları, güneşin ayın yörüngeleri vs gibi konuları, Allah bu yüzden ayetlerinde bahsediyor. Bu ayetleri gördüğünde Kur'an'ın uydurulmamış bir kitap olduğunu ve Allah'ın varlığını görürsün. Kimsenin bir öğretmene ihtiyacı yoktur. Allah bunları herkese gösterdiği için aslında ateist yoktur. İmanını gizleyen insanlar vardır. Şimdi bir açıklama göstereyim.
Allah'la nasıl konuştuğunun, içten içe nasıl ona sözler verdiğinin farkında mısın? Daha önce de yazdım, Kur'an'da bazı ayetlerde öbür dünyada insanların ne cevap vereceği yazıyor. Bu Videonun sonunda böyle bir grup ayet var. Bunları cevapları önceden verilmiş sorular gibi düşün.
Hoca kuranı okumaktan bahsetti, eğer okumak istersen Süleymaniye Vakfı'nın mealini oku. Diğer mealler tercüme hatalarıyla dolu. Bunları okuyan "Allah'ın kitabı böyle tutarsızlıklarla dolu olamaz, bu Allah'tan değil" diyorlar. O yüzden www.suleymaniyevakfimeali.com'dan düzgün tercüme edilmiş Kur'an'ı okuyabilirsin. Bu meal Android'de IOS'da da uygulama olarak var. Telefonundan okuyabilirsin. Uygulamalar bölümünden Süleymaniye Vakfı meali diye ara, görürsün.
İstersen benim hazırladığım mealden de aynı açıklamalara ulaşabilirsin. www.kolektifmeal.com
Abdülaziz hocanın anlattıklarına ve ayetlere alttaki Richard Dawkins’in bu dünyada Allah’ın varlığına şahit olduğunu itiraf ettiği video delildir. Doğaya bakınca yaratıcı bir gücü gördüğünü hatta diğer bilim adamlarının da Newton, Einstein, Carl Sagan'ın da gördüğünü söylüyor ama sonra bilim bunu yaratıcıya bağlamamızı ortadan kaldırdı her şeyin açıklamasını bulduk diyor.
Richard Dawkins Allah’a şahit olmuş ve bunu itiraf da etmiş ama direniyor. Yukarıda Allah’ın herkese kendi varlığını şahit tuttuğunu gördün. Hesap günü Allah Tolga gibi kuzenlerimizden Dawkins’e kadar alttaki ayetteki gibi konuşacak.
Al-i İmran
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
106.O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır.
Yüzleri kararanlara; “İmanınızdan sonra inkâr ettiniz, öyle mi?
Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın” denilir.
Şimdi düşünürsek şu an ruhlar alemini hatırlayan var mı? Hatırlasak Allah’ı hatırlarız. Hiç kimse kafir olamaz. Hatırlasak, şahitlik ettiğimiz Allah’ı inkar edebilir miyiz? Hatırlamadığımıza göre Allah hatırlamadığımız bir olaydan ötürü neden bizi sorumlu tutsun? Abdülaziz hocanın ayeti açıklaması daha doğru geliyor bana. Buluğa erdiğinde Allah’ın varlığına kendi kendine şahit olmak, çevremizde gördüğümüz her şeyin kaynağını aramak, “bütün bunları kim yaptı” sorusunu sormak, bunun cevabı insanı mümin ya da kafir yapıyor. Sorduğun soruların cevabını evrim teorisinde zannedenler kafirlik yoluna giriyor. Diyorlar ki "gördüğünüz her şey tesadüfen oluştu. Bütün canlılar da bir hücreden rastgele mutasyonlarla evrimleşerek oluştu." Buna inanmakta zorlanan insanlar, "olur mu canım öyle şey, bu kadar şey kendi kendine, tesadüfen olamaz" dediğin zaman diğer kapı açılıyor, Allah’ın kapısı. "Bunları bir yaratan olmalı" dediğin zaman Allah’ın yoluna girmiş oluyorsun. İşte o zaman Allah’ın “Rab” olduğuna şahitlik etmiş oluyorsun. Evrimi kabul eden insan gözünde perde ile kalacak demektir. Ona Al-i İmran'da ki “İmanınızdan sonra inkâr ettiniz, öyle mi?” denecek.
İnsanlar ayetleri red ettiğinde, evrim gibi bir hayale tutunduğunda bir karar vermiş oluyor, artık onları her türlü delile rağmen döndüremezsin. Nuh peygamberden bir örnek vereceğim. İnsanların alay ettikleri bir diğer konu olan Nuh tufanı. Nuh peygamber insanları Allah’a davet ettiğinde inanan inanmayanlar bir süre sonra belli olmuş ve artık daha fazla inanan olmayacağı için Allah Nuh peygambere "gemi yap" emrini veriyor, tufanda o gemiyle kurtuluyorlar. Bu ateistlerin alay ettiği konuların başında gelir. Benim gelmek istediğim nokta Nuh peygamberin oğluna gerçekleri anlatamamış olması. Tabi bu oğlunun tavrından kaynaklanıyor. Bir insanın babası isterse peygamber olsun oğul, kız, eşi akraba, arkadaş vs dinlemediği zaman inanması mümkün değildir. Kıyamet gibi bir tufan düşün şimdi, baban gemide sana sesleniyor, “yavrum gemiye gel” diyor, sen de “gelmem” diyorsun. Niye lan?
Hud
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
40. Nihayet emrimiz gelip yerden sular kaynayınca, dedik ki:
“Her şeyden birer çifti,
azabı hak eden (suçlu) kimseler hariç olmak üzere; aileni
ve
iman eden kimseleri bindir.”
Zaten, onunla birlikte pek az kimse inanmıştı.
41. Dedi ki: “Onun içine binin.
Onun akıp gitmesi de durması da Allah’ın adıyladır.
Şüphesiz Rabbim; çok bağışlayandır, çok esirgeyicidir.”
42. Ve o, dağlar gibi dalgalar içinden onları geçirirken,
Nuh, bir kenarda duran oğluna seslendi: “Yavrucuğum!
Bizimle beraber bin, inkârcılarla beraber olma!”
43. Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” dedi .
“Bugün Allah’ın emrinden,
esirgeyici olandan başka sığınılacak yoktur” dedi.
Aralarına dalga girdi ve o da boğulanlardan oldu.
Oğlu onu sudan koruyacak bir dağa sığınacakmış. İnsandaki inada bak, dalgalarla dolu bir ortamda gemiye çıkmayı kabul etmiyor da dağ arıyor. Allah birçok ayette Kur'an'ı öğüt alasınız diye indirdim diyor, üstteki ayetler öğüt almak için. Allah Kur'an'da önceki peygamberlerin yaşadıklarını anlatıyor ki öğüt alalım diye. Allah Kur'an gemisine binin başka şey aramayın diyor. Alttaki 111. ayete dikkat et, daha iyi anlaşılsın diye üstteki iki ayetle beraber aldım.
Yusuf
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
109.Biz senden önce;
zihinlerine vahiyle bildirip kendilerine gönderdiğimiz elçiler,
genellikle kent halkından olan adamlardır.
Hiç yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki,
kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler!
Elbette ki ahiret yurdu,
korunup sakınan kimseler için daha hayırlıdır.
Hala aklınızı işletmiyor musunuz?
110.Ta ki, elçiler ümitlerini kestiklerinde kendilerinin;
artık gerçekten yalanlandıklarını sandıkları bir sırada,
işte o zaman onlara yardımımız gelmiştir.
Tercih ettiğimiz kimseler (iman edenler) kurtarılmıştır.
Ve zorlu azabımız suçlular toplumundan asla geri çevrilmez!
111. Elbette onların yaşanmış hayatlarında/kıssalarında,
akıl sahipleri için bir ibret vardır.
(Vahye gelince) bu, uydurulmuş bir söz değildir.
Ancak o (Kur’an);
kendinden önceki kitapları tasdik eden/onaylayan,
(insanın ihtiyaç duyabileceği) her şeyin açıklaması
ve
inanan bir toplum için de bir rehber
ve
bir iyiliktir.
Allah göklerde ve yerde deliller olduğunu söylüyor. Üstteki açıklamaların üzerine şu ayetleri oku, Kur'an'ın Allah'tan geldiğine kendin ikna olmaya başlayacaksın.
Casiye
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
1 - HA! MÎM!
2 - Bu Kitap, üstün olan ve doğru kararlar veren Allah tarafından indirilmiştir.
3 - İnanıp güvenecekler için göklerde ve yerde göstergeler (ayetler) olduğu kesindir.
4 - Sizin yaratılışınızda ve canlıların dağılımında, ikna olmak isteyen bir topluluk için göstergeler (ayetler) vardır.
5 - Gece ile gündüzün farklı olmasında, Allah’ın gökten indirdiği rızık kaynağında, onunla ölümünün ardından toprağı diriltmesinde ve rüzgarların değişik yönlerden esmesinde aklını kullanan bir topluluk için göstergeler (ayetler) vardır.
6 - Bunlar Allah’ın sana aktardığı tümüyle gerçekleri içeren ayetleridir[*]. Allah’a ve ayetlerine güvenmedikten sonra artık hangi söze güvenecekler?
[*] Bunlar Allah’ın yaratılmış ayetleridir. Aynı zamanda bu ayetler, inanıp güvenmek ve emin olmak isteyenler için birer göstergedir. Allah’ın yarattığı ayetler ile yazılı ayetleri arasındaki bu uyum 5. ayette de belirtildiği gibi “Aklını kullanmak” koşuluyla bulunabilir. Kur’an-ı Kerim’de “aklınızı kullanmak” , “bilgilerinizi kullanmak” ve “dik duruşlu olmak” koşulları sağlandığı takdirde Allah’ın ayetlerinin açıkça anlaşılabileceği pek çok ayette buyrulmuştur. Her insanın ölmeden önce Allah’ın ayetlerinin gerçek olduğunu, kendi içinde ve etrafında yapacağı gözlemlerle mutlaka anlayacağı Fussilet 41/53’te belirtilmiştir.
Herkes bu dünyada Allah’ın varlığına şahit olur. Kerim Yavuz’un bir kitabı var, "Çocuğun dini ve duygusal gelişimi." Bu kitapta yedi yaşından on iki yaşına kadar olan ve farklı okullarda okuyan çocuklara Allah ile ilgili sorular sorulmuş, cevaplarının üstte dinlediğin Allah’ın varlığına bu dünyada şahit olduklarını görebilirsin.
En başta çocuklara hangi sorular sorulmuş onun listesi var. Sorulardan sonraki gelen sayfada "Dini İnancın Uyanışında Dış Eetmenler" başlığı var. Bu işte Kalu Bela'dır. Çocuklara dış dünyadan Allah'ı nasıl tanıdıkları sorulmuş. Her sayfayı okumak zorunda değilsin. Hangi soru sorulmuş ve çocuklar ne cevap vermiş bunu görsen yeter.
Richard Rawkins’in kısacık bir açıklamasını daha dinleteceğim, kendini yoldan çıkardığı gibi böyle açıklamalarla insanları da yoldan çıkarıyor. Bunu da daha önce pek çok resimli itirazlarını gösterdiğim ateist gruplar paylaştı.
Bu da Dawkins’in başka iddiası, “inancınız tesadüfen belirlenir” diyor. Allah herkese fırsat veriyor hatta gördün Dawkins bile Allah’ın farkında. Ateistim diyor ama Allah'a inandığını söyledi. Bu bile cevap olarak tek başına yeter. Bundan sonrası insana kalıyor çünkü Allah insanı özgür iradeyle yaratmış. İnsanlar dine yönelirse kısa zamanda islamı göreceklerdir. Bütün mesele aramıyor, araştırmıyorlar. Dawkins ve benzerleri gördüğün video ile insanları yanıltıyor. İnsanlar nerede doğarsa doğsun, hangi dine sahip olursa olsunlar Allah herkese varlığını haber veriyor. Dawkins’in yukarıda söylediği “hangi dinden olduğun doğduğun coğrafyaya göre tesadüfen belirlenir” bu dediğinde kısmen haklı. Mesela Hindistan'ı ele alırsak, hem müslümanlar hem çok tanrılı acayip bir inanış, hem de Budizm var. Çok tanrılı inancı anlamak kolay, onlara göre iyiyi, kötüyü, mevsimleri, yiyecek içecekleri vb yapan yöneten ayrı ayrı tanrılar var. İnsanların buna inanmalarını anlayabiliyorum ama Budizm'i anlayamıyorum. İnternetten aldım bu açıklamayı, sen ne anlıyorsun bundan;<
Budizm, teist, tek tanrıcı bir din deǧildir; fakat bu onun ateist bir din olduğu anlamına da gelmez. Evet, Budizme gőre yaratan bir tanrı yoktur, fakat yaratılma düşüncesinden bağımsız olarak, her şey birbirine baǧlı ve eş zamanlı olarak vardır.
Yaratan bir tanrı yoksa her şeyin var olmasını nasıl izah edeceksin? Ateistler gibi her şey tesadüfen mi oluştu diyeceksin? Budizm hem ateist düşünce gibi değil diyor hem de varoluşa düzgün bir açıklama getiremiyor. Budistler yaratıcı bir güce inanmıyor ve Budha’nın görüşlerini temel alıyorlar. Sonuçta yaptıkları şey şirktir. Her kim Allah'ı görmezden gelir ve onun yerine başka bir şeyi koymaya çalışırsa müşrik olmuş olur tıpkı Hristiyanların İsa peygamberi aracı yapması gibi. Hıristiyanlar İsa'yı Allah'ın yerine koyduğu için müşrik oldu. Budistler de Budizmi Allah'ın yerine koymuş. Böyle bir Budist ailede doğan çocuğu düşün, bu çocuk yaşadığı dünyanın bir var edeni olduğunu anlar ve arar ama aile çocuğu budist olarak büyütürse, çocuk büyüdükçe fark ettiği yaratıcının üstünü Budizmle örter. Peki bu çocuğa büyüdüğünde kimse islamı, Kur'an'ı anlatmaz, açıklamada bulunmazsa bu insan Kur'an'dan nasıl sorumlu tutulacak? Problem burası. İslamı duymak mesele değil içeriğinden haberdar olmak gerekiyor. Allah Muhammed peygamberi bütün insanlığa müjdeci ve uyarıcı olarak göndermiştir.
Sebe
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
28. Biz seni bütün insanlar için ancak bir müjdeci
ve
bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ama, insanların birçoğu bilmek için araştırma yapmıyor.
29.Diyorlar ki:
“Eğer doğru sözlüler iseniz bu tehdit ne zamanmış?”
30. De ki: “Sizin için bir gün olur ki; siz ondan,
ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri alınabilirsiniz.”
29. ayette gördüğün “Eğer doğru sözlüler iseniz bu tehdit ne zamanmış?” diyenler bu peygamberi gören veya Kur'an'ı okuyanlardır. Yukarıda örneğini verdiğim Budist adam Kur'an'ı okumazsa okumayı bırak haberi olmazsa peygamberimizin tüm insanlığa müjde ve uyarıcı olduğunu nereden bilebilir? O zaman evrensel doğrulardan ve şirkten sorumlu olur. Tabi bunun farklı boyutları var. Hıristiyanların, Yahudilerin “bizim Kur'an'dan haberimiz yoktu” demelerinin mümkünatı yoktur.
Yahudiler son bir peygamber geleceğini çok iyi biliyordu. Bu kitaplarında yazıyordu ama kendi soylarından yani Hz Yakup’un soyundan bekliyorlardı ama Allah Hz İsmail’in soyundan Hz Muhammed’i seçti. Yahudiler Hz Muhammed'i kendi soylarından gelmediği için kabul etmediler. Burada Arapları beğenmeme, kıskançlık vb konuları söz konusudur. Yahudilerin asıl maksatları Hz Yakup’un soyundan gelecek olan peygamberle Araplara üstünlük kurmaktı ama kitaplarında yazan, bekledikleri peygamber "beğenmedikleri" Araplardan gelince kabul etmediler. Halbuki aynı soydur, Hz Yakub'un babası Hz İshak'tır. Hz İsmail ile Hz İshak baba bir anneleri farklı kardeştir ve ikisi Hz İbrahim'in oğludur. Bu peygamberi kabul etmemek için ayetleri gizlediler. Onlar İslamı ilahi bir din olarak kabul etmiyorlar, Avrupalılar islam için Muhammedilik tabirini kullanıyor. Kur'an için de “Muhammed’in yazdığı kitap” diyorlar. Üstte Sebe suresinde geçen Biz seni bütün insanlar için ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik ifadesini bilerek isteyerek görmezden geliyorlar. Bu durumda bu insanların Allah inancı olması hiçbir işe yaramaz. Dawkins’in “insanlar doğduğu coğrafyaya göre tesadüfen bir dine sahip” sözü bu anlamda doğru değildir çünkü hıristiyan ve Yahudilerin çok büyük delilleri olmasına rağmen doğru dini bilerek ve isteyerek kabul etmiyor hatta red ediyorlar.
İbrahim Müteferrika adını duyun değil mi? Herkes matbaayı getiren kişi diye bilir. İbrahim Müteferrika hıristiyan papazıymış fakat İncil'deki yukarıda okuduğun ayetler dikkatini çekiyor, dahası Yahudilerin sakladığı ayetleri görüyor, gelecek bu peygamberi araştırıyor, görüyor ki bu Hz Muhammed, bunu gördükten sonra müslüman oluyor. Dawkins gibi düşünenler bunları görmüyor ya da görmek istemiyor. İbrahim Müteferrika'nın dini doğduğu coğrafyaya göre tesadüfen belirlenmedi. Önce elbette içine doğduğu toplumun dinini benimsedi ama sonra gerçekleri görmezden gelmedi ve dinini değiştirdi. Dünyada sonradan müslüman olan binlerce insan var. Nerede dinleri tesadüfen belirlendi. Onlar kendilerine anlatılan dini, teorileri vs kabul edemediler ve bir arayışa girdiler. Böylece İslamı buldular. İbrahim Müteferrika da bu konuyla ilgili bir kitap yazmış. Mahmut Esad Coşan bu kitabı bulup tercüme etmiş. Okumanı tavsiye ederim, kitaplığımda var, telefonuna not al,
M. Esad Coşan Risale-i İslamiyye
Kitap 340 sayfa ama okunacak yer 120 sayfa. 120 sayfadan sonrası araştırmacılar için Osmanlıca orijinal metin. Çok kısa sürede okursun.
Bir de Tibet’i düşün, 5000 mt yüksekliğinde bir yerleşim bölgesi, içine kapalı bir toplum, orada müslüman da yok. Burada doğan bir çocuk hayatı boyunca Kur'an'ı Kerim'den haberi olmazsa, birileri bu kitabı, islamı anlatmazsa, bu çocuk kıyamet günü bu kitaptan nasıl sorumlu olacak? Şu ayete bak;
Araf
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
158.De ki: “Ey insanlar!
Şüphesiz ben, Allah’ın hepinize gönderdiği bir elçiyim;
O (Allah) ki,
göklerin ve yerin egemenliği/imparatorluğu O’nundur.
O’ndan başka İlâh yoktur.
Diriltir ve öldürür.
Öyleyse Allah’a
ve
O’nun ümmi Peygamberi olan elçisine iman edin/inanın
-ki, o da; Allah’a ve O’nun kelimelerine inanmaktadır ve
ona uyun ki, doğru yolu bulasınız!”
Bu ayet Ey insanlar diye başlıyor, Tibet'te yaşayan hayatı boyunca Kur'an'dan haberi olmayan hatta Kur'an'ı duysa da içindeki bu ayetleri okumayan, Allah’ın delillerini görmeyen bu kitaptan nasıl sorumlu olacak? Sorumlu olacağı şey evrensel doğrular ve şirktir. O zaman Dawkins’in “insanlar doğduğu coğrafyaya göre tesadüfen bir dine sahip” sözü bu durum için doğrudur.
Ateizm Allah'ı bilinçli bir şekilde görmezden gelme, buna gayret etme, kendini buna inandırmaktır. Yaşadığı dönemde peygamber kitap görmemiş ama Allah'a inanan insanlar var. Dahası bu insanlar Allah'a ibadet etme arayışında olmuş ama kitap peygamber olmadığı için nasıl yapacaklarını bilememişler. Bu insanlar Dawkins gibi inançlarının üstünü örtmek yerine Allah'a nasıl ibadet ederim arayışına girmiş. Dawkins gibi insanların haksız olduğunu gösterecek çok örnek var. Bu konuda islamdan önce cahiliye devrinde Sa'sa'a b. Naciye'yi örnek göstereceğim. Cahiliye devrinde bazı aileler yeni doğan çocuklarını öldürürmüş. Bunun bir sebebi fakirlik bir sebep de namusmuş. İki kabile savaşsa kızlar, kadınlar esir düşünce köle yapıldığı için bazı aileler kız çocuklarını bu yüzden öldürürmüş. Sa'sa'a b. Naciye bu çocukları kurtarmaya çalışmış. Sebebi Allah'a nasıl ibadet edeceğini bilmediği için çocukları kurtararak Allah'a yöneleceğini düşünmüş. O dönemde bir peygamber, bir kitap yok ama insanlar Allah'a inanıyor ve bir şey yapmak istiyorlar. Bu insanların varlığı ateizmin yıkılması demektir. Cahil dediğin insan çölde Allah'ı biliyor da ben sana bir insanın yazamayacağı Big Bang'i, genişleyen evreni, ana rahmindeki çocuğun gelişim aşamalarını anlatan ayetleri gösterdim, bunları okuyanlar Allah'ı görmezden geliyor. Bu izah edilebilir bir şey değildir. Ateizm Allah'ı görmek istememe gayretidir, bilinçli bir eylemdir. Sa'sa'a b. Naciye'yi islam tarihçisi Yavuz Yıldırım'dan öğrendim. Çok kısa sana da dinleteyim.
İnsanlar Allah’a bu dünyada şahit oluyorlar ruhlar alemde değil ama görmezden geliyorlar. Aynı zamanda ellerinde delilleri olmasına rağmen islamdan bilinçli bir şekilde uzak duruyorlar. Bu durumda bu insanlar bunun hesabını veremeyecek ama Tibet örneğindeki gibi ya da dünyada her hangi bir yerde yaşayan ama hayatı boyunca Kur'an'dan haberi olmayan insanlar evrensel doğrulardan ve şirkten sorumludur. Kutsal kitaplar evrensel doğruları içerir. İnsan öldürmek bir dine sahip ol veya olma herkesin yanlış kabul ettiği bir suçtur. Kendisine -geniş düşünelim- yaşadığı dönemde bir kitap ulaşmayan insanlar evrensel doğrulardan ve şirkten sorumludur. Allah herkese yanlışlarını ve doğrularını ilham eder. Bu Şems suresinde geçiyor.
Şems
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
8 - Sonra yaptığının kötü veya iyi olduğunu ilham[*] edene yemin olsun ki
[*] İlham, Allah’ın, kulunun kalbine bir şey doğurmasıdır
Allah el_hakim’dir doğru karar verendir. O gün peygamber kitap görmemiş insanların hakkında kararını verecektir ama Dawkins gibi insanların, deistlerin vb hiçbir mazereti olmayacak.
Allah insanları uyarıyor, O Gün pişmanlıklar günü olacak diyor, O gün'den önce dönüş yapın diyor. Bunlar cevapları baştan verilmiş sorular gibi. İmtihan oluyoruz ama cevaplar belli, sadece o cevaplara uymak gerekiyor çünkü -cehennemin varlığı, azabının şiddetinin neden o kadar ağır olduğunu kavrayamasak da- Allah o cehenneme gidenlerden olmayın diyor. Bunları cehennemle korkutmak için yazmıyorum ama böyle bir gerçek var. Bunu haber veriyorum.
İbrahim
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
44. İnsanları, kendilerine azabın geleceği şu günden uyar;
o gün zulmedenler der ki: “Rabbimiz!
Yakın bir süreye kadar bizi ertele de Senin çağrına uyalım,
elçilere tabi olalım!”
Siz daha önce de kendiniz için; ’hiçbir yıkım yoktur’ diye,
yemin etmemiş miydiniz?
45. Siz, kendilerine zulmedenlerin yurtlarında yerleşmiştiniz!
Onlara karşı ne yaptığımızı açıkça gördünüz.
Size örnekler de vermiştik.
48. O gün yeryüzü, başkasıyla değiştirilir. Ve gökler de...
Bütün insanlar; O tek, hâkim Allah’ın huzurunda dururlar.
49. O gün suçluları,
birbirlerine bağlı zincirlere vurulmuş olarak görürsün!
50. Gömlekleri katrandandır, yüzlerini ateş kaplamaktadır!
51. Böylece Allah herkese kazandıklarının karşılığını verir!
Muhakkak ki Allah hesabı çabuk görendir.
52. İşte bu bütün insanlığa bir duyurudur: “Bununla uyarılsınlar,
O Allah’ın, Tek İlâh/Kainatın İmparatoru olduğunu bilsinler
ve temiz düşünce/akıl sahipleri de düşünüp öğüt alsınlar!”
Bütün bu anlatılanları görebilmek Allah’a yönelmeye bağlı. Biz bir zamanlar Tolga’yla ramazanda içki içerdik şimdi www.hayatinsirri.net’i ve www.kurandakiislam.net, www.meallerdekihatalar.com ve Allah Bizden Neler İstiyor? - www.allahbizdenneleristiyor.com sitelerini yapacak hale geldim. Gerçi buna ben geldim diyemem. Ben Allah’a yöneldim, ben yöneldikçe, okudukça araştırdıkça Allah fazlasını lütfetti. Ben örneğim işte. Benim gibi bir sürü insan var. Buradan da anlayabilirsin ki çalışana gayret edene hidayet ediyor. Tolga, Rahmi, İnci vb neden olmasın? Ama dinlemiyorlar.
Bir de Dawkins ve onu gibi düşünenlerin haksız olduğunu gösteren örnekler var. Dini ne olursa olsun, dünyan neresinde yaşarsa yaşasın arayan araştıran insanların islamı bulmaları var. Demek ki Dawkins bir kez daha yanlış hükümde bulunmuş oluyor insanların dini yaşadığı coğrafyaya göre tesadüfen belli oluyor ama doğruları arayan araştıran doğruları buluyor. Bunu sitemde “sonradan müslüman olanlar” sayfasında görebilirsin. Bu sayfayı oku, insanların hikâyelerini dinle.
Allah'ın ismi olarak Şehid sonsuz ve sınırsız, eşsiz ve benzersiz ilahi tanıklığa delalet eder. Allah'ın ilmi mutlak ve mücerret olarak alınırsa Al Alim kapsamına girer. Görünmeyen ve gizlide olan şeylere yönelik olursa El Habir ismi kapsamına girer. Görünen ve açıkta olan şeylere yönelik olursa Es Şehid ismi kapsamına girer.
Bir hesap günü yani bir Mahkeme-i Kübra varsa tanıklık şarttır. Ahiretin varlığının olmazsa olmaz şartı şehitliktir. Mahkeme-i Kübra'nın hakimi Allah'tır. Sanıkları kullardır. Tanıkları ise hem Allah hem melekler hem kullar, hem de bütün bir tabiattır.
Eğer insan Allah'ın her şeye şahit olduğuna iman ederse hakikatten kaçmaya teşebbüs etmez. Dolayısıyla Şehid olan Allah'a ondan kaçarken yakalanmaz, vicdanının sesini susturmaya kalkmaz. Hepsinden öte hesabını veremeyeceği işlerden mümkün olduğunca uzak yaşar. Bu ise Şehid ismine iman etmenin en büyük getirisidir.
Şahit olan ya dostuna şahitlik eder ya düşmana. Allah hiçbir kuluna düşman değildir. Fakat kulları arasından bazıları Allah'a düşmandır. Allah kendine dost olanların dostluğuna, düşman olanların da düşmanlığına şahitlik edecektir.
“En büyük şahit kimdir?” diye sor ve de ki “Allah’tır. O, benimle sizin aranızda şahittir. Bu Kur'an bana vahiy edildi ki sizi ve ulaştığı kişileri onunla uyarayım.” De ki “Siz Allah ile birlikte başka ilahların olduğuna şahit misiniz? Ben şahit değilim.” De ki “O tek ilah’tır. Ben, sizin ona ortak saydıklarınızdan uzağım.” (Enam 19)
Kur'an'a Göre Esmâ-i Husna, Mustafa İslamoğlu, 2. Cilt, Eş Şehid ismi, Sayfa 915, 916'dan paragraflar.