Sabredenlerin, Allah’ın rızasına talip olanların imtihanlardan geçeceğini düşünürsek, bu yolda başına gelene de sabır etmek gerek. Ama dikkat et burası çok zor bir bölüm. Peygamberin yanındakiler “Allah’ın yardımı ne zaman” [ Bakara 214] diyecek kadar zorlanmışlar. Bir imtihanda senin başına bir şeyler gelebilir, sağlığını kaybedip bir makinaya bağlanabilirsin, kaza geçirip bazı organlarını kaybedebilirsin ya da sen değil de eşin olabilir veya çocuğun olabilir. Yıllarca eşini, çocuğunu doktor doktor hastane hastane dolaştırıp derman arayabilirsin ve öyle bir şey olur ki tam şifa buldum derken Allah eşini, çocuğunu elinden alır, bir anda tek başına kalırsın. Belki işinle imtihan olursun. Yıllarca çalışıp çok zengin olduktan sonra birden Allah her şeyini elinden alır. 150 m2 bir daireden bir göz gecekonduya geçmek zorunda kalırsın. Öyle fakir öyle zor durumlara düşersin ki, akşamları çocuğunun ve eşinin aç karnına, üşüyerek yattığını izlersin, elinden hiçbir şey gelmez. Çocuğunun istediği hiç bir şeyi alamazsın Böyle bir haldeyken Allah eşini alır, bu sefer çocuğunla baş başa kalırsın veya çocuğunu alır eşinle baş başa kalırsın. Yirmi yaşına getirirsin çocuğunu askere gider şehit olur. Öldüğünü görmediğin, senden uzakta öldüğü için kabullenemezsin. Tabut önüne geldi mi isyan çıkar içinden. Öyle şeyler olur ki hangi kapıyı çalsan geri çevirirler. Dost bildiğin ne kadar insan varsa hepsi sırtını döner.
Yazdıklarımla belki yanlış düşünmene sebep olabilirim. İmtihan demek her zaman fiziksel bir kayıp yaşamak değildir. İmtihan, şartlar ne olursa olsun Allah'a güvenmek ve sabretmektir. Allah insanları bilgi imtihanından geçirmez. Bu cümleyi unutma. Allah'ın baktığı şey, şartlar ne olursa olsun "inandım" dediğin Allah'ı unutacak mısın ya da yerine başka bir şey koyacak mısın? Mesela "ben Allah'a kurban olayım, O bizim her şeyimiz" diyen biri, ev almaya kalktığında, aklına gelen ilk şey faizli kredi olup kredi çekiyor mu çekmiyor mu? Kredi çeken imtihanı kaybetmiş demektir. "Allah ne diyorsa o" diyebiliyor musun? İmtihanı kazananlar onlar oluyor. Kendimden bir örnek vereyim; yanlış hatırlamıyorsam 2010'dan önceydi. Bilgisayarımı yenilemek istedim. Bazı parçaları değiştirecektim. İnternetten bir siteden aldım ama meğerse şirket batmış ama satış yapmaya devam ediyormuş. Sonuçta dolandırıldım. Dolar o zaman düşüktü, 540 Tl gibi bir şey tutmuştu. Bir kaç ay sonra banka hesabıma 650 Tl geldi. Açıklamada cep telefonu numarası var başka bir şey yazmıyor. Aradım "ne ayaksınız siz, bana para gönderiyorsunuz?" dedim. Konuştuk biraz, yanlışlık olduğu anlaşıldı. Adamın hesap numarasıyla benim hesap numaram aynı, şube kodumuz değişik. Nasıl yapmışsa kendi hesabı yerine bana göndermiş olmuş. Dedim "derhal paranızı geri alın." Başladı adam "siz çok iyi insansınız, size bir hediye göndereyim" falan. Dedim "hediyeye gerek yok, doğrusu bu, para benim değil sizin." Gönderdim parasını. Hayat böyle imtihanlarla dolu. Bunlar ölene kadar bitmez. "Beni dolandırdılar, bu para onun yerine geçer, o da yanlış hesaba göndermeseydi" dersen kaybedersin. İmtihanların bilgi imtihanı olmadığı, nasıl davranacağınla ilgili olduğunu az da olsa anlatabilmiş olmam lazım.
Bu konuda daha önce bir açıklama gösterdim ama bir tane daha göstermek istiyorum. Bunları unutma. Bir şeye sabretmen lazım. Bu, bir ömür bile sürebilir ama karşılığında Allah'ın desteğini alacaksın. Eğer sabırlı olursan, Allah'a güvenirsen hiç korkma Allah seninle beraberdir. Daha önce bir sayfada daha yazmıştım, yine hatırlatayım; İnci ablam gibi yapma, insanları dış görünüşüne göre değerlendirme. İnci ablam Abdülaziz hocayı çirkin bulup dinlememişti. Sen böyle olma. Ne diyor ona bak.
Abdülaziz hocadan bir kez daha dinlemiş oldun; sabır bizim geçtiğimiz en temel imtihandır. Bir sabır örneği dinlemek ister misin? Kur'an'ı okuduğunda pek çok surede Hz İbrahim'in yaşadıklarının anlatıldığını görürsün. Bunlar İbrahim peygamberin imtihanları. Yahya hocadan kısa sayılabilecek bir video göstereyim, sen İbrahim peygamberin bu sabrını gösterebilir miydin? Yaptığını yapabilir miydin? Bir de kıyas et kendinle, o neler yaşayarak imtihan olmuş sen nelerden oluyorsun ya da olacaksın.
Aamener resul diye bildiğimiz Bakara suresinin son iki ayeti var. Allah kimseye gücünün üstünde yük yüklemez diyor.
Bakara
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
285.Peygamber,
Rabbinden kendisine indirilene iman etti,
müminler de (iman ettiler).
Her biri;
Allah’a,
meleklerine,
kitaplarına
ve
peygamberlerine iman ettiler
ve
şöyle dediler: “O’nun peygamberlerinden hiçbirini
(diğerinden) ayırdetmeyiz.”
Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik.
Ey Rabbimiz! Senden bağışlanma dileriz.
Sonunda dönüş yalnız Senin katınadır.”
286. Allah bir kimseyi,
ancak gücünün yettiği şeyden sorumlu tutar.
Onun kazandığı iyilik kendi yararına,
kötülük de kendi zararınadır.
(Şöyle diyerek dua ediniz):
“Ey Rabbimiz!
Unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!
Ey Rabbimiz!
Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme.
Ey Rabbimiz!
Bizi gücümüzün yetmediği şeylerden sorumlu tutma!
Bizi affet,
bizi bağışla,
bize acı!
Sen bizim Mevlâmızsın.
Ayetlerini çarpıtan/örten insanlara karşı bize yardım et.”
İnancı olan, her gece bunu okuyan birisi başına gelenin, ne kadar zorlansa da dayanabileceği bir durum olduğunu bilmeli. Ama zorlandığın zamanda bu insanın aklına gelir mi bilmem. Yazın Biga’da Firuzan teyze anlattı, eşi kalın bağırsak kanseriydi, dört ay hastanede yatmışlar, ara sıra çıkarak herhalde, çıktıklarında eşi hiçbir şey yiyemediği için kan değerleri çok düşüyor diye mecburen kan takviyesi için hastaneye yatıyorlarmış. İnsan bir yumurta yiyemeyecek hale geliyor, eşi yalvarıyor “Ne olur yemeye çalış”, çünkü aynı şey tekrarlanacak, tekrar hastaneye yatacaklar, tekrar kan alacak. Dört ay süren bir trafikte insanın aklına üstteki ayetlerdeki dualar gelir mi bilemem ama demek ki bu dayanabileceğimiz bir durum. Allah dayanamayacağımızdan fazlasını vermez diyebilmeli. Ben daha önce yazdığım çok sıkıntılı zamanlarımda üstteki ayetlerdeki gibi dua edebildim mi? Hayır. Hayatımın en zor üç günün geçirdiğim hastanede o üç gün boyunca “La ilahe illalah” bile diyemedim, Ersin fısıldamıştı kulağıma hatırlarsan. O durumda sabırdan başka bir şey yok insanın elinde, en azından benim için böyleydi. Midemin halini, sıkıntılarımı düşünüyorum da insanın elinden o anı yaşamaktan başka bir şey gelmiyor.
Bu sözün Hz. Ömer ile Hz. Ali’ye ait olduğunu söylüyorlar. Peygamberimiz de şöyle demiş.
“Her kim geceleyin Bakara Suresi’nden bu iki ayeti okursa ona yeter. Allah Teala, Bakara Suresi’ni iki ayetle sona erdirdi ki, bunları bana, Arş’ın altındaki bir hazineden verdi. Bunları öğreniniz, kadınlarınıza, çocuklarınıza belletiniz, öğretiniz. Çünkü bunlar salattır, hem duadır, hem Kur’an’dır.”
Bu iki ayeti sen de öğren ama ne söylediğini bilerek Türkçe oku. Onlar Araptı Arapça okurdu biz Türküz Türkçe okumalıyız ki anlamına vakıf olabilelim. Yoksa Arapçasını her gece papağan gibi okusan ne olacak. Ayeti arapça okuyup kelimelerin Türkçesini düşünmekte olacak şey değil. Anladığın dilde oku, dua et.
Bunu biraz düşündüm de bence senin imtihanların maddi anlamda yokluk olmayacak. Aksine sana kalan mirasla sen zenginlikle imtihan olacaksın gibi geliyor bana. Zenginlikle nasıl imtihan olunur dersen; günahları düşün, bazı günahlar vardır parasız olmaz, bazı günahlar da az parayla olmaz, çok para lazım. Sen zenginliğini günahlara harcayacak mısın olay bu. Diğer aklıma gelen kredi, faizli krediden uzak dur. Ne olursa olsun kredi kullanma. Bu satırları yazarken Hollanda'dasın. İslam'ı yaşama konusu da sana imtihan olacak gibi görünüyor. Bir gün tekrar ibadetlere başlaman gerekiyor. O zaman Hollanda'da iş bulmakta zorlanancaksın. Hatta örtündüğünü düşünürsek, işin daha zor olacak. İşe girmek için ibadetlerinden ödün verip vermeyeceğin senin imtihanın olacak. Böyle bir durumda uzun süre iş bulamayabilirsin, daha doğrusu bulursun da ibadet etmene izin vermezler. Ama namaz kıldığın ilk zamanlar gibi olsaydın, bir süre sonra iş yerinde namaz kılmaya başlamak isterdin, izin vermeselerdi namaz kılabileceğin başka iş arardın çünkü o zaman imanın çok kuvvetliydi. Yeniden imanın kuvvetlenmesi lazım. O zaman İslam'dan ödün vermeden bir iş bulman gerekecek. Bulamıyorsan ne yapacaksın? İşte imtihan burada. Dünyayı ahirete tercih ettiğin an, kaybedersin. Ayetler böyle söylüyor.
YUNUS SURESİ
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.
7. Bizimle buluşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olanlar, onunla tatmin olanlar ve ayetlerimizden gafil olanlar var ya;
8. işte onların varacakları yer ateştir, kazanmakta olduklarından dolayı!
9. (Gerçekten var olanlara) inanan ve salih amel/faydalı işleri en iyi şekilde yapanlara gelince; Rableri onları imanlarından dolayı, zeminlerinden ırmaklar akan, nimetlerle donatılmış cennetlere iletir.
Bu ayetlerdeki "Bizimle buluşmayı ummayanlar" kısmına değil de virgülden sonraki dünyayı ahirete tercih etme kısmına dikkat et. Kimler cehenneme gidiyormuş; dünya hayatına razı olanlar, onunla tatmin olanlar ve ayetlerimizden gafil olanlar. İş için veya dünyadaki başka herhangi bir şey için ibadetlerinden ödün vermek dünyayı tercih etmektir. İmtihan burada. Allah'ın dinini bir başka şey yapmak için satmış oluyorsun. Bunu Betül yapmış biliyor musun? Betül başörtülüymüş, üniversiteden mezun olunca başörtüsü yüzünden iş bulamamış, o da başörtüsünü çıkarmış, sonra hemen iş bulmuş. İşte bu dünyayı ahirete tercih etmek, dünya hayatına razı olmaktır. İmtihanı kaybettin işte. Yukarıdaki ayette Betül'ün ahirette neyle karşılaşacağını görüyorsun; ateş. Çünkü hem dünyayı tercih etti hem de ayetlerden gafil yani habersiz, umursamaz biçimde yaşıyor. Umarım sen de böyle yapmazsın. Hımm şimdi aklıma geldi 28 Şubat dönemini hatırlıyor musun? Kız öğrencileri başörtüsüyle üniversitelere almadılar. Büyük çoğunluğu başörtüsünü çıkarmak yerine üniversiteyi bıraktı. Bir kısmı da başörtüsü üzerine peruk takarak okula devam etti. Burada gerçekten çok büyük imtihan vardı. Üniversiteyi bırakmakla hayatları değişti ama inançlarından ödün vermediler. Bu duruş onlara ahireti kazandırdı. Dünya hayatı hızla tükeniyor. Kısa bir süre sonra öleceğiz. O kızların 28 Şubat'ta hayatları değişti ama ebedi ahiret hayatıyla kıyaslanır mı?
Allah insanları imtihandan geçiriyorsa, burada aklına şöyle bir şey gelebilir, inancı olmayan insanlarla müslümanların karşılaştığı zorluklar, ikisi de imtihan mıdır? Madem imtihanlar insanlara farklı bir bilinç veriyor, inancı olmayan insanlar, yaşadıkları hastalık gibi zorluklardan sonra ne elde ediyor? Her kanser olan imtihandan geçiyor mudur dersen bilemem, kimse bilemez ama inancı olmayan insanlar da mesela kanseri yendikten sonra farklı bir bilince sahip olur hatta “tanrı inancı” bile oluşabilir. Bir video göstereceğim. Amerikalı bir spor muhabirinin yaşadıkları. Benim hikâyemi okudun, bir de bu kadının hikâyesini dinle. Allah inancı olmayan insanlar da yaşadıkları zorluklar karşısında mutlaka değişir. Onların değişimi dünya ile sınırlı kalır. İmanlı insanların değişimi daha farklı olur. Öbür tarafın idraki de oluşmaya başlayabilir. Temkinli yazıyorum çünkü bunu yapan Allah'tır. Allah adına konuşamam. O ne yapacağını bilir, bize yaşaması düşer. Tam ekran yap.
Video açılmıyorsa hemen altındaki linke tıkla. Link de açılmıyorsa bilgisayarımdan izleyebilirsin. Documents'ta ya da mavi kablolu küçük siyah diskimde bulabilirsin. Arama çubuğunda "spor muhabiri" diye ararsan bulursun.
Allah diyor ki “her nefis ölümü tadacak ve dönüşünüz Bana’dır”
Şura
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
57.Her nefis ölümü tadıcıdır/tadacaktır.
Sonra da Bizim huzurumuza döndürülürsünüz.
58. Gerçeklere inananları ve faydalı işler yapanları,
elbette altlarından ırmaklar akan,
cennet köşklerine/odalarına yerleştireceğiz.
Orada sürekli kalıcıdırlar. Çalışanların ücreti ne de güzeldir!
59. Onlar sabrettiler ve Rablerine güvenip dayanmaktadırlar.
Gördüğün üzere gerçeklere inanmak ve faydalı işler yapmak cennetle mükafatlandırılıyor, Onlar sabrettiler ifadesinde de cennete girecek insanların ancak sabır gösteren insanlar olacağı anlaşılıyor.
Rabbiniz (Sahibiniz) der ki "Bana dua edin, size olumlu karşılık vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremiyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir."
Dinlenesiniz diye geceyi sizin için oluşturan Allah’tır. Gündüzü de aydınlatıcı yapmıştır. Şurası bir gerçek ki Allah’ın insanlara ikramı çoktur ama insanların çoğu teşekkür etmezler.
İşte Allah budur, sizin Sahibinizdir; her şeyin yaratıcısıdır. O’ndan başka ilah yoktur. Öyleyse bu yalana nereden sürükleniyorsunuz?
Yeryüzünü sizin için yerleşim alanı, göğü de bina gibi yapılandıran Allah’tır. Size şekil vermiş, şeklinizi de güzel yapmış, temiz şeylerle rızıklandırmıştır. İşte Allah budur, sizin Sahibinizdir. Varlıkların Sahibi olan Allah pek yücedir!
O diridir. O’ndan başka ilah yoktur. Dinine bir şey katmadan O’na yalvarın. Her şeyi güzel yapan yalnız Allah’tır. O, tüm varlıkların Sahibidir. (Mümin 60-65)
Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:
Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:
“Geceleyin öyle bir zaman vardır ki, müslüman bir kimse o zamana rastlayıp Allah’tan dünya ve âhirete dair hayırlı bir şey dilerse, Allah ona dilediğini verir. Bu her gece böyledir” buyururken dinledim.
Müslim, Müsâfirîn 166, 167