Onur'un Günlüğü

Ben Kimim?


Ben Onur Barlas, 1977'de İstanbul'da doğdum, İstanbul'da yaşadım. Orta okulu Tarhan kolejinde, liseyi Ataköy lisesinde okudum. 1998'de Çanakkale'de trafik kazası geçirdim, Bursa'da ameliyat oldum, İstanbul'da rehabilitasyon gördüm. Bundan sonraki ömrümü C5 seviyesinden omurilik felçlisi olarak geçirdim.

Rehabilitasyon, içinde bulunduğun durumla yeniden yaşamayı öğrenmek demek. Benim durumumda bütün ailem yeniden yaşamayı öğrenmek durumunda kaldı. İnsanların hayatlarında bazı dönüm noktaları vardır ya benim de hayatımda iki dönüm noktası var. Biri bu kaza diğeri kazadan çok sonra böbreklerimi kurtarmak için olduğum ameliyatlar. Kazadan önce kötü alışkanlıkları olan, idealleriyle yaptıkları birbirine uymayan biriydim. Daha doğrusu bunu sonradan anladım, böyle birisiymişim. Bunu anladığımda bazı konularda neden başarısız olduğumu da anladım. Kendimi önce ve sonra olarak değerlendirdiğimde bu kaza olmasaydı mutlu bir yaşantım olamayacağına, benimle çok mutlu olunamayacağına karar verdim. Tabi bunun ne demek olduğunu anlatabilmem için çok şey yazmam gerekir ama yazmayacağım. Benim bilmem yeter. Böbreklerimi kurtarma ameliyatlarından sonra ise gözümdeki perde kalktı. Doğru ve yanlışı görür oldum ve bu günlüğü yazmaya başladım.

Çok hasta oldum, hastanelerde yattım. Bu süreçte olgunlaştım. Daha sonradan bizi olgunlaştıran süreçlerin Allah'ın imtihanları olduğunu öğrendim. Günlüğümde bunları yazdım. Arkadaşlarımla bu dünyanın anlamı üzerine konuştuğumuz ilk zamanları hatırlıyorum da çok donanımsızdım. Bazı şeyleri biliyordum ama izah edemiyordum. Bu günlüğü başka biri olarak yazıyorum. Kendimi bir şey zannettiğim yoktur. Daha ziyade kendimi bu sitede ya da yaptığım diğer sitelerde okuyup dinleyeceğin bilgileri bir araya getiren kişi olarak görüyorum. Hepsi bu.

 

Akşam erken iner mahpusaneye.

Ejderha olsan kar etmez.

Ne kavgada ustalığın,

Ne de çatal yürek civan oluşun.

Kar etmez, inceden içine dolan,

Alıp götüren hasrete.


Akşam erken iner mahpusaneye.

İner, yedi kol demiri,

Yedi kapıya.

Birden, ağlamaklı olur bahçe.

Karşıda, duvar dibinde,

Üç dal gece sefası,

Üç kök hercai menekşe...


Aynı korkunç sevdadadır

Gökte bulut, dalda kaysı.

Başlar koymağa hapislik.

Karanlık can sıkıntısı...

"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,

Bense volta'dayım ranza dibinde

Ve hep olmayacak şeyler kurarım,

Gülünç, acemi, çocuksu...


Vurulsam kaybolsam derim,

Çırılçıplak, bir kavgada,

Erkekçe olsun isterim,

Dostluk da, düşmanlık da.

Hiçbiri olmaz halbuki,

Geçer süngüler namluya.

Başlar gece devriyesi jandarmaların...


Hırsla çakarım kibriti,

İlk nefeste yarılanır cıgaram,

Bir duman, kendimi öldüresiye.

Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,

Ama akşam erken iniyor mahpusaneye.

Ve dışarıda delikanlı bir bahar,

Seviyorum seni,

Çıldırasıya

Ahmed Arif