Aklımdan Çıkmayan Soru - Tanımadığım Birine Dua sayfasından devam. Hayatımın büyük bir kısmı sabır ve duayla geçti. Gördüğün gibi bir kısmında açıklamakta zorlandığım, bir kısmında da insanların hayal dünyasında yaşadığımı düşündürecek olaylar var. Buraya yazmadıklarım da var. Yakın zamanda birkaç ay önce, bir gece bacaklarım çok kasılıyordu, uykum yok, sıkıntılı bir gece. Bacaklarımdaki kasılmaların adı spastisite. Bütün omurilik felçlilerinde vardır. Senin elinde olmadan bacakların, ellerin, kolların kasılır, seyirir. O gece bacaklarımdaki kasılmalar çok rahatsız ediciydi. Uyuyamadığım için bütün yaşadıklarımı düşünmeye başladım. En başından beri neler yaşadıysam. Bir kaza geçirdim ölmedim. Arabanın altından çıkardılar. Ameliyat oldum iki gün yoğun bakımda kaldım, uyuttular yine ölmedim. Allah canımı almadı, “geç şu sandalyeye otur, biraz düşün bakalım, sen kimsin, Ben kimim, nerede yaşıyorsun, neden yaşıyorsun” dedi. Yıllarca enfeksiyonlar yaşadım, ateşler, antibiyotikler, serumlar. Mesanemdeki basınç ve böbreklerime olan geri kaçış, yıllar sürdü bu. Ameliyatlar oldum, yoğun bakım gördüm, nerede yattığımı bilemeyecek kadar çok zorlandığım zamanlar oldu. Böbreklerim iflas etmedi, diyalize bağlanmadım, son noktadan döndüm. İnsan buna yeteri kadar nasıl şükredebilir? Mümkün değil, ne yaparsan yap eksik kalır. Ameliyattan önceki yılları dua ederek geçirmiştim. Geceleri, seherlerde, ikindi vakitlerinde yattığım zamanlarda, sürekli “benden hoşnut olacağın bir şey olsun istiyorum, ben senden razıyım sen de benden razı ol” diyordum. O dönem akrabalarım, arkadaşlarım diğer herkes bana o kadar uzaktı ki, gerçi şu an da yakın olduklarını söyleyemem, dualarımda “herkes bana çok uzak peki ben kime yakınım” derdim. O gece bütün bunları düşündüm. Sonra aklıma Cerrahpaşa’da böbreğimdeki tüpü taktıklarında, koridorda ameliyathaneye giderken aklımdan tekrarladığım o kelime geldi. 1 Ağustos 2012 - Böbreğimdeki Tüp Çıktı bölümünde yazmıştım. O gece bunları düşünürken Allah’a sordum; “Allah’ım ben kimim?” bu kadar şey yaşadım ve hala da yaşıyorum “ben kimim ki bunları yaşıyorum?” Böyle kendi kendime uzun süre konuştum. Sonra televizyon açtım, kasılmalar olurken uyunmuyor, kafamı, ilgimi başka bir yere odaklamam lazım. Film bulursam izliyorum, o gece de bir şeyler izledim.
Hava aydınlanıyordu çok yoruldum, bir yandan kasılmalarım devam ediyor bir yandan da uykusuzluk başladı. Sonra sabah namazını kıldım, yan yatmak için babamı çağırdım, yan döndüm. Bir rüya gördüm. Bizim evimizmiş ama pek benzemiyor. Anahtarla kapıyı açıyorum içeri giriyorum. Bir sürü akrabamız var içeride, bana "gel …. hoş geldin" diyorlar. Ersoy dayımı görüyorum, yanına gidiyorum, "gel …. hoş geldin, otur şöyle” diyor. Bu sözden sonra uyandım. Duyduğum kelimeyi tekrarlamaya başladım. Anlamını tam olarak bilmiyorum. Bu kelimenin anlamına bakmadım, bakmayacağım da. Beni öyle bir şey zannedersin diye buraya da yazmadım. Ayrıca kişinin gördüğü rüyalar falan kendini bağlardı değil mi? Başkasını yönlendirecek/yönetecek ilmi bir bilgi değildi. Bunları neden yazdığımı biliyorsun, Allah kalbimi biliyor, kendimi anlatmak için yazmıyorum bunları. Hayatım belki sana bir örnek olur diye yazıyorum.
Rüyamdaki o kelimenin anlamına bakmadım ama bildiğim kadarı ile ben öyle bir şey değilim. Bu rüya Allah’tan mıdır yoksa bilinçaltımın bana oynadığı bir oyun mudur? Nasıl değerlendirmek lazım? İnsan kendini böyle şeylerle bir şey zannedebilir. Benim de en çok istemediğim şeydir, kendimi bir şey zannedeceğim bir olay yaşamak. Sonra yazık olur, en çok kaybeden ben olurum. Bence en iyisi böyle şeyleri üstünde pek fazla düşünmemektir. Rüyandan alacağın bir ders varsa al sonra kendini rüyaya kaptırma. Sakın bu yazdıklarımdan dolayı beni bir yere yakıştırma. Rüyamı yazarken “….” yazdığım yeri doldurma. Ben kendimi öyle zannedip ona göre davranan biri değilim. Buraya yazmadım ama ahirette söylerim. Ben bir hiçim, bir canım var o kadar. Onu da Allah alacak ve bu dünya sona erecek. Bana fırsat verilse ki bunun için dua ediyorum din günü ailemle beraber toprak olmayı seçerim. Hiç birinize söz hakkı vermem. Ne anneme ne sana, Allah’a “bizi hesaba almadan toprak yap” derim. Hiçbir şeyin farkında değilsiniz.
Son olarak bu kadar şey yaşadım, yazdım, akıbetime dair de bir şey yazayım. Allah diyor ki nefsini maddi ve manevi olarak temizleyen kurtulur.
Şems
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
1 - Güneş ve onun aydınlığı, hakkı için!
2 - Onu izlediği zaman ay hakkı için!
3 - Dünyayı açığa çıkaran gündüz,
4 - Onu bürüyüp saran gece hakkı için!
5 - Gök ve onu bina eden,
6 - Yer ve onu yayıp döşeyen,
7 - Her bir nefis ve onu düzenleyen,
8 - Ona hem kötülük, hem de ondan sakınma yolu ilham eden hakkı için ki:
9 - Nefsini maddî ve manevî kirlerden arındıran, felaha erer.
10 - Onu günahlarla örten ise ziyana uğrar.
Eğer ben nefsime hâkim olamazsam, bu konuda kendimi terbiye edemezsem sonumun Duhan ve Zümer surelerinde anlatılana benzer olacağını düşünüyorum. Bundan biraz bahsettim ama ciddiyetini anlayabiliyor musun bilemiyorum. Öncesinde şunu sorayım; senin duaların kırıldı mı hiç? Günlerce ahiretteki bir şey için dua edip sonra bu duana yakışmayan şeyler yaptın mı? Nefsim bana yaptırdı. Bunu yapınca yaptığın bütün o dualar sanki büyük cam levhalara yazılmış da, o cama çekiçle vurmuş gibi oluyor. Dualarıma yakışmayan şeyler yaptığım için de Allah alttaki ayettekiler gibi yapabilir çünkü artık sen de biliyorsun Mearic yirmi sekizinci ayet şöyle; "Hiç kimse Rabbinin azabından güvende olamaz." O zaman nefsimi kontrol edemezsem ben de bu azabı yaşayabilirim. Alttaki ayetteki soru kafirlere soruluyor ama Allah beni de cehenneme gönderirse, bana da böyle soracaklar. Öncesinde Allah muhtemelen bana şöyle diyecek; “Nefsinde arıza dediğin o konuları neden halletmedin? Seni imtihanlardan geçirdiğimi, bu imtihanların seni olgunlaştırmak için olduğunun farkındaydın. Nefsini temizlemeyenlerin cehenneme gideceği ayetlerini de çok iyi biliyordun. Hatta bunu yazılarına da yazmıştın. Peki bu kadar bilgiye ve seni olgunlaştırmama rağmen neden nefsindeki o arızaları düzeltmeden geldin huzuruma? Şimdi sana verilecek cezayı Ben mi veriyorum yoksa sen mi aldın? Ben yarattığım kullarıma asla zulmetmem ve benim katımda söz değiştirilmez (50:Kaf 29) Bu ceza kendi ellerinle işlediklerinden dolayıdır (22:Hac 10) diyecek ve beni zebanilere teslim edecek. Onlarda “tutun şunu cehennemin ortasına götürün” diyecek.
Zümer
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
71. Kâfirler bölük bölük cehenneme sürülür. Nihayet oraya varıp da kapılar açılınca cehennem bekçileri onlara şöyle sorar: "Size Rabbinizin âyetlerini okuyan ve Allah'ın huzuruna çıkacağınız bugünü bildirerek, sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" "Evet geldiler" derler, "fakat kâfirler hakkında azap hükmü kesinleşti, şimdi ne desek boş!"
Duhan
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
47. Allah Zebanîlere: “Tutun onu da,” buyurur, “cehennemin ta ortasına sürükleyin.
48. “Sonra da başının üstünden kaynar su dökün!”
49. Ve deyin ki: “Tat bakalım! Hani üstündün, kudretliydin, asildin!”
50. İşte hakkında şüphe ve mücadele ettiğiniz o gerçek budur.
Ben de nefsime hâkim olamazsam Zebaniler bana cehenneme girerken soracaklar Size Rabbinizin âyetlerini okuyan ve Allah'ın huzuruna çıkacağınız bugünü bildirerek, sizi uyaran elçiler gelmedi mi? Ben de diyeceğim ki “evet geldi ve ben o daveti kabul edenlerdendim" "Ne işin var o zaman burada" diyecekler. Belki görevlilerden biri "Allah’ın bütün lütfuna, yardımlarına rağmen nefsini terbiye edememiş, biraz burada kalacak" der. O zaman diğer görevlilere benim için tutun onu da cehennemin ta ortasına sürükleyin, sonra da azaptan tat bakalım! diyecekler.
Benim bir hikâyem var, sonunu yazmadığım. Benim bir sevgilim var, henüz tanışmadığım. Benim umudum var, benim umudum.
Ahmet Telli'nin bir şiiri var; "Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün" diye başlıyor. İzleri takip eden var mı? Bulmaca çözer gibi, başladın ama bazı yerler yarım kaldı mı? Devam edecek misin yoksa vaz mı geçeceksin? Bir tabir var ya, kefeni yırtmak diye, tek boyutlu yaşayan insanlar ölülerine kefen giydirip, kurtulduğunu düşünüyor ama iki boyutlu yaşıyorsan, bir gün ölürken giydirdikleri kefeni yırtıp başka bir dünyada uyanacaksın. O zaman kurtulacaksın. O zaman bırakma. Bulmacanın bazı yerleri boş kalsa da henüz her şeyi çözemediysen de devam et. Yukarıda yazdım, sonum cehennem olabilir çünkü nefsime ait düşler başka gerçek başka. Ama ahiret için sakladığım düşlerim de var. Henüz yazmadım. Sanırım yazmam da ama peşimden geliyorsan bence sen de sakladığım düşlerimin bir parçasısın. Ben kim olduğumu bilmiyorum, muhtemelen sen de çözemedin. Olsun, benimle gel. Kim olduğumuzu öğreniriz elbet. Bazı şeyler yarım bulmaca gibi boş kalsa da boş ver dünyayı, benimle ahirete gel. Bulmacanın boş yerlerini orada doldururuz. Maya Angelou'nun şiirindeki gibi; "Bana elini ver. Bu şiir hırsının ötesinde, bir yer aç bana, hem seni götüreyim, hem de izleyeyim seni." Sen uyurken izlerim seni, tenin belki sıcak ekmek gibidir yeni çıkmış fırından, saçın çiçek, yüzün bebek, masal geçer aklımdan ...
Video oynatıcı çalışmazsa alttaki linke tıkla.
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
gölgem gibi demiyorum
çünkü hasret yanımdaydı zifiri karanlıkta da
Ellerim ayaklarım gibi de değil
uykudayken yitirirsin elini ayağını
ben hasreti uykuda da yitirmiyordum
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
açlıktı, susuzluktu demiyorum
sıcakta soğuğu, soğukta sıcağı aramak gibi de değil
giderilmesi imkânsız bir şey
ne sevinç ne keder
şehirlerle bulutlarla türkülerle de ilgisiz
içimdeydi dışımdaydı
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan
hasretten gayrı
Nazım Hikmet