18 Şubat 2015 - İstanbul
Bu bölümü www.hayatinsirri.net'i bitirip yayımladıktan sonra ekliyorum. İşler düşündüğüm gibi olmadı. İnsanlar okumak istemiyorlar. Hele bir müslüman Google'dan bu sayfayı bulsun, yandaki kaydırma çubuğuna bakıp sayfanın uzun olduğuna karar verip yüzde doksan beş okumadan kapatıp gidecektir. Yine Google'dan ateist deist biri bulsun onlar da okumadan gidecektir. Aslında bu sayfaları ateistlerin okuma ihtimali daha fazla. Ateistler okuyan araştıran insanlar ama onlar da konu islamın gerçek yüzü olunca okumuyorlar. Gider Turan Dursun okurlar ama Abdülaziz Bayındır, Mustafa İslamoğlu okumazlar. Sen böyle yapma. Aslında sayfaları olduğundan uzun gösteren sayfadaki resimler ve videolar. Bir de birçok ayet yazdım, bunlar blok halinde yer kaplıyor. Benim yazdıklarım resim, video ve ayetlerin kapladığı yerlerden daha az. Bu sitedeki bütün sayfalar böyle, resimler, videolar ve ayetler var. Bu sayfada neler olduğuna dair bir kaç madde yazayım.
1 - Ersin, Atilla, Semih gibi akıllı, zeki, eğitim görmüş müslümanların Kur'an'a gerekli ilgiyi göstermemesi,
2 - O Gece Gördüğüm Rüya,
3 - Allah'a Peygambere Kurban Olma Hayali
4 - Aktif iyi ile pasif iyi farkı
5 - Mehmet Zahit Kotku'nun sayfanın anlam ve önemine dair konuşması
6 - Allah Bana Bu Sitenin Hesabını Soracak
www.hayatinsirri.net'i yaparken çok heyecan duymuştum çünkü hem ateistlerin hem deistlerin hem de müslümanların İslam zannettiği şey İslam değil, bunların doğrularını görünce bakış açıları değişir zannetmiştim ama tam tersi oldu. Siteyi bitirdiğimde önce inanan hatta namaz kılan arkadaşlarımı eve çağırdım, Ersin, Semih, Mustafa, Atilla, Engin, İsmail, onlara anlattım. Bu fotoğraf o akşam çekildi.
Bu fotoğrafta en tontonu en Semih olan. Kazağım neden o kadar kırışık dersin? Sıcak oldu dedim Semih kazağı üstümde çırptı. Serinlik oldu ama kazak nasıl olmuş, şuna bak :) ve daha sonra değişen tek kişi. Melamilerin yanına sohbetlere gidiyordu hatta dediğine göre "zat" makamındaymış. Ben herhangi bir tarikatta cemaatte makam sahibi olmaktansa "hiç" olmayı tercih ederim. Bir tane Nasreddin hoca fıkrası göstereyim.
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin? ”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş: “Sen kimsin? ”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
... “Sonra ne olacaksın? ” diye sormuş Nasreddin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam...
“Daha sonra? ..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın? ”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki ondan sonra? ”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:
“Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam, ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: 'Hiçlik makamında! ”
Semih'in bana çok itiraz ettiği zamanlar oldu ama daha sonra arabada bir yerlere giderken sitedeki Abdülaziz hocanın derslerini dinlemeye başladı. Sonra Mehmet Okuyan'ı keşfetti şimdi onun derslerini takip ediyor. Bu dersleri takip ederek eskiden gittiği yerde dinlediklerinin yanlış olduğunu kendisi gördü. Bu çok nadir olan bir şeydir. Bir insanı gittiği cemaatte, tarikatta adına ne desen de, orada hatalar olduğuna ikna etmek çok zordur. Çünkü insanlar dinlemez. Dersin ki "Mehmet hocayı, Abdülaziz hocayı, Mustafa hocayı dinle, derler ki "ama onlar sapık adamlar, Allah korusun." Bir örnek göstereyim. Facebook'ta bu hocalar için bir yorum. Bu mahluk sosyal medya alimi, her şeyi bilir bunlar!!!
İnsanların sapık dediği bu hocaları burada dinliyorsun, sapık gibi bir halleri var mı? Bazı konularda Mehmet hocanın dersleri eksik kalıyor. Mesela islam dünyası yanlış vakitlerde namaz kılıyor. Bunun çalışmalarını Süleymaniye Vakfı hocaları yapıyor. Abdülaziz hocayı da takip etmek gerekir ki bunları görebilelim. Yine başka bir konu Esmaül hüsna Allah'ın isim sıfatları, bunu da Mustafa İslamoğlu yapıyor. Bu iş tek bir hocayla olmuyor. Aynı anda birkaç kişiyi dinlemek gerekir. Onları da en baştan beri gösteriyorum.
Ersin'in abisi Engin uydurulmuş dini biliyor hatta insanları uyarıyor. Ersin de uydurulmuş dinin farkında ama ne kendisi için ne de islam için hiçbir şey yapmıyor. Ben www.hayatinsirri.net'i yaptıktan sonra www.kurandakiislam.net'i yaptım. Yarın Allah'ın huzuruna çıkınca tarikat cennetinde hurafe cehennemi yaşanmasına razı olmadığımı, elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalıştığımı göstermiş olacağım. Hesap gününün farkında değiller. Kendilerini dünyaya kaptırmışlar iyi bir şey yaptıklarını zannediyorlar. Sapık denen Abdülaziz hoca, Mustafa hoca, Bayraktar hoca yıllardır İslam dünyasının yanlışlarını gösteriyor. O yüzden bu insanları sapık zannediyorlar. Bu yanlışları bütün herkese duyurmak lazım ama anlamadığım bir ısrardan dolayı kimse bununla ne ilgileniyor ne de dinliyor.
Bu günlüğün herhangi bir yerinde "bu sayfa bana yazdırıldı" diye bir ifade gördün mü? Veya bir sayfayı yarım bırakıp "konuyu buraya kadar yazmama izin verildi" dediğimi ya da bir sayfayı İngilizce yazıp "bu sayfa bana İngilizce ilham olundu" gibi bir şeyler yazdım mı? Allah'a kul olmak ne demek bölümünde "kilisedeki papaz da sokaktaki köpek de bizim Tanrımızdır" diye acayip tanımlamalar yaptın mı? Veyahutta "başın derde girdiğinde ister karada ol ister denizde ister havada nerede olursan ol, yardıma ihtiyacın olduğunda yetiş ya Onur de, gelir seni kurtarırım" gibi bir şey dedim mi? Veyahut da kendimi "peygamberler bir duvarın kerpiç tuğlasıdır. Ben altın tuğlasıyım. Peygamberler vahyi Cebrail vasıtasıyla alır. Ben bu yazdıklarımı doğrudan Allah'tan aldım" gibi tanıttın mı? Veyahutta sana "bir mürşid-i Kamile bağlanmam gerek, tabii o Mürşid de benim, ama bağlandım diye kendini bir şey zannetme, sen henüz Allah'ı zikredemezsin. Senin için mürşidinin gölgesini düşünmek bile Allah'ı zikirden daha üstündür" gibi bir tavsiyede bulundum mu? Demek ki böyle yapmam gerekiyormuş çünkü okunan kitaplar böyle yazılarla dolu. Böyle yazmayınca okunmuyor. Bir site yaptın da kendini bir şey mi zannediyorsun diyebilirsin; derdim, Allah'ın huzuruna çıkınca arkadaşlarımın da hurafelerden haberi olmasaydı. Kendilerini yanlışlardan, hurafelerden koruyacakları bir başlangıç yapmalarını istedim. Yazılarım bir başlangıç olabilirdi. Yoksa ne diye okumuyorlar diye dert edineceğim?
Bizler, üstte gösterdiğim resim, yazdığım günlük gibi vb bazı şeyleri kaydediyoruz da Allah’ın kurduğu sistem bizim yaptıklarımızı kaydetmiyor mu? Herkesin her şeyi kaydediliyor yarın ahrette herkesin kitabı önüne konacak.
Zümer
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
68. Sura üfürülünce Allah’ın tercih ettikleri dışında göklerde ve yerde kim varsa ölecektir. Sonra ona bir daha üfürülünce hemen ayağa kalkıp anlamaya başlayacaklardır.
69. Yer, Rabbinin ışığıyla aydınlanacak, Kitap ortaya konacak, nebiler ve tanıklar getirilecektir. Aralarında doğru bir yargılama olacak, kimseye haksızlık yapılmayacaktır.
Kehf
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
48. Hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna sunulmuşlardır.
Ant olsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize geldiniz.
Oysa siz, sizin için;
belli bir hesap zamanı tayin etmeyeceğimizi sanmıştınız.
49. Kitap ortaya konulmuştur.
Artık suçluları onun içindekilerden dolayı,
korkar bir durumda görürsün.
Derler ki:
“Eyvahlar bize! Bu kitaba ne oluyor böyle?
Küçük-büyük hiçbir şeyi bırakmıyor,
her şeyi toplamış sayıp döküyor!”
Yaptıkları şeyleri hazır olarak bulmuşlardır.
Rabbin hiç kimseye zulmetmez!..
İsra
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
13. Her insanın yapıp ettiğini kendi boynuna doladık.
Kıyamet günü onun için,
kendisini açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkarırız.
14. “Kitabını oku. Hesapçı olarak bugün sana nefsin yeter.”
Bilim kurgu değil bu, dünyada Hırıstiyanlarla, Yahudileri de sayarsan dört beş milyar insan ediyor, milyarlarca insan aynı hayali görmüyor. İbadetlerini ölüm ötesi aleme hazırlık olarak yapıyor. Sorun bazı insanlar, müslüman da olsa bu dünyanın geçici olduğunun farkında değil çünkü Allah'ın kitabını okumuyorlar. Büyük bir çoğunluğu da hurafelerle boğulmuş durumda. Benim sitemdeki bilgiler hem Kur'an'dan şüphesi olana hem de hurafelerin ne olduğuna yönelik. O gece arkadaşlarıma en can alıcı noktalardan, mesela ateistlerin en büyük eleştirisi olan Allah’ın dilediğini doğru yola getirip dilediğini saptırdığı ve bunun gibi her şeyin Allah’ın dilemesi üzerine bina edilmiş tercümelerin yanlış olduğundan bahsettim. Bu o kadar önemli bir konu ki müslümanların bunu çok iyi anlaması gerekir. Süleymaniye Vakfı yıllarca süren bir araştırmayla o ayetlerde geçen fiilin doğru anlamını bulmuş. O fiil şae fiilidir anlamı “dilemek” değil insanlar için “çalışmak” Allah içinsen "emir vermek"tir. Kul ne için çalışır gayret gösterir elde etmeye çalışırsa Allah onun için emir verir yani islamda her şey olacağına varır diye bir anlayış yoktur. Her şey insanların çalışmalarına göre şekillenir, Allah çalışan insanlara çalışmalarının karşılığını bir ölçüye göre verir. Avrupa’nın, Amerika’nın ve uzak doğunun neden her konuda ileri olduğunu buradan anlayabilirsin. Onlar dünya için her konuda çalışıyor müslümanlar oturduğu yerden “Allah kısmet ederse” diyor ve Allah oturanlara kısmet etmiyor. Bunu Ateistlerin Görmek İstemedikleri bölümünün alt sayfası olan Allah Dilediğini Sapıtır Dilediğine Hidayet Mi Eder? sayfasında gösterdim.
O akşam ikinci söylediğim yine çok önemli olan ve yanlış tercüme edilen ve yine ateistlerin en büyük eleştirilerinden biri olan inanmayanların kulaklarının, gözlerinin kalplerinin sanki Allah tarafından mühürlenmiş gibi göründüğü konusu. Bunu da Ateistlerin Görmek İstemedikleri bölümünün alt sayfası olan Allah İnsanların Kalbini Mühürler Mi? sayfasında gösterdim.
Üçüncüsü kıyamet alametlerinden bahsettim. Bize anlatılan, okullarda okutulan kıyamet alametleri diye bir şey olmadığını anlattım. Hz isa gelmeyecek, mehdi, deccal çıkmayacak, yecüc mecüc diye bir kavim dünyayı istila etmeyecek dedim. Ansızın gelecek şeyin sayfalar dolusu alameti olur mu? Bunu da Hayatın Sırrı'nda Kıyamet Alametleri sayfasında gösterdim. Konuları ayrı sayfalarda ele aldım. Menüden alt sayfalara bakabilirsin.
Dördüncüsü namaz vakitlerinden bahsettim, yatsı ve sabah namazının vakitlerinin yanlış olduğunu anlattım. Kimse ilgilenmedi. Bunu Namaz Vakitlerinde Yapılan Hata sayfasında gösterdim.
Beşincisi o akşam bence çok önemli olan Kur'an'ın insan yazması olamayacağının delillerinden bahsettim. Taşkın Tuna, Caner Taslaman, Emre Dorman gibi insanların kitaplarını söyledim. Acaba bunlar nedir diye yine kimse ilgilenmedi. Benim derdim siteme bakılsın, okunsun değil, hiç değilse yakın arkadaşlarım Big Bang, genişleyen evren, güneş ve ay ile ilgili Allah’ın büyük delillerini görsün istedim.
Kur'an'ın insan yazması olamayacağı delilleri hariç diğerlerini Süleymaniye Vakfı hocaları yıllarca araştırmış ortaya çıkarmış yani bir heyet çalışması gibi bir şey ve Abdülaziz Bayındır da bunları dersler halinde anlatıyor yani ben kendimi bir şey zannetmiyorum. Ben sadece bu bilgileri bir araya getiren kişiyim. Ama gel gör ki diğer konular gibi namaz kılan insanlar bile namaz vakitlerinin yanlış hesaplandığına ilgi göstermedi. Adamlar vakti çıktıktan sonra yatsıyı, vakti girmeden de sabahı kılıyor ama umurlarında değil. İslam dünyasının neden süründüğünü çok iyi anlıyorum. Ben bu bilgileri bir araya getirdim ve arkadaşlarıma sundum ama onlar bana “site çok uzun olmuş” dediler. Siteyi uzun yapan Allah’ın ayetleridir. Şu ayete bak.
Hadid
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
16. İman edenlerin Allah’ı zikretmekten
ve
inen haktan dolayı kalplerinin
saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi?
Daha önce kendilerine kitap verilip de,
üzerinden uzun zaman geçen,
böylece kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar.
Onlardan birçoğu fasık kimselerdir.
İnen “hakikat” ayetler oluyor, bir makale, kitap, site vb çok uzun olmuş deyip ayetleri okumayanların kalpleri nasıl saygıyla ürperebilir? Sitede her konuda Allah’ın ayetlerinden örnekler verdim ve bu ayetleri açıklayan Abdülaziz hocanın, Mustafa İslamoğlu'un çok az da olsa Mehmet Okuyan'ın derslerini gösterdim. Müslüman olduğunu söyleyen insanlar Allah’ın ayetlerini okumak istemedi. Günlerce buna inanamadım. Google Analitik diye bir sistem var. Buradan sitene giren çıkanı takip edebiliyorsun. Müslüman olduğunu söyleyen arkadaşlarımdan kimse bu siteye girmedi. Anlık sitede bulunan kullanıcı sayısı günlerce 0 dı. Sayfalarda bağlı kalma süresi 3 dakikaydı. Bunun üzerine o akşam çağırdığım arkadaşları aradım. Merak ediyorum Allah’ın ayetlerine neden ilgi göstermediklerini, sordum “siteye bakıyor musunuz” diye, çok ilginç cevaplar aldım. Birincisi çok çalışıyorlarmış, ikincisi eve gelince çoluk çocukla ilgileniyorlarmış, dedim “çocuklar hiç yatmıyor mu” burası da üçüncüsü çocukla yatınca onlar da yatıyormuş. Bir de tabi televizyon var. Gece biraz oturmaya fırsat bulurlarsa saçma sapan yarışmaları, hiçbir işe yaramayan dizileri, vakit kaybından başka bir şey olmayan maçları izliyorlar yani Allah’ın ayetlerini okumaya, dinlemeye vakitleri yokmuş. Sen böyle olma, Allah’ın ayetlerine vakit ayır. Düşün bunlar müslüman olduğunu söyleyenler bir de ateist tanıdıklarım var, bunlar böyle söylerse onlar ne diyecek? Biraz daha sordum, bu vakit bulamamaktan namaz da kılmıyorlarmış, uykuları eksik kalmasın diye sabah namazına da kalkmazlarmış. Herkesi aynı kefeye koymayayım kalkan vardır herhalde. Sonuçta bu müslümanların ne dediysem hep bir bahaneleri vardı.
Bu videoyu göstermem lazım. İnsanlar der ya "benim kimseye zararım yok", Benim arkadaşlarım bu gruba giriyor. Mustafa hoca bir yerde -Engin hariç- benim arkadaşlarıma ne diyor dinle. Hocanın bahsettiği kitap kitaplığımda var, istersen okuyabilirsin.
Müslüman arkadaşlarımın yaptığım sitede Allah’ın ayetlerine neden ilgi göstermediğini günlerce anlayamadım. Telefonla arayıp bahanelerini öğrendiğim gece bir rüya gördüm. Rüyamda bizim evdeyim mutfağa gireceğim ama kapı kapalı. Açıp giriyorum sen karşı tezgahın oradasın. Panik haldesin “abi orada yakala“ diyorsun. Ben ne olduğunu anlamıyorum. Kapının arkasını gösteriyorsun yine “abi orada yakala“ diyorsun. Bakıyorum hiçbir şey yok ama sen sürekli “abi orada yakala“ diyorsun, sen görüyorsun ben göremiyorum. Sonra rüya başa sarıyor. Mutfağın dışındayım, kapıyı açıp tekrar içeri giriyorum. Sen yine karşıda duruyorsun “abi orada yakala“ diyorsun. Bu sefer direkt elimi gösterdiğin yere uzatıyorum ama hiçbir şey görünmüyor. Elimle yokluyorum kapının arkasına doğru elimi götürüyorum, bir yerde elimi sanki bir şey tutuyor, elimi kımıldatamıyorum. Sen sürekli “abi orada yakala“ diyorsun, sürekli bunu tekrarlıyorsun. Sonra rüya tekrar başa sarıyor. Bu sefer içeri girer girmez kapının arka köşesine oradan bir şey alıp onunla vurmaya başlıyorum. Bu sefer mutfağın ortasını gösteriyorsun “abi buraya geldi” diyorsun ben de ayağımla üstüne basmak istiyorum bir adım atıyorum basıyorum üstüne. Bu sefer ayağımı kımıldatamıyorum, sanki yere çakılmış. Bu sefer senin yanına gelmiş “abi benim yanımda yerde” diyorsun ben de adımım yere çakılı ama yakalamak için eğilip ileri uzanıp gösterdiğin yere bir hamle yapıyordum ki sonra uyandım. Biraz nefes nefeseydim.
Allah'ın bu rüya ile arkadaşlarımın neden ayetlere ilgi göstermediğini anlattığını düşünüyorum. Rüyamdaki şeyin ne olduğunu biliyorum ama gücüm onu engellemeye yetmiyor.Daha önce onun gücünden bahsettim. Onu hafife alma dedim. İnsanları çağırıp anlattım, telefonla okumalarına teşvik ediyorum, şimdi Facebook’tan kısa videolar paylaşmaya başladım ama bakan var mı bilmiyorum. Ayrıca Facebook kedi, köpek, bebek, evde yapılan tiyatro videoları paylaşılan bir yer olmuş. Kendini müslüman sayan insanlar bile bu akıma kapılmış. Her gün kamera şakaları, kedilerin, köpeklerin, siyasilerin taklidini yapan, günlük olayları alaya alan videolar paylaşılıyor. Bir hayvana sahip bulmak için ya da yardım toplamak için yapılan yayınlara bir şey demiyorum. Onlar normal ve olması gereken şeyler ama köpek nasıl yürüdü, kedi nasıl esnedi diye videolar paylaşıyorlar. Bunu eleştirmem tuhafına gidiyor olabilir ama bugün İslam diye anlatılan şey hem Müslümanlara hem inanmayanlara zarar veriyor. Dini Kur'an'dan ayırmışlar mezheplerin görüşlerine bağlamışlar, kimse bunların doğrularını anlatanları takip etmeyi, insanlara duyurmayı düşünmüyor ama dediğim videoları paylaşıyor. Kime ne faydası var onların? Bugün itibariyle rüyamda yakalayamadığım o şey galip geliyor. Muhlis/ihlas sahibi kullardan olmazsan seni peşinden cehenneme götürür. İnsanlar onun peşinden gitmeye gayret gösteriyor. Allah da bu rüya ile "üzülme bu kadar, arkadaşlarına şeytanın peşinden gitmek daha cazip geldi" dedi.
Sad
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
79. ”Rabbim!” dedi: “Dirilecekleri güne kadar bana mühlet ver.”
80. (Allah) buyurdu ki: “Haydi sen mühlet verilenlerdensin.
81. Bilinen vaktin gününe kadar.”
82. (İblis) dedi ki: “Öyleyse senin gücüne yemin olsun ki onların hepsini hayallere daldıracağım.
83. Ancak onlardan samimî olan/muhlis kulların hariç!”
84. Allah dedi ki “İşte bu gerçekleşir! Ama şu sözüm de gerçekleşecektir;
85. Cehennem’i senden yana olanla ve onlardan sana uyanlarla dolduracağım.”
Allah’a inanlar kendilerini, kendi kriterlerine ya da tarikat, cemaat vb oluşumlara göre dindar sayıyor. Bu iki türlü; ikisinde de şeytan insanları doğru yoldan ayrıldığı için memnun, çok uğraşması gerekmiyor. Birincisi hurafe dini. Bir efendinin hurafe dininin peşinde giden insanlar şeytanın işini kolaylaştırır. İkincisi de kendi tasavvurundaki dinin peşinde olanlar. Allah’ı aslında hiç tanımıyordur ama tanımadığı Allah’ı savunmaya çalışır. Allah’ı Kur'an'ı Kerim'den başka hiçbir kitaptan tanıyamazsın. Peygamberimizin açıklamaları var, onlar da Kur'an'a dayalıdır. Hurafe dinini temizlemeye çalışan insanlar doğruları anlatmaya başlayınca bu iki grup insan rahatsız olmaya başlar. İşte o zaman şeytan devreye girer. Doğru yoldan çevirmeye çalışır. Ben bunu birçok yerde görebiliyorum ama gücüm onu engellemeye yetmiyor. Ben onun etkisini gördüm. Mesut'u hatırlarsın Şirinevler'de ki hastanede yatarken yardımcımdı. Sonra eve de geldi. Ara sıra bizi ziyaret ediyor, anneme "ikinci annemsin" diyor. Bir akşam yine geldi, yemek yedik sohbet ettik, konu açıldı siteyi gösterdim hatta kısa bir video da dinlettim. İlgi gösterdi, sorular sormaya başladı. Belki on beş dakika konuştuk. Mesut on beş dakika boyunca esnedi. Görsen ağzı kapanmıyor, gözlerinden yaşlar geldi. Bu şeytanın etkisidir. Aynı şekilde ben namazlarımda acayip esnerdim. Arkadaş cin gibiyim, yorgun değilim ama namaza başlayınca esnemeye başlardım hem de tüm namaz boyunca. Daha sonra alttaki ayetleri namazın son oturuşunda okumaya başladım.
Müminun
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
97.Ve de ki: “Ey Rabbim!
Sana sığınırım, şeytanların kışkırtmalarından!
98. Rabbim! Sana sığınırım,
bana uğramalarından” (zihnime kötü fikir vermelerinden).
Ettehiyatü okuduğumuz son oturuşta Rabbenalardan sonra Türkçe olarak "Allah’ım şeytanların vesveselerinden ve yanımda bulunmalarından, zayıflıklarımı kullanarak beni azgınlığa sürüklemelerinden ve nefsimin azgınlığından sana sığınırım. Bizi kendi halimize bırakma beni nefsimle baş başa bırakma. Nefsimin kötü arzularına karşı koymama ve helal yolunda kalmama yardım et" diye dua etmeye başladım esnemelerim bıçak gibi kesildi. Artık namazda esnemiyorum. Şu anda buna inanmanı beklemiyorum ama ne zaman bunu kendin görürsün ancak o zaman inanabilirsin. Ayetlerde yazan "onları doğru yoldan çevireceğim" dediği şey budur. Şeytan korkulacak bir şey değildir. İnsanlar Amerikan filmlerinin oluşturduğu şeytan imajından korkuyor. Gerçekte şeytan öyle bir şey değildir. Etkisiyle ağzın yırtılıncaya kadar esnersin, gözlerinden yaşlar akmaya başlar. Bunu inanmayan arkadaşlarımıza akrabalarımıza anlatsak ne düşünür dersin? Bize öyle geliyordur değil mi? Namaza başlayan insanların esnemesi de onlara öyle geliyordur. Bunu Ersin'in abisine bir şeyler anlatırken de gördüm. Bir akşam beni cennetteki kültür merkezindeki bir toplantıya götürmüştü, konuşmacıyı beklerken bir şeyler konuştuk. Sitede yazdığım konulardan bahsettim. Esnemeye başladı. O sinsi doğru yolda oturur, konu islam olunca çalışmaya başlar. Bunu Rahmi'de de gördüm, diğer insanlarda da gördüm. Kimsenin yazdıklarıma inanmasını da beklemiyorum ama hiç değilse ayetlere inan.
Yine buna benzer bir rüyam daha var. Bu seferkinde babam var. Anneannemlerin Cerrahpaşa'daki evini hatırlıyor musun diyeceğim ama çok küçüktün herhalde hatırlamazsın. Çıkmaz sokaktı, diğer sokakları da çok dardı. Onu gibi dar sokakları olan bir yerdeyim, babamı görüyorum, yolda elinde bir şeyler var onlarla uğraşıyor. Yanından geçiyorum, arkamda kalıyor bir ses duyuyorum, sanki elindeki şeyler düşmüş, dönüyorum ki yok. Döndüğüm zaman ileride köşeden hızla dönen birilerini görüyorum ama çok hızlı gitmişler. Ben de gidiyorum, köşeyi dönüyorum ileride yerde bir şey var, çok anlayamıyorum ne olduğunu, beni görünce kaçıyor. Ondan sonra anlıyorum şeytan olduğunu, babamı peşine takıp götürmüş.
Babamı hiçbir zaman anlamadım hiçbir zaman anlamayacağım. Din konusu açıldığı an kalkıyor gidiyor, dinlemeye bile tahammülü yok. Birazcık aklını kullansa dinin uydurulmuş ve gerçek halini ayırabilir. Gerçek din hiç kimseye kötü, itici vb gelmez. Zaten böyle olması gerekir dedirtir. O akşam konuştuğum arkadaşlarım hurafe dinini takip etmekte ısrar ettiği ve kuzenlerim, diğer akrabalarımın da Allah’tan, dinden uzak durduğu, red ettiği için hiçbir şeyin farkında değiller.
Semih’in arkadaşı İsmail, o akşam kaderden konuşurken kader konusunda çok itiraz etti, “sen Allah’a nasıl böyle dersin” dedi. Daha sonra Ersin’in iş yerinden arkadaşı Mustafa abiyle görüştük aynı şeyi o da söyledi. Herkes kendi kafasında kurguladığı ya da dışarıdan duyduğu bilgiler üzerine Allah inancına sahip. Ayetlerin gerçek manası söyleyince kafalarındaki Allah tanımına uymadığını gördüklerinde itiraz ediyorlar “sen Allah’a nasıl böyle dersin.” Konuyu yine şeytana getireceğim İsmail ya da o akşam itiraz edenler akşamları ne yapıyorlar merak ediyorum. Televizyon izlemiyorlarsa ne yapıyorlar? Ya dizi izliyorlar ya da Ak partiyi yere göğe sığdıramayan haber programlarını ya da spor. Zaten televizyonda başka bir şey yok. İtiraz ettikleri konuya dair bir saatlik bir video izleyin deyince kimse izlemiyor. Araf suresi on altıncı ve on yedinci ayetlerinde şeytan Allah'a diyor ki “Görürsün, ben de gidip onları/kullarını saptırmak/azdırmak için, doğru yolunun üzerine oturacağım/pusuya yatacağım sonra da muhakkak onlara önlerinden ve arkalarından, sağlarından ve sollarından yaklaşacağım. Onların birçoğunu şükredici bulamayacaksın!” Allah'a diyor bunu. Allah şeytana böyle bir müsade vermiş. Kur'an ayetlerini açıklayanlar karşısında şeytan bu sözü üzere çalışır. Ayetlerin açıklandığı bir saatlik bir kaç ders yerine televizyon izlemenin, bilgisayar oyunları oynamanın daha cazip olduğu düşüncesini fısıldar, o kadar. Allah'tan uzak yaşayan insanlar da bu sesi duyar çünkü nefsin zaten bunların esiridir. Herkes kendini doğru yolda hesap ediyor, o zaman neden sürünüyor İslam dünyası? Gerçek kullar, gerçek müslümanlar Allah’ın ayetlerine kör sağır davranmaz, şeytan onlara etki edemez. Şeytandan korkma, o korkulacak bir şey değildir. Korku filmlerindeki gibi şeytan yoktur. Şeytanı göremezsin bile. o sadece Allah'ın ayetlerine kör sağır davrananların aklına hatıralarını getirir, diğerlerinin de aklına Kur'an'a bakmasın da ne yaparsa yapsın fikirleri getirir. Aklı çelinenler çelindiğinin bile farkında değildir. Yine söylüyorum korkma. Allah'ın gerçek kulları üstünde şeytanın hiçbir etkisi yoktur, bu kulları yoldan çıkaramaz sadece akıllarına düşünceler getirir. Bunlar ihlas sahibi kullardır.
isra
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
64.Onlardan, gücünün yettiği kimseleri sesinle yerinden oynat. Atlılarınla, yayalarınla onlara yaygara yap. Mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol. Onlara sözler ver!” Şeytan, onlara aldatmaktan başka bir söz vermez ki!
65.“Gerçek kullarıma gelince; onların üzerinde senin hiçbir zorlayıcı gücün olamaz!” Vekil/koruyucu olarak Rabbin daha layıktır
Sen sağlam durursan, helali haramı bilir, nefsini kontrol altına alır ve Allah'a sığınırsan şeytanın yapacağı şeyleri elinden almış olursun. Asıl kötülüğü insan kendi kendine yapıyor. Ayetleri okuyorsun dinlemiyorlar, biraz zorlasan dikkat çekmeye çalışsan kalkıp gidiyorlar. Allah peygamberimize insanların ayetleri neden anlamadığını açıklamak için şu ayeti indirmiş. Müslüman kafir ayrımı yapmamış, kimlerin ayetleri anlayabileceğini bildirmiş.
Rum
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
52.Şüphesiz ki sen ölülere işittiremezsin! Ve çağrıyı; arkalarını dönmüş giderlerken, sağırlara da duyuramazsın!
53.Görmek istemeyenleri de (düşünce körlüğü içinde olanları), sapıklıklarından (kurtarıp) doğru yola iletemezsin! Sen ancak ayetlerimizi düşünen, araştıran, inanan kişilere işittirirsin. Onlar teslim olan/müslim kimselerdir.
Müslümanların tasavvurlarında peygambere, Allah’a kurban olma fikri vardır bence bu sadece hayaldir, kendilerinin öyle olduğunu zannederler. O dönem Mekke’de Hz peygamberin yanında olduğunu düşün. Mekke’de on üç sene tecrit hayatı yaşamışsın, Medine’ye hicret edilmiş, savaşlar başlamış. Peygamber “savaşlar olacak benimle savaşacak mısınız” diye bu insanlardan söz almış. Bu insanlar öleceklerini bile bile savaşlara gitmişler, neden? Bugünkü müslümanlar ayetlere sırtlarını dönsünler diye mi? Bugün peygambere kurban olduğunu söyleyen ama her nedense Kur'an'ı okumayan, bir efendinin dizinin dibine oturan ya da akşamlarını televizyonla bilgisayarla geçiren insanlar o gün peygamberle savaşlara çıkabilir miydi? Bence bugünkü müslümanların çoğu münafık olurdu. Bunu gösteren onlarca delil var. Allah'ın ayetlerine aykırı bir din yaşanıyor ama akıllı zeki müslümanlar bir şey yapmaya çalışmıyor. Ben bu hidayeti yaşamamış olsaydım belki ben de münafık olurdum. Ağzımız her şeyi yapacağımızı ama kalbimiz yapmayacağını söylerdi. Buna münafıklık deniyor. Altmış derece çöl sıcağında sana saldırmaya gelen orduya karşı koymak için peygamberle beraber hareket edebilir miydin? Bugün müslüman arkadaşlarımıza on dakikalık bir açıklamayı dinletemiyoruz, hangisi kolay buradan kıyasla. Ben bir müslümanın bu sayfayı bu satıra kadar okuyacağına inanmıyorum. Onlar yandaki kaydırma çubuğuna bakar "bu sayfa çok uzun" der ve okumazlar ama hepsi peygambere kurbandırlar. Peygamberin yaptığı savaşları düşün, fakirlik diz boyu, Mekke'de on üç sene tecrit altında yaşamışsın, kimsenin imkanı yok. Devesi olanın sanki tankı varmış gibiymiş. Diğerleri yayan altmış derece sıcakta yürüyorlar. Gittikleri yerde de dinlenmeyecekler, tatil yapmayacaklar, kılıç sallayacaklar. Peygamber ve yanındakiler yollarda yanlarında bir kaç torba hurma varsa iyi, açlıkla susuzlukla kılıç sallamışlar da , bu dini müşriklerin zulmünden kurtarmışlar. Hem de kaç savaşta öyle bir savaşta da değil. Bu insanları bir de bu gün her yeni modelde telefonunu, bir kaç senede bir evlerini, arabalarını değiştiren, akşamları maç, dizi, film, tartışma programlarıyla geçiren müslümanları düşün. Bir karşılaştır bakalım bizi, elini vicdanına koy, kim Allah’ı görmeyi hak ediyor? Peygamberimiz bu insanlar için canlarından öteydi, Allah öyle söylüyor.
Ahzab
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
6.Peygamber müminlere kendi canlarından daha ileridir. Onun eşleri de müminlerin analarıdır. Aralarında akrabalık bağı olanlar Allah’ın kitabına göre, (miras konusunda) birbirleri için (diğer) müminlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Ancak dostlarınıza bir iyilik yapmanız başka! Bu (hüküm) Kitab’a yazılmıştır.
Bugün de acaba peygamberimiz müslümanlara canlarından daha ileri midir. Herkes buna evet diyor ama kimse gerçek islamın ayetlerini okumaya, anlatanı dinlemeye yanaşmıyorlar. Bir efendi bulurlarsa ondan masallar dinliyor, yetiyor. Altmış derece sıcakta savaşarak ölenler için Allah hangi ayetleri indirmiş? Altmış derece sıcakta düşmanı görünce imanın artar mıydı? Oku bu ayetleri.
Ahzap
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
21. Ant olsun, Allah’ın Rasûlünde sizin için;
Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman,
Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.
22. Müminler düşman birliklerini görünce:
“İşte bu Allah’ın ve Rasûlünün bize vadettiği şeydir.
Allah ve Rasûlü doğru söylemişlerdir” dediler.
Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini arttırmıştır
23. Müminlerden öyle adamlar vardır ki,
Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar.
İçlerinden bir kısmı,
verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur).
Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir.
Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.
24. Bunun böyle olması Allah’ın,
doğruları,
doğrulukları sebebiyle ödüllendirmesi,
dilerse (suç işleyen) münafıklara azap etmesi
veya
onların tövbesini kabul etmesi içindir.
Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Bütün peygamberler ve hatta bu din uğrunda nice basit insanlar Allah yolunda savaştı, mücadele etti. Allah onları seviyor, boş boş oturanları değil.
Al-i İmran
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
146.Nice peygamberler var ki;
Rablerinin rızası için çalışan birçok kişi,
onlarla birlikte savaştı.
Allah’a iman ettikleri için başlarına gelenlerden yılmadılar,
zaafa düşmediler, boyun eğmediler.
Allah sabredenleri sever.
147.Onların sözleri ancak; “Rabbimiz!
Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla
ve
(yolunda) ayaklarımızı sağlam tut.
Kâfir topluma karşı bize yardım et” demekten ibaretti.
148.Allah da onlara hem dünya nimetini,
hem de ahiretin güzel ödülünü verdi.
Allah güzel davrananları sever.
Bugün insanlar arabayla bir yerden bir yere gitmeye üşeniyor, trafik var diyor. Lafta müslümanlar, Allah’a peygambere kurbandır ama Allah’ın ayetlerini çarpıtanlar, bir milyon uydurulmuş hadisi sabah akşam anlatanlar için kıllarını kımıldatmazlar. Çoluk çocuk, teknolojik oyuncaklar, iş güç, ev, araba her şey Allah’ın dininin önünde gidiyor. İnsanlar saatlerce bilgisayar oyunu oynar, maç izler ama hurafeleri anlatanları yarım saat dinlemez. Allah böyle bir topluma neden hidayet etsin?
Rad
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
11. İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır.
Allah’ın emriyle onu korurlar.
Şüphesiz ki,
bir kavim kendi durumunu değiştirip düzeltmedikçe
Allah onların durumunu değiştirip düzeltmez.
Allah, suçlu bir kavmi cezalandırmak diledi mi,
artık o geri çevrilemez.
Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.
İnsanlar, Kur'an'da gelip geçici dünyanın süsü diye sayılan şeylerin peşinde. Allah, ayetlerini bırakan, dünyaya dalan insanlara hidayet etmiyor, etmeyecek. Bu ayetler benim keşfim değil herkesin evinde bulunan Kur'an meallerinde yazıyor.
Al-i İmran
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
14. Kadınlar, oğullar, yük yük altın
ve
gümüş, salma (serbest dolaşan) atlar, davarlar
ve
ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler,
insanlara süslü göründü.
Bunlar dünya hayatının geçimliğidir.
Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah’ın katındadır.
15. De ki: “Size onlardan daha hayırlısını haber vereyim mi?
Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında,
içinden ırmaklar akan,
içinde ebedi kalacakları cennetler,
tertemiz eşler
ve
Allah’ın rızası vardır”.
Allah kullarını hakkıyla görendir.
16. Onlar şöyle derler: "Rabbimiz! Biz inanıp güvendik, günahlarımızı bağışla, o ateşin azabından bizi koru!"
17. Onlar Sabırlı, özü sözü doğru, Allah’a içten boyun eğen, mallarından hayra harcayan ve seher vakitlerinde bağışlanma dileyen kimselerdir.
Ala
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
14. Muhakkak ki,
kurtulmuştur temizlenen,
15. Rabbinin ismini anıp namaz kılan/(O’na) ibadet ve dua eden.
16. Ama siz,
dünya hayatını tercih ediyorsunuz.
17. Oysa ahiret hayatı daha hayırlı
ve
sonsuzdur.
İnsan
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
27 . Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da
önlerindeki çetin bir günü (hesap gününü) ihmal ediyorlar.
Bu sayfayı yazdıktan bir kaç gün sonra sabah yan yatınca radyoda Mehmet Zahit Kotku'nun bir konuşmasına denk geldim. Beni yukarıdaki eleştirilerimle aşırı buluyor olabilirsin, bir de Kotku’yu dinle. Bunu dinleyince "Kotku'da birilerine kızmış" dedim. Dinleyeceğin bu ses kaydı 1970'lerde yaptığı bir sohbetten, kaç yıllık hesapla. Ziynetin, zevkin, sefanın terkinden ve israflardan bahsediyor. Ziynet Arap dilinde süs olan her şeye denir. Kotku hak ile batılı ayıramayan insanlardan bahsediyor. Haliyle eski kelimeler kullanıyor, “esvab” diyor, esvab elbise demek. “Kılık kıyafetimize verdiğimiz değeri imanımıza vermiyoruz, gönlümüz Allah ile dolu olması gerekirken hayallerle dolu" diyor. Doğru değil mi? Bir yerde diyor ki “ … bunları bilmeyen yok, tatbik eden yok, yapmıyor ne söyleyeceksin” o zamanlar"da da insanlar dinlemiyormuş demek ki. "Hayır ile şerri ayıramayan akla akıl der misiniz diye soruyor. Bugün herkes hurafelerden, uydurma hadislerden haberdar ama gel dinle deyince gelmiyor, ne diye gel diyeceğin o zaman? Dinle diyorsun “benim uykum geliyor onları dinlerken” diyen var. Gayet normal şeytan doğru yol üstünde oturuyor birisi doğru şeyler anlattığında uykun gelir, şeytan doğruları dinleme diye uyutur seni. Abdülaziz hocanın, Mustafa hocanın, Bayraktar hocanın derslerinde uykun geliyorsa bil ki şeytan seni uyutmaya çalışıyor. Ben yukarıda peygambere Allah’a kurban olmanın hayal olduğunu, o zamanki Müslümanlarla bizi karşılaştır demiştim, Kotku da buna benzer bir olay anlatıyor, Muaz İbni Cemel’den bahsediyor. Peygamberimizin söylediği bir sözü söylüyor, konu bu; “elbezazatül minel iman”, “minel iman” imandan” demek, “bezazet” Osmanlıca Türkçe sözlükte “Kıyafetin düzgün ve intizamlı olmayışı” diye geçiyor, sohbette ziynetin yani süsün terkinden bahsettiğine göre bu söz “ihtişamlı, süslü, alımlı, gösterişli olmayan kıyafetler imandandır” anlamına gelir. Gerçek iman sahipleri hiçbir şeyin gösterişlisine, aşırısına kaçmazlar, normalini kullanırlar demek oluyor. Bu çerçevede konuşuyor. Yazdıklarımla bu konuşmayı karşılaştır. Demek ki her dönem varmış bu.
Video açılmıyorsa hemen altındaki linklere tıkla.
Ziynet ve İsrafın Terki - Mehmet Zahit Kotku
Ziynet ve İsrafın Terki - Mehmet Zahit Kotku
“Ne diye kafanı taktın, sitene bakmıyorlarsa bakmasınlar” diyebilirsin, haklısın ama endişem yarın ahrette tanıdığım insanların bu dünyadaki hal ve hareketlerine beni şahit tutarlar diye korkuyorum. Tabi sana da. Bu günlük son silahım. Bu bölüme kadar yazdıklarımdan bende oluşan idraki anladıysan neden böyle şeyler yazdığımı, neden bu siteyi yaptığımı anlayabilirsin. Kaçıncı kez yazıyorum bunu beni kendisini bir şey zanneden biri olarak görme ama biliyorum ki yarın ahrette bu günlükten, yaptığım diğer sitelerden, Kur'an'dan bahseden videolardan hesap vereceğim. Eğer insanları yanlış yönlendirmişsem Allah bunun hesabını bana sorar, yanlışlarımı gösterir, buna karşılık doğruları anlatanları da gösterir, “neden bunları anlatanlara uymadın” diye hesap sorar. Sorumluluğumun farkında mısın?
Benim hayatım üç dönemden oluşuyor, buraya kadar bunları okudun. Birincisi kaza öncesi dinsiz geçirdiğim dönem, ikincisi kaza sonrası kendimi, ailemi, çevremi, Allah’ı tanıdığım ve hastalıklarım, sıkıntılarımın olduğu dönem. Üçüncüsü de böbreklerimi kurtarmak için ameliyat olduktan sonraki dönem. Bu dönemde bir şey oldu bana ve ben Kur'an'ı anlar ve bilir oldum. Doğru ve yanlışı seçebilir oldum. Böbrek ameliyatı öncesi birkaç sene Cübbeli Ahmet’i ve radyoda denk geldiğim tanımadığım adamları dinledim. Bu üçüncü dönem başladığında o sohbetlere bir baktım ki şirk ve hurafe var. Sonra doğruları kim anlatıyor diye aradım, önce Yaşar Nuri Öztürk hocayı gördüm sonra Abdülaziz Bayındır, Mustafa İslamoğlu, Mehmet Okuyan, Bayraktar Bayraklı vb benzerlerini buldum. Bütün bu saydığım isimler Cübbeli Ahmet’e ve onun gibi tarikatlara göre sapıktır. Şimdi sapık olmadıklarını hatta doğruyu bu insanların anlattığını biliyorum. Ben bu günlükten, yaptığım siteden hesap vereceğim gibi müslüman olsun olmasın peşinden koştuğum, kendileri için site yaptığım insanlar da hesap verecek. O gün onlara beni gösterip neden uymadınız diye bir şey söylemeyecekler. O gün benden ve benim gibi insanlardan duydukları ayetleri “duyduğunuz hatta dinlediğiniz halde neden ayetlere uymadınız” denecek. Bunu alttaki ayetlerde görebiliyor musun?
Mülk
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
6. Rab'lerini inkar edenler için de cehennem azabı vardır. Ne kötü bir son!
7. Onlar, [cehennem]e atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı sesi duyacaklar,
8. Neredeyse öfkeden patlayacak... Günahkârların atıldığı her seferinde bekçiler, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye soracaklar.
9. “Onlar: “Evet” diyecekler, “aslında bize bir uyarıcı gelmişti, ama biz o’nu(n söylediklerini) yalanladık ve o’na: ‘Allah [vahiy yoluyla] hiçbir şey indirmiş değildir! Siz [kendinizi uyarıcı olarak görenler] büyük bir yanılgı içindesiniz!’ dedik”.
10. Ve onlar, “Eğer biz” diye ekleyecekler, “[bu uyarıları] dinlemiş olsaydık veya [en azından] kendi aklımızı kullansaydık, [şimdi] yakıcı ateşe müstehak olanlar arasında bulunmazdık!”
11. Böylece suçlarını itiraf ederler. O alevli ateş ahalisi için bundan sonrası tam bir perişanlıktır.
Ben sadece bu bilgileri bir araya getiren kişiyim. Sitemde de kendimi böyle tanıttım. Yaptığım web siteleri Almanya'dan Azerbaycan'a kadar Türklerin yaşadığı coğrafyalara ulaştı. Google'ın verilerinden web sitesi hangi ülkeler tarafından ziyaret ediliyor görüyorum. İnsanlar mail atıyor teşekkür ediyor. Bunu sana da yazıyorum, buna dikkat et; ben bu web sitelerini ilk önce yakın akrabalarım için yaptım. İnci, Cevdet abi, Tolga, Özgür, babam teyzem vs ama bakmadılar bile. Almanya'daki, Azerbaycan'daki insanlar baktı, okudu, teşekkür etti. Yarın ahirette bu yazılar nerelere kadar ulaştıysa, onlar kendilerini düzeltip cennete girdilerse, saydığım akrabalarım çok büyük pişmanlık duyacaklar. Yazılarım onlara iç yarasa olacak. Kendi kendilerine "ulan adam bize yazı yazdı, web sitesi yaptı, bir şeyler anlatmaya çalıştı, bizim umurumuzda olmadı ama bu yazıları dünyanın öbür ucundan bulan adamlar değerlendirdi cennete girdi." Bunu düşününce onlarda iç yarasa olacak. Cehennem korkunç bir yer. Cehennemle ilgili her tanımlamanın başına "korkunç" sıfatını ekleyebilirsin. Korkunç bir yalnızlık, korkunç bir karanlık, korkunç acılar ve işte bunlara ilave bizimkilerde bir de iç yarası olacak. Umarım sen değerlendirirsin. O gün seni inkar edenler, kulak asmayanlar arasında görmek istemiyorum. Kendi kardeşime şahitlik yapmak istemem. Bana böyle bir zulüm yapmazsın değil mi? Yarın hiç kimse sevdiği insana yardım edemeyecek. "Ben annemi, babamı, kardeşimi seviyorum, onlara yardım ederim" diyen ya da "bizim oğlan/kız imam hatip/ilahiyat okudu hocaydı vb bize yardım eder" aldanır. Peygamberimiz kızına demiş ki "baban peygamber diye güvenme nefsini Allah'tan satın al, yarın sana hiçbir şey yapamam." Sen de Allah'ı vekil edin, nefsini Allah'tan satın al ki gideceğimiz yer aynı olsun. Klasik islamcılara, tarikatlara, cemaatlare bakarsan alimler, şehitler, hafızlar, peygamberler şefaat edecek insanları cehennemden kurtaracak. Yok böyle bir şey Din günü en büyük sürprizi bu zihniyetteki insanla yaşayacak. "Bizim efendi bizim vekilimiz" diyorlar oysaki Allah peygambere bile "sen kimsenin vekili değilsin" diyor. Kendini kurtar.
Beni de sizden biri olarak görün ve içimdeki acıyı paylaşmama izin verin; Eğer Ruzi Mahşerde Rabb'im bana bir tek şikayet hakkı verirse, kötülerin şikayet etmeyeceğim, zira kötüler zaten kötü. Yılanın tabiatı sokmaktır. Yılan soktu diye kimse şikayet etmemeli. O tabiatına uygun davranıyor. Kötüler fıtratlarına ihanet ettiler. Fakat ben büyük mahkemede, Rabbim eğer bir tek konuda şikayete izin verirse, Allah'a pasif iyileri şikayet edeceğim. Zira pasif iyiler bizim belimizin ikiye bükülmesinin sebebidir. Eğer onlar kendi yüklerini taşısalardı bizim gibilerin belli ikiye bükülmezdi, sırtı kambur olmazdı, bu kadar taş yemezdi, bu kadar iftira yemezdi, bu kadar saldırıya uğramazdı ama onlar kendi yüklerini taşımadılar. Pasif iyi olmakla yetindiler. Aktif iyi olmayı denemediler. Onun için de bizim belimiz ikiye büküldü, sırtımız kambur oldu, yaralardan yüreğimizi göremez olduk.
Değerli kardeşlerim, sözüm ve sesim kime ulaşıyorsa herkesi aktif iyi olmaya, bize bu kadar yük vurmamaya, içlerindeki adanmışlara, aktif iyilere bu kadar yük bindirmemeye davet ediyorum.
Mustafa İslamoğlu 26 6 2016 TV8 Kur'an'a Göre İslam Nedir? konuşmasından