Bu sayfada şunlar var;
Bu bölümde gıybet konusunu ele aldım. Her gün hepimiz yapıyoruz bunu ama Allah yapmayın diyor. Bu konuda benim dikkatimi çeken ilk şey gıybetle iftira arasında çok ince bir çizgi olması. Bunun ne demek olduğunu peygamberimizin bir hadisiyle göstereyim.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- "Gıybet nedir, bilir misiniz?"
- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler. Hz. Peygamber:
- "Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır" buyurdu.
- Söylenen ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?" diye soruldu.
- "Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa, o zaman ona iftira ettin demektir," buyurdu. (Müslim, Birr 70. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 35; Tirmizî, Birr 23)
Hadisteki koyu yerde belirttiğim üzere gıybet, bir insanın arkasından o kişide var olan bir şeyi konuşmakır. O kişide olmayan şeyler konuşulursa o zaman bu iftira oluyor. Bu konudaki ayetler şöyle;
Hümeze
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
1 - Arkadan çekiştiren ve kusur arayan herkesin çekeceği var.
2 - Böyleleri mal biriktirir, sayar durur.
3 - Malı kendini sürekli yaşatacak sanır.
4 - Yok, yok o, kesinlikle Hutame’ye atılacaktır.
5 - Hutame nedir, sen nereden bileceksin? (Öyleyse dinle!)
6 - O, Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir.
7 - Yüreklere kadar tırmanan,
8 - Üzerlerine kapanmış,
9 - Uzun direkler arasındaki ateştir.
Bu ayetler müşrikler, kafirler için söylenmiş görünüyor ama ilk ayet herkesi bağlıyor; Arkadan çekiştiren ve kusur arayan herkesin çekeceği var. Kimlerin arkasından konuşuyoruz? Gelin kaynana, patron işçi, öğrenci öğretmen vb birbirinin dedikodusunu yapıyor. Birbiriyle alay edenleri unutmamak lazım. Tek tek örnek yazmayayım, ayeti göstereyim.
Hucurat
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
11. Ey inanıp güvenenler!
Bir topluluk bir diğerini alaya almasın.
Belki onlar kendilerinden daha iyidirler.
Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın.
Belki onlar kendilerinden daha iyidirler.
Birbirinizi karalamayın,
birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın
İmandan sonra fasıklıkla adlandırılmak ne kötüdür!
Kim de tövbe etmezse,
işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.
12. Ey inanıp güvenenler!
Zannın birçoğundan sakının.
Çünkü zannın bir kısmı günahtır.
Birbirinizin kusurlarını
ve
mahremiyetlerini araştırmayın.
Birbirinizin gıybetini yapmayın.
Herhangi biriniz,
ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?
İşte bundan tiksindiniz!
Allah’a karşı gelmekten sakının.
Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir,
çok merhamet edendir.
Ayet nasıl başlıyor dikkat et Ey inanıp güvenenler! diyor, ayet iman edenlere sesleniyor. Bir topluluk bir diğerini alaya almasın, Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın diyor. Şimdi toplumda lakap takılan, alay edilen insanları düşün, Allah yapmayın diyor insanlar yapıyor. Ayetin sonuna dikkat, bu uyarıları dikkate almayanlar fasık olarak adlandırılıyor İmandan sonra fasıklıkla adlandırılmak ne kötüdür! Allah birbirimiz hakkında nasıl konuşacağımızın ölçüsünü göstermiş. Bir sonraki ayete dikkat et. O da Ey inanıp güvenenler diye başlıyor Zannın birçoğundan sakının Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın diyor. Allah’a karşı gelmekten sakının ifadesi, yapmayın dediği bu şeyleri yapıyorsanız bilin ki Allah’a karşı geliyorsunuz demek. Bana göre bu ayetler Ey inanıp güvenenler diye başladığına göre Allah’ın yapmayın dediği şeyleri yapanlar imanın ne olduğunun farkında değil demektir. Eğer bu ayetleri okuduğun halde hala herhangi bir hocaya siyasetçiye küfür etme eğilimindeysen “ama onlar şöyle şöyle yapıyor” gibi şeyler geçiyorsa içinden Allah’ın ayetlerine iman edememişsin demektir.
Mustafa İslamoğlu hoca için şia (iran) ajanı diyorlar. Birine olmadığı bir şeyi söylersen buna iftira deniyor. Sürekli aynı şeyi söylersen bu sefer toplumdaki bütün insanlar bunun doğru olduğuna inanmaya başlar. Bunun hesabı verilemez. O yüzden zanna dayalı bilgi ile konuşma.
Birine “ajan” dediğinde o kişi ajan değilse buna iftira deniyor, kim hakkında olursa olsun iftira daha kötü bir şey, dedikodu olanı söylemek iftira olmayan bir şeyi söylüyorsun. Mustafa hocanın Şia ile ilişkilendirmelerinin sebebini yazayım. Şia İran'da ki mezhep. Mustafa hocanın derslerinin yayınlandığı Hilal Tv ile bir bağı var, küçük bir ortaklık olabilir. Hilal Tv ilk kurulduğu yıllarda İran sinemasından çok film göstermişler. Milet bunu görünce "bunlar şia, İrancı" diye laf dolaştırmaya başlamış. Dedikodular yüzünden Mustafa hoca Şia zannediliyor. Halbuki Allah bunlar olmasın diye ayet göndermiş.
İftiraya bir örnek daha göstereyim. Cübbeli Ahmet "sümükü şerif" diye bir şey çıkardı. Ne günlere kaldık. Peygamberimizin burnundan çıkanlar "şerif"miş. Bunu da din diye anlatıyor. İnsanların "oha artık" demeye başlaması lazım. Katıldığı bir programda bunu sormuşlar "bu sümükü şerif ne ayak" diye "ben çıkarmadım Mustafa İslamoğlu çıkardı" demiş. Buna iftira deniyor. Peygamberin sakalı vardı diye sakal bırakıyor, sarığı vardı diye sarıksız gezmiyor, cübbesiz gören yok ama Allah'ın yasakladığı iftirayı atmaktan sakınmıyor. Gören müslüman zannediyor. İki dakikalık bir video.
Video açılmıyorsa hemen altındaki linke tıkla.
Başlıktaki cümle benim görüşüm değil, Kur'an böyle söylüyor. Birbirine iftira eden Müslümanlar bu ayetlerin farkında değiller. Cübbe, sarık, sakal var ama Kur'an bilgisi yok. Hurafelerle yaşıyorlar. Eğer doğru konuşursak bak Allah ne yapacakmış Bayraktar hocadan dinle.
Bayraktar hocadan bir tane daha göstermek istiyorum. İnsanların en sevdiği gıybet türlerinden biri de görmediği şeyler hakkında yorum yapmaktır. Halbuki Allah görmediğin şeyler hakkında yorum yamanı hoş karşılamaz. Ya iftira olur ya dedikodu. Bunlar aynı zamanda basın ve siyaseti şekillendirmesi gereken ayetler. Müslüman siyasetçiler, gazeteciler, yazarlar vs doğru bilgi üzerine konuşup yazabilir.
Enfal
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
20. Ey inanıp güvenenler! Allah’a ve Rasûlüne itaat edin
ve
(Kur’an’ı) dinlediğiniz halde ondan yüz çevirmeyin.
21. İşitmedikleri halde; “İşittik” diyenler gibi de olmayın.
22. Şüphesiz,
yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü,
akıllarını kullanmayıp (gerçekleri) duymak istemeyenler,
(hakikatleri) söylemek istemeyenlerdir.
Bunun gibi çok ayet var. Ey inanıp güvenenler! Allah’a ve Rasûlüne itaat edin diyor, dedikodu, lakap takma, zanna dayalı hüküm verme ile ilgili ayetleri de yukarıda okudun. Allah bu ayetlerle Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın dediği halde insanlara lakaplar takanların içinde beş vakit namaz kılan, ramazan orucu tutan ya da Cuma namazlarına gidip, kendinden görmediği insanlara küfür edenler Allah’a ve Rasûlüne itaat ediyor mudur? Gıybet yapanlar, zanna dayalı konuşanlar, lakap takanlar Allah’ın ayetlerin farkında olmayan insanlardır. Kur'an elimizde ama ne dediğinin farkında değiller. . Bence "ayetleri bilmiyordum" demek insanları Allah'ın öfkesinden korumayacak hatta bana kalırsa bu bahane Allah'ın öfkesini artırabilir. Allah “indirdiğim kitabı neden okumadın” diye daha çok kızabilir. Din Allah katında tektir. Bütün peygamberler aynı hükümleri getirmiş, mutlaka toplumların yapısına göre ufak tefek farklılıklar vardır ama peygamberler Allah’ın tek olduğu, ondan başka hiç kimseye, hiçbir şeye teslim olunamayacağını, yalnız ve yalnız Allah’a kulluk yapılması gerektiğini getirmişler. Daha kendi kitabındaki dedikodu, lakap takma, alay ile ilgili iki ayete uyamayan müslümanlar nasıl Allah’ın indirdiği bütün kitaplara inandığını ve Allah’a teslim olduğunu söyleyebilir. İnsanlar Allah’a ve peygambere teslim olamadığı için gıybet ve iftiralarla meşguller. Allah’a ve peygambere itaat edemeyen insanlar ya da bunun ne olduğunu bilmeyenlere şeytan bu küfürleri ekletir durur, hiç farkına varmazlar. Ömürlerini bir grup insanın gıybetini yaparak ve küfrederek geçirirler. Bu ülke hakkında bir şey merak ediyorsan Facebook’a bak. İnsanlar merak ettiğin konu hakkında nasıl konuşuyorlar en güzel Facebook’tan görürsün. Hangi isim olduğu önemli değil altlarına yazılan yorumlara bak, küfredenler ya da iftira edenler Allah’ın ayetlerine karşı gelenlerdir.
Dedikodu, iftira, küfür, bir insanın itibarını azaltmak, düşürmek, olmadığı bir şeyi dile getirmek ve bunun gibi şeyler kul hakkıdır. Kul hakkı ne demek biliyor musun? Hakkına tecavüz ettiğin kişiden helallik istemek demek, ancak o kişi hakkını helal ederse Allah seni affedecek demek. İnsanlar bu işin farkında değil. Gıybet yüzünden cehenneme gidebilirler. Peygamberimizden gelen "iflas eden kimdir" diye bir hadis var. Kimmiş iflas eden.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İflas eden kimdir biliyor musunuz?’ dedi.
Sahabeler:
Ey Allah’ın Rasulü! Bize göre iflas eden, parası ve malı olmayan kimsedir dediler.
Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
‘Benim ümmetimden iflas eden kişi, kıyamet günü kıldığı namazıyla tuttuğu orucuyla ve verdiği zekâtıyla getirilir ve aynı zamanda işlediği günahlardan; sövdüğü, zina isnadında bulunduğu, haksız yere mal yediği, haksız yere kan akıttığı ve ona buna vurduğu şerlerde ortaya konacaktır. Böylece o kişi yaptıklarının hesabını vermeye başlar ve yaptığı kötülüklere karşılık iyilikleri verilir. İyilikleri bitince de hakkını aldığı kişinin günahlarını almaya başlar. Sonucunda da cezasını ateşle çekmek üzere cehenneme atılacaktır. İşte iflas eden bu kişidir’ buyurdu.”
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
‘Kimin yanında kardeşinden haksız olarak alınmış bir şey varsa bundan dolayı hak sahibiyle helalleşsin! Ahirette hiçbir dinar ve dirhem yoktur! Kardeşinin hakkı için kendi sevaplarından alınmadan önce dünyada iken onunla helalleşsin! Ahirette zalimin (haksız yere aldığı şeyi) hakkı karşılayacak sevabı bulunmazsa kardeşinin kötülükleri (günahları) alınır ve o zalimin üzerine atılır’ buyurdu.”
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kıyamet gününde hakları mutlaka sahiplerine vereceksiniz. Hatta boynuzsuz koyun için boynuzlu koyundan kısas (hakkı) alınacaktır’ buyurdu.”
Bir de Abdülaziz hocadan dinle, üstteki "iflas eden kişi kimdir" hadisinden bahsediyor.
Gördüğün gibi ahirette helalleşme kendi sevabını karşındakine vererek oluyormuş. İnsanlar bu hadisleri bilirler ama yine de ders almazlar. İlahiyatçılardan, siyasetçilere, gazetecilere, yazarlara, futbolculara, hakemlere aklına ne kadar adam geliyorsa küfredenler, arkasından konuşanlar, küfrettikleri cehennemlik bile olsa öyle görünüyor ki kendi sevaplarını ona verecekler. O gün böyle bir şeyle karşılaşan insanların halleri nasıl olacak biliyor musun? Kıyametin isimlerinden biri de pişmanlık günü. O gün insanlar yaptıklarından ve yapmadıklarından dolayı pişman olacak ve dünyaya geri dönüp yaptıkları hataları düzeltmek için bir hak istiyor olacaklar.
Bayraktar hocadan en baştaki Hümeze suresinin tefsirini göstereceğim. Bunu dinle ki arkadan çekiştirmenin ne kadar önemli olduğuna ikna olabilesin, çok abartmışsın demeyesin. Bayraktar hocayı sevdiysen ders çabucak geçecek zaten.
Görmedin mi Allah nasıl bir örnekleme yaptı? Güzel bir sözü, güzel bir ağaca benzetti; kökü sağlam, dalları göğe doğru uzanmış bir ağaca.
Ağaç, Rabbinin izniyle her hasat mevsiminde yemişini verir. Allah insanlara böyle örnekler verir, belki akıllarını başlarına toplarlar.
Kötü bir söz de kötü bir ağaç gibidir. Toprağın üst tarafından çekilip koparılmış, toprağa tutunacak yeri kalmamış bir ağaç.
Allah, inanıp güvenmiş kimselerin, dünya hayatında da ahirette de o değişmez söze bağlı kalmalarını sağlar; yanlış yapanları da sapık sayar. Allah ne yaparsa kurduğu düzene göre yapar. (İbrahim 24-27)
Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun. (Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, İman, 74, 75.)
Sizden kim çirkin bir davranış görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin ki bu imanın en zayıf şeklidir.
(Müslim, İman 78)