Bu sayfada şu konular var.
Bu bölüm bence çok ilginç bir bölüm. İlginçliği somut kanıtlarla ispatlanan şeyleri insanlar anlamıyor. 2 + 2 = 4 ne kadar açık anlaşılırsa bu bölüm de bu kadar nettir ama insanlar anlamamış gibi yapıyor. 2 + 2 = 4 olduğunu anlayabiliyorsan, bu kadar aklın varsa bu sayfayı anlayacak aklın var demektir ama bunları görmezden gelirsen kimsenin yapacağı bir şey yok, sorumlusu sensin.
Ekşi Sözlük'te "bir müslümanın aklına takılan 91 soru" diye bir sayfa var. Bu soruları hazırlayan zatın bu konuda kafasına takılan soruyu göstereyim.
11- müddessir suresi 31. ayette ve fatır suresi 8. ayette geçen “allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de doğru yola getirir.” sözü ne anlama gelmektedir? allah dilediğini şaşırtırsa, şaşırmış olanlar neden cehennemde cezalandırılırlar? allah dilediğini doğru yola getirirse doğru yola gelenler neden cennet ile ödüllendirilirler? kimin şaşırıp kimin doğru yola geleceğine allah karar veriyorsa hesap günü nedendir?
Ateist gruplar da Facebook'ta alttaki resim/yazı gibi şeyleri paylaşıyor, bu ayetleri eleştiriyor ve bunların mantık hatası olduğunu dolayısıyla Kur'an'ın insan yazması olduğunu söylüyorlar.
Bu meale göre bu açıklamayı yapanlar haklıdır. Eğer Allah inananları bizzat kendi seçiyorsa inanmayanların “Beni neden seçmedin” deme hakkı olur. Başka bir resim daha göstereyim. Onlara göre bir tanrı olsaydı ve Kur'an'ı gönderseydi böyle tutarsız ifadeler olmaması gerekirdi. Bu tutarsızlıklar olduğuna göre demek ki bunu tanrı göndermemiş, Muhammed uydurmuş diye düşünüyorlar. Bu ayet böyle tercüme edildiği müddetçe haklılar ama ayet bu anlama gelmiyor.
En başta Allah’ın kullarına zulmetmeyeceğini Kur'an'dan görmek gerekir. Allah peygamberler gönderdiğini, hakkı batılı ortaya koyduğunu, insanların seçimlerini kendileri yaptığını, hiç kimseye zulüm yapmadığını bildiriyor. İlgili ayetlere buradan bakabilirsin. allah-kimseye-zulmetmez
Neredeyse bütün mealler Allah dilediği kimseyi doğru yola hidâyet eder diyor. Diğer çeviride kelimenin iki anlamı verilmiş yani buna göre hem kul doğru yola girmeyi dilemeli hem de Allah kulunu doğru yola getirmek için hareket etmeliymiş. Bu çeviri diğerlerine göre yine daha bir anlamlı. Allah rolleri dağıtmamıştır, tanıtmıştır. Allah hiç kimseyi bir şeye zorlamamıştır. Peki ama hidayet için istemek yeterli mi? Müslüman camiada olan birçok kişinin sık sık duyduğu bazı sözler vardır, mesela "ben de namaz kılmak istiyorum" diyen insanlar ver. İstemek yeterli olsa bu hocaların meallerine göre Allah namaz kılmak isteyen herkesi namaza başlatması lazım ama pratikte öyle olmuyor. İnternetteki videolarda şunu da gördüm, bazı ateistlerin samimi bir şekilde inanmak istediklerini söylediklerini duydum. Bu durumda Allah, inanmayı istedikleri için bu ateistlere hidayet etmesi gerekir ama pratikte bu da olmuyor. Bu konuyu biraz daha araştırdım Abdülaziz hocanın bu ayetlerde geçen “Şae” fiilinin anlamının değiştirilmesi sonucu ayetlerin bu şekilde tercüme edildiğini anlattığı videoları buldum. Bu fiilin yanlış anlamı hicri üçüncü asra kadar gidiyormuş, bugüne kadar bilinmiyordu da bu gün mü bilindi deme yani daha önce doğru kullanılıyormuş. Bu konuyla ilgili birkaç tane video var, uzun değiller peş peşe dinlersen iyi olur.
Üstteki resimdeki İbrahim dördüncü ayetin açıklamasını Abdülaziz hocadan göstereceğim. Öncesinde bu video ile ilgili kısa bir hatıramı yazayım. Bu videoyu İnci ablama dinlettim, çok kızdı. Ben yanlış bilinen bir şeyin düzeltildiğini görünce biraz düşüneceğini düşünmüştüm ama o çok kızdı. Kızmasının sebebi Abdülaziz hoca videoda "kafirler zaman zaman müslüman olmak ister" diyor, bu bir ayettir ama İnci abla bunu duyunca "inanmayan insanlar için nasıl böyle bir şey söyleyebilir" diye çok kızdı. Videonun içeriğini bıraktık bu cümle üzerine konuşmaya başladık. Onlara göre bir ateist asla müslüman falan olmak istemez çünkü ateistler çok zeki insanlardır. Müslümanlıkla ne ilgileri olabilir? Olacaksa olur, öyle hem ateistim deyip hem inanmak istediğini söyleyecek biri olamaz. O zaman imanını gizlemiş olur, zaten ayet de onu söylüyor. Bu yüzden hayatinsirri.net'te insanlar kızmasın diye bu videonun altına ekstra açıklamalar yazdım. Ben ateist bir insanın konferansında bazı ateistlerin inanmak istediğini söylediğini duydum. Bunun videosunu göstermek isterdim ama nedense videoyu değil sadece ekran görüntüsü almışım. Dolayısıyla adını da hatırlamıyorum. Onu göstereyim.
Bu resimlerde okuduğun şey Abdülaziz hocanın söylediği ayettir. Müslüman olmak namaza başlamak değildir Allah'a teslim olmaktır. Bazı ateistler zaman zaman bunu dile getirerek Allah'a teslim olmak istediklerini söylüyorlar yani yine ayet doğru söylüyor. Dinle bakalım sen kızacak bir yanını görecek misin?
Dinlediğin üzere şae fiili bir şey yapmakla ilgili. Ayetin doğru meali şöyle;
İbrahim
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
4. Biz, her resulü / elçiyi ancak kendi halkının dili ile gönderdik ki (ayetleri) açık açık anlatsın. Bundan sonra Allah, (sapıklığı) tercih edeni sapık sayar, (doğru yolu) tercih edeni de yoluna kabul eder. O, daima üstün ve bütün kararları doğru olandır.
Daha önce bahsetmiştim. Bu tip ayetlerin doğru tercümesini gösterdiğim bir site yaptım. Kur'an meallerinde o kadar çok Allah dilediğini saptırır gibi tercümeler var ki, hayret edersin. Üç cümlelik bir ayeti tercüme edip iki cümlesi çelişkili oluyorsa müfessirler dileme diye çevrilen kelimenin bilinen anlamında bir yanlışlık olduğunu düşünmesi ve araştırması gerekirdi. Araştırmak yerine kendilerinden öncekiler nasıl tercüme yaptıysa onlar da öyle yapmış. bir tek Süleymaniye Vakfı buna kafayı takmış, araştırmış ve doğruları bulmuş. Çelişki gibi görünen ayetlerin doğru tercümesini bu siteden görebilirsin. www.meallerdekihatalar.com
Bu videodaki açıklamalar çok önemli. Kur'an'daki bazı fiillerin anlamı kaydırılınca büyük bir tutarsızlık oluşmuş. Bunu dinle her şeyi anlayacaksın. Abdülaziz hocaya bu yanlışları ortaya çıkardığı için herkesin teşekkür etmesi gerekirken "sapık, zındık" diyorlar. "Bundan önceki alimler bilmedi de sen mi bildin" diye eleştiriyorlar. İnsanları anlamak mümkün değil, birbiriyle çelişkili ayetlerin Allah'ın sözleri olduğunu söylüyorlar, "Allah birbiriyle çelişen söz söyler mi" dediğinde "Allah bilir biz bilmeyiz diyorlar." Bu videoda Allah'ın sistemini göreceksin. Ben inancı olmayan, kendisini ateist zanneden yakınlarımıza arkadaşlarıma bu sistemi anlatmaya çalıştım ama dinlemediler. Onlar daha çok Karikateist'in alttakine benzer paylaştığı yorumları esas alıyor.
"Başarısız peygamber başarısız kitap" diye eleştirdiği şey kendi tavrı. Kitap ortada ama kabul etmiyorlar. "Efendim bir sürü tutarsızlık var, Allah'tan gelseydi tutarsızlık olmazdı, bunu Muhammed uydurmuş" Kur'anda tutarsızlık yok. Meallerde yani Kur'an'ı başka dile tercüme etmiş kitaplarda tutarsızlık var. Onların doğrularını anlatanlar da var, görüyorsun işte. Hala neden inanmamakta ısrar ediyorlar? Allah kimseyi zorla müslüman ya da zorla ateist yapmıyor. Daha doğrusu Allah herkesi özgür irade ile yaratmış, yolları göstermiş; inkar eder Allah'tan uzaklaşırsak kafir, Allah'ı kabul eder, iman edersek inanlardan olacağımızı söylemiş. Allah elbette ki herkesin inanmasını istiyor ama kimseyi kendisi inandırmak için güç kullanmıyor. Mealen "özgür iradenle Ben'i seçtiğini, iman etmeye, anlamaya çalıştığını göster" diyor. Allah bu gayrete göre ahirette ona göre karşılık verecek. Allah kimseyi cehenneme atmaya istekli değil ama bu dünyada kafirliği tercih eden ahirette cehennemi bulur. Buna ne kadar itiraz edersen et hiçbir işe yaramaz. Hayatın Sırrı'nda Abdülaziz Bayıdır'ın Kader Dersleri sayfasında Allah'ın imtihan sonuçlarını önceden bilmediğini göreceksin. Bu cümleyi bir müslüman okuyorsa "olur mu öyle şey" demesin. Ayetler böyle söylüyor ama ayetlerin anlamını değiştirmişler. Link bu Kuran'daki Bedir Savaşı - Allah'ın Bilgisi sayfasını oku ve şimdi bunu dinle, bu sayfanın konusu açıklığa kavuşsun.
Süleymaniye Vakfı'nda Abdülaziz Bayındır başkanlığında kalabalık bir grup bu hataları düzelttikleri bir meal üzerinde çalışıyor. Ben bu satırları yazarken henüz çıkmamıştı ama internette yayınlanıyordu. Cep telefonu uygulaması da var. Süleymaniye vakfı meali diye ararsan bulabilirsin. Bu meal çıkınca almalısın. suleymaniyevakfimeali.com
Bir zaman İhsan Eliaçık bir soru gündeme getirmişti. İhsan Hoca çok tartışmalı bir isim. Birçok insan beğenmiyor. Birçoğu küfür ediyor. Bu tartışmalardan ayrı gündeme getirdiği soruyu değerlendirelim. Soru şu "bir gün Kur'an yeryüzünden çekilse kimin haberi olur?" Burada kastettiği şey; günlük yaşantısında herhangi bir problemle karşılaşan insanlar, ister devleti yöneten Başbakan milletvekilleri olsun veya daha aşağıya doğru mahkemelerde hakimler, savcılar veya ekonomi piyasaları kısaca hayatın her alanında bir problemle karşılaşıp Kur'an'ı Kerim'i açıp "acaba Kur'an bu konuda bize ne yapmamızı söylüyor" diyen kişi sayısı kaçtır. Bunu günlük hayatta kimse yapmadığı için, İhsan hoca Kur'an yeryüzünden çekilse kimsenin haberi olmaz demişti. İnci ablam İhsan Eliaçık'ı takip ediyor. Bir akşam bizdeydik, İhsan Hoca'nın bu sorusunu sordum. Dedim ki İhsan Hoca böyle bir soru sordu Kur'an yeryüzünde çekilse kimin haberi olur? Burada anlatmak, gelmek istediğim şey Müslümanlar Kur'an'dan çok uzak yaşıyorlar, problemlerine Kur'an'dan çözüm bulmuyorlar, mezhep kitaplarına göre yaşıyorlar. Dolayısıyla yeryüzünden Kur'an çekilirse uzun süre hiçbir Müslümanın haberin olmaz. Bugünkü problemlerin kaynağı Kur'an'ı Kerim değil mezhep kitapları. Dolayısıyla İslam'ın mesafeli durmanız gerekmiyor, bunu anlatmak istiyorum. Kur'an'ı Kerim evrensel doğruları anlatır; hırsızlık yapma, yalan söyleme, annene babana, yetimlere, yardıma muhtaçlara iyi davran, içki içme, faiz alma, zinaya gitme vs vs Ben bunları söylerken İnci abla "Keşke Kur'an yeryüzünden kaldırılsa, yok olsa" dedi. Bu işte bir tercih oluyor, hem de en kötü tercih. Buna Allah'a savaş açmak denir. Hayatın sırrı burada işte. Bunu söylediğin anda Allah gözünü kalbini kulağını islâm'a kapatır ta ki sen geri dönene kadar.
Yazın bir akşam Biga'da Tolga eşi ve baldızıyla oturuyoruz. Dışarıda çay içiyoruz. Bu konular açıldı. Desem ki "bir tarikata girmem lazım, bir şeyhin elini öpmem lazım, Allah ancak o zaman sana Hidayet eder" böyle konuşsam insanların uzaklaşmasını anlayabilirim. Diyorum ki "doğada gördüğün bilgilerle Kur'anı Kerim'deki bilgiler örtüşüyor. Buna Fıtrat deniyor. Yardım mı istiyorsun o zaman Caner Taslaman'ın birkaç kitabını oku bakış açını değişecek" böyle konuşuyoruz. Sonra dedim "bir düşün, benim söylediklerimin doğru olduğunu bir düşün, yani Allah var, Allah senin kötülüğünü istemiyor, Allah sana hem bu dünyada hem ahirette güzel bir hayat vereceğini söylüyor, senin bundan ne zararın var." Dedi ki "eğer senin dediğin doğruysa ben yanacağım, cehenneme gideceğim." Bu da en kötü tercih oluyor. Bakmak dahi istemiyor. Anlamıyorum, Allah'a, cennete, yeni bir hayata neden bu kadar karşı olduklarını anlamıyorum. Allah dese ki "öldükten sonra sizi yeniden dirilteceğim ve madenlerde, taş ocaklarında çalıştıracağım" böyle bir hayatı istememesini, karşı olmasını anlayacağım ama yok böyle bir şey.
Ayeti beraber okuyalım. Allah dileseydi hepimizi bir tek ümmet yaparmış ama yapmamış, sebebi de dilediğini saptırıp dilediğini de doğru yola getirdiği içinmiş. Bu meal kısaca "Allah dileseydi herkesi mümin yapabilirdi ama yapmadı, bazı insanları saptırmayı bazılarını da hidayete erdirmeyi diledi" demiş oluyor. O zaman sapanların suçundan, hidayete erenlerin de başarısından söz etmek mümkün değil, ikisini de Allah yapmış. Sapanların sapması Allah tarafından yapılmış oluyor. Ayetin sonuna dikkat edersen "Şu kesin ki sizler bütün yaptıklarınızdan sorguya çekileceksiniz" diyor, Allah bazı insanları saptırıp bazılarını hidayete erdirirse yaptıklarımızdan nasıl sorgulanacağız? Allah saptırdığı kişileri "neden saptınız" diye sorguya mı çekecek? Şae fiiline "dileme" manası verince böyle oluyor. O zaman sorumlu insanlar olmuyor. Allah keyfine göre bir düzen kurmuş oluyor ve Kur'an tutarız bir kitap olmuş oluyor. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder, Allah dilediğine bol rızık verir, Allah dilediğine kız/erkek çocuk verir gibi ne kadar bu fiilin geçtiği ayet varsa hepsi Allah'ın keyfi seçimleri oluyor. Hem her şeyi yapan Allah hem de bundan dolayı insanlara hesap soracağım diyor. Bu tutarsızlıktır. Allah Bakara suresinin ikinci ayetinde "bu kitapta çelişki yoktur" diyor.
Bakara
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
2. İşte bu Kitap içinde şüphelenecek/çelişkili hiçbir şey yoktur. Takva sahipleri (Allah’a karşı gelmekten sakınanlar) için, bir yol göstericidir.
Yukarıdaki Nahl doksan üçüncü ayetin gerçek anlamı şöyle;
Nahl
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
93. Yapılması gerekeni Allah yapsaydı hepinizi tek bir toplum (ümmet) haline getirirdi. Ama Allah, (sapıklığın) gereğini yapanı sapık sayar, (doğru yolda olmanın) gereğini yapanı da yoluna kabul eder. Yaptıklarınızdan elbette sorumlu tutulacaksınız.
Görüldüğü üzere ayetin anlamı birden bire değişti. Şimdi sorumlular insanlar oldu. Allah kimsenin sapmasını dilemiyor. Eğer Allah bize özgür irade vermeseydi, bizi bir şeye zorlasaydı hepimizi mümin yapardı ama özgür irade vererek tercihi bize bıraktı. Birçok ayette Allah'ın bir şeyi yapmak istediğinde ona OL emri verdiği ve onun da olmaya başladığı yazar. Eğer bir insan sapıklıta kalmak için gayret gösteriyorsa yani Kur'an'ı red ediyorsa Allah o kişi için OL emri verir ve o kişi sapık olmaya başlar. Burada seçim ve gayret tamamen insanlarındır. Yine bir kişi hidayete yönelirse Allah bu kişi için de OL emri verir ve o kişi müminlerden olmaya başlar. Seçim yapabildiğimiz için Allah bizi yaptıklarımızdan dolayı sorguya çekecek. Allah, hidayete yönelen bir kişiye OL emri verdiğinde bu kişinin kalbi islama açılır ve artık daha önce görmediği şeyleri görmeye başlar. ben buna "hayatın sırrı" diyorum. Allah birçok ayette kendisine yönelenlere hidayet edeceğini söylemiş. Bu ayetler tesadüfen yazılmış şeyler değil. Bu Allah'ın kurduğu düzendir.
Dine yönelen insanların bir süre sonra namaza başlaması, başını örtmesi bu yüzdendir. Allah Kendisine yönelmeleri, gayret göstermeleri neticesinde onların kalbini islama açar, onlar da artık başka insan olurlar. Kadınlar başlarını örter hatta çarşafa girerler. Bu nasıl oluyor hiç düşünmüş müydün? Bir örnek vereyim Fransa'da bir rapçı kadın var, Diam's. Müslüman oldu ve çarşafa girdi. Fransa çarşafa, başörtüsüne en karşı olan ülke olduğu için böyle şeyler hemen haber oluyor.
Bir kadını soldaki resimden sağdaki resme ne çevirebilir? Üstelik Fransa gibi bir ülkede. Baskı sonucu çarşafa girdi denecek en son ülke. Haberini de göstereyim. Haberde bir kadın Diam's'ın bu hale gelmesini "zor bir dönemden geçiyor" diye yorumluyor halbuki olan şey Allah'ın Diam's'ın kalbini islama açmasıdır tıpkı bir zamanlar senin kalbini açtığı gibi. Diamsinn çarsafa girmesi Fransayı karıştırdı.pdf
Video açılmıyorsa hemen altındaki linke tıkla.
fransız sarkıcı Diam's müsluman oldu
Bu değişimi anlayamayan insanlar ne diyor "beyni yıkandı." İnsan dine yönelince sorularına cevap arar, kitap okur, sana gösterdiğim gibi videolar dinler hatta arkadaşları varsa bir yere sohbete giden, onlara takılır. Sonra bu kişi kadınsa ve örtününce "gitti yerde kızın beynini yıkadılar" demeye başlarlar. Erkeklere de diyorlar, sakal bırakıp, cübbe, sarık giyen erkeklere de "beyni yıkandı" diyorlar ama eğer yazdıklarımı anlıyorsan olay bambaşkadır. Bu beyin yıkama olayı nasıl bir şey ki dünyada her ülkede her cinsten insan aynı tavrı gösteriyor? Böyle beyin yıkama mı olur? Gerçekte olan ise alttaki ayette yazandır.
Tegabün
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
11. Allah’ın onayı olmadan hiçbir olay meydana gelmez. Kim Allah’a inanıp güvenirse O, onun kalbini doğruya yöneltir. Her şeyi bilen Allah’tır.
12. Allah’a boyun eğin, Elçisine boyun eğin. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki elçimize, açık açık bildirme dışında bir görev düşmez.
13. O Allah’tır; ondan başka ilah yoktur. İnanıp güvenenler yalnız Allah’a dayansınlar.
Hayatinsirri.net'te "sonradan müslüman olanlar" diye bir bölüm yaptım. Bu sayfaya bak, altta linki var. Müslüman olan insanların kendilerini anlattığı videoları ekledim, dinle bunları. Daha önce sende, bende, Diam's'da, Cat Stevens'de, kısaca müslüman olan herkeste aynı şey olur. Kadın erkek hepsinin giyim kuşamı değişir, hepsi ibadete başlar çünkü kaçıncı kez yazıyorum bilmiyorum Allah gerçekleri göstermiştir. Yazdıklarımı anlayabiliyorsan, sen de Allah'a tekrar yönelirsen, Allah senin de kalbini tekrar İslama açınca, sen de değişeceksin. O zaman en yakın arkadaşlarından, akrabalarına hatta evliysen eşin, günlüğümü okuyup etkilendiğini, bu yüzden değiştiğini düşünecekler. Anlatamayacaksın neden değiştiğini. Belki günlüğümü onlara da okutursun, belki onlar da Allah'a yönelir. Dünyada birbirini tanımayan değişime uğraya herkesin aynı şekilde beyni yıkanması mı daha olası yoksa anlatmaya çalıştığım şey mi, sen karar ver.
Bu sayfayı oku, videolara bak. sonradan müslüman olanlar.html
Peygamberimiz bu konuda bir benzetme yapmış.
Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah’ın benimle göndermiş olduğu hidâyet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Yağmurun yağdığı yerin bir bölümü verimli bir topraktır: Yağmur suyunu emer, bol çayır ve ot bitirir. Bir kısmı da suyu emmeyip üstünde tutan çorak bir yerdir. Allah burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer, hem de hayvanlarını sular ve ziraatlarını o su sayesinde yaparlar. Yağmurun yağdığı bir yer daha vardır ki, düz ve hiçbir bitki bitmeyen kaypak arazidir. Ne su tutar, ne de ot bitirir. İşte bu, Allah’ın dininde anlayışlı olan ve Allah’ın benimle gönderdiği hidâyet ve ilim kendisine fayda veren, onu hem öğrenen hem öğreten kimse ile, buna başını kaldırıp kulak vermeyen, Allah’ın benimle gönderdiği hidâyeti kabul etmeyen kimsenin benzeridir.” ( Buhârî, İlim 20; Müslim, Fezâil 15)
Hoca bu videoda bir genci anlatıyor. Üstte örneğini gördüğün Diam's gibi. Hangi dine inanması gerektiğini araştırmak için dünyada bütün din merkezlerini gezen bir genç. Dinle öyle devam edelim.
Anlattığı genç tuhafına gitti mi? "Bir fatiha'yı okuyup müslüman mı oldu" diyor musun? İbrahim suresinin doğru tercümesinde Allah ne diyordu; Allah, (sapıklığın) gereğini yapanı sapık sayar, (doğru yolda olmanın) gereğini yapanı da yoluna kabul eder. Kırmızı yazdığım yer hayatın sırrı diye tanımladığım şey oluyor. O genç doğru dini arıyormuş, gayret gösteriyormuş, ülke ülke geziyormuş, Abdülaziz hocadan Kur'an'ı alıp okuduğunda Allah "arama artık buldun" demiş oluyor. Allah bu gencin kalbini islam'a açıyor. Abdülaziz hocanın anlattığı genç ile Allah’ın onayı olmadan hiçbir olay meydana gelmez. Kim Allah’a inanıp güvenirse O, onun kalbini doğruya yöneltir. Her şeyi bilen Allah’tır ayeti ve benzerlerinin ne demek olduğunu daha iyi anlamış olman gerek. Bunu yaşayan herkes değişir. Diam's bu yüzden tesettüre girdi. Bu aşama Allah'ın emirlerini gönülden yerine getirme aşamasıdır. Huzur artık Allah'ın emirlerine göre yaşamadadır.
Kur'an'da geçmiş dönemde yaşamış toplumlardan bahsediliyor. Onlara da peygamberler gönderilmiş, Kur'an onların tavırlarını ve akıbetlerin anlatıyor. Eski toplumlar peygamberlerini red ettiği, bugün insanlar Kur'an'ı red ettiği için Allah onların kalplerini çeviriyor. Bu tamamen insanların tavrıyla alakalı bir şey. Alttaki ayet de böyle söylüyor.
Araf
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
101 - Bunlar, sana bir kısım haberlerini anlattığımız kentlerdir. Elçileri onlara o açık belgelerle (mucizelerle) gelmişlerdi de önce yalanladıkları için daha sonra inanmaya yanaşmamışlardı. Allah, kendilerini doğrulara kapatanların kalplerindeki yeni yapıyı işte böyle oluşturur.
Allah bir insanın tercihine göre yoldan çıkmasını onaylamışsa o kişiyi artık kimse çeviremez, anlattığın hiçbir şeyi görmez. Bundan sonra artık yine kendisi karar verip kendisi dönmesi gerekiyor. Alttaki Nuh peygamberin sözü.
Hud
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
34 - “Sizin iyiliğiniz için ne kadar gayret edersem edeyim, Allah yoldan çıkışınızı onaylamışsa[*] bu gayretlerimin size bir faydası olmaz. O sizin Rabbinizdir. O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.”
[*] Allah bir şeyi murad ederse ona ol der o da oluşmaya başlar.
Bir insan Allah'tan yüz çevirip başka şeyleri tercih ettiğinde onu peygamberler bile çeviremez, kendisi dönmesi gerekiyor.
Araf suresinin otuzuncu ayetini göstereceğim. Bu ayetler doğru tercüme edilemediği için müslümanlar kaderci olmuş. Diyanet Vakfının meali. Bu yanlış doğrusu altta.
Araf
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
30. O, bir gurubu doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstehak oldu. Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar.
Bu meallerde iman sahibi olan da olmayan da Allah tarafından yönlendiriliyor ama bu yanlış. Üstteki Araf otuzun doğru tercümesi şöyle.
Araf
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
30. Allah insanların bir kısmının doğru yolda olduğunu onaylar. Bir kısmı da sapık sayılmayı hak eder. Çünkü onlar Allah’tan önce şeytanların emrine girer[*] üstelik kendilerini doğru yolda görürler.
[*] Ayette أَوْلِيَاء اتَّخَذُوا الشَّيَاطِينَ ifadesi “şeytanları evliya edindiler” şeklinde tercüme edilebilir. Evliyâ velinin çoğuludur. Burada veli, bir çocuğa veli olmak veya bir ile vali olmak gibi başkasını bağlayıcı söz söyleme yetkisine sahip olmaktır. Bunların şeytanlara böyle bir yetki vermeleri, onların emrine girmeleri olduğundan âyete bu anlam verilmiştir.
Gördüğün üzere kimsenin üzerine sapıklık hak olmuyor, Allah kimseyi saptırmıyor. Allah, insanların yönelişlerine göre imanlarını onaylıyor. Diğerleri de yine kendi tavırlarından dolayı sapık sayılmayı hak ediyor. Şae fiilinin geçtiği bütün ayetler böyledir. Allah insanların özgür irade ile seçtikleri, yaptıkları fiillerini yaratır. Tercihi yapan insanlardır. Bir tane daha göstereyim.
Yine vakfın mealinden suleymaniyevakfimeali.com/ gösteriyorum. Bakara yüz beşin doğru tercümesi şöyle;
Bakara
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
105. Ehl-i Kitabın[1*] kâfir olanları, Rabbinizden (Sahibinizden) size hayırlı bir şey gelmesini istemezler. Müşrikler de öyledir. Allah, ikramını tercih ettiği[2*] kişilere yapar. Allah, büyük ikram sahibidir.
[1*] Ehl-i Kitap ifadesi, kendilerine verilen ilahi kitabın içeriğini bilenleri gösterir. Bunların, Kur’an’ı görmezlikte direnen kesimi kafir olur.
[1*] Şâe = شاء fiilinin kökü, “bir şeyi yapma, var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. (Müfredât). Burada Allah’ın yaptığı şey, bazı kullarını tercih ederek ikramda bulunmasıdır.
Bu ve benzeri ayetlerde geçen "dileme" manası onların dediği gibi olsaydı haklı olurlardı ama ayetler onların meallerde gördükleri anlamda değil. Kur'an başkadır meal başkadır. Meal bir insanın ya da grubun yaptığı Kur'an'ın tercümesidir. Tercümeye bakarak "Kur'an'da hata var" denemez. Arapça bilmeden, bu işin eğitimini almadan nerede nasıl hata var nereden bileceksin. Bu insanlar ayetleri anlamaya çalışmıyor. Bu yüzden en kötü sona gidiyorlar. Allah onlar için ne diyor, göstereyim.
Neml
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
83 – O büyük duruşma günü, her ümmetten ayetlerimizi yalan sayan birer cemaat toplarız, onlar bir araya getirilip Allah’ın huzuruna sevkolunurlar.
84 – Nihayet hesap yerine vardıklarında Allah Teala: “Demek siz ayetlerimin ne olduğunu iyice anlamadan yalan saydınız öyle mi? Yoksa ne yaptınız?”
Ateist gruplar "ayetler bu manaya geliyor" diyerek insanları Allah'ın yolundan çeviriyorlar. Meallerde şüphesi olan biri bu ateist grupları takip ederse yoldan çıkar Abdülaziz hocayı takip ederse müslüman olur. Bir örnek de buna vereyim. Ateist grubu takip eden biri sonunda onlar gibi olmuş.
Allah diyor ki "Ahirete inanmayanların kalbi bu ateist gruplar gibi adamlara kayar" Kur'an onları anlatıyor ama farkında değiller.
Enam
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
113.Ahirete inanmayan kimselerin gönülleri
ona (yalanlara/iftiralara) kanar/meyledip yönelir,
ondan razı olup hoşlanırlar
ve onlar, yüklendikleri kötülükleri yüklenmeye devam ederler!
115.Rabbinin sözü/kelimeleri doğruluk ve adaletçe tamamlanmıştır.
O’nun kelimelerini(n aslını) değiştirebilecek hiç kimse yoktur.
O işitendir, bilendir.
116.Yeryüzündekilerin çoğuna uyacak olsan
seni Allah’ın yolundan saptırırlar.
Onlar kesin olmayan bilgilere uyarlar.
Onlar sadece tahmin yürütürler.
117. Şüphesiz senin Rabbin kendi yolundan sapan kimseleri de
doğru yolda olanları da en iyi bilendir.
Hac
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
8. İnsanlardan öylesi de vardır ki,
Allah hakkında tartışır;
ne bir ilmi,
ne bir yol göstericisi,
ne de aydınlatıcı bir kitabı olmadan!..
9. Kibirlenerek insanları Allah’ın yolundan saptırmaya çalışır.
Ona dünyada bir rezillik vardır.
Ona kıyamet gününde de yangın azabını tattıracağız.
10. (Ona ey insan);
“İşte bu, kendi ellerinin önceden işledikleri yüzündendir.
Allah kesinlikle kullara zulmedici değildir” (denir.)
Son koyu belirttiğim yerde cehenneme giden insanların cehenneme gitme sebebinin kendi ellerinin önceden işledikleri yüzünden olduğu yazıyor. Hem buna hem Allah'tan uzaklaşınca işin ucu nereye varıyor bir örnek göstereyim. Sosyal medyada paylaşılmış bir yazı. Mesajını ayet gibi yazmış.
Güldün değil mi? Şimdi bu ayetleri oku.
Casiye
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
7. İftiracı, günahkâr her kişinin vay haline!
8. O, kendisine Allah’ın ayetleri okunurken işitir, sonra;
onları hiç duymamış gibi büyüklük taslamakta ısrar eder!
Artık onu can yakıcı bir azap ile müjdele.
9. Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır!
İşte onlar var ya onlara alçaltıcı bir azap vardır.
10. Arkalarından da cehennem!
Onlara kazandıkları şeyler hiçbir şekilde fayda vermez.
Allah’tan başka edindikleri dostlar da fayda vermez.
Onlara büyük bir azap vardır.
Koyu belirttiğim yer "Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır!" ifadesi resimdeki yazıyla örtüşüyor mu? Bunlar tesadüf değil. Ayetler bu insanları anlatıyor, farkında değiller. Cehenneme gitmelerinin tek sebebi Allah'a yönelmemeleri, aksine uzaklaşmaları ve hatta insanları dinden çevirmeye çalışmaları yüzünden. Onları cehenneme atan Allah değil, kendi amellerinin karşılığı cehennem.
Ateist bir grupla tam tersi inanan bir grubun okuduğu kitapları göstereyim. Üstte dinlediğin videolarla daha anlamlı olacak. Ateizm de bir imadır, "tanrı yoktur imanı" bu imana sahip olmak için ateistlerin kitaplarını okursun, onların yazdıklarını doğru zannedersin ve ateist olursun. Aynısı mümin olmak için de geçerli. Bir arayış içindeysen, tanrı var mı yok mu, nereden geldik diye düşünüyorsan resimdeki sol taraftaki kitapları okursan ateist, sağ taraftakileri okursan müslüman olursun. Hangi tarafın adamı olmak istersen Allah onun için OL emri verir. Resmi daha büyük görmek istersen alttaki linke tıkla.
karikateist ve atehöst arasındaki fark.jpg
Allah şartları hazırlamış, her ne yapmaya kalkarsan kalk şartlarına uyarsan Allah’ın izniyle olur. İman da böyle, Allah’a yönelirsen Allah yardım eder ama Allah’ın varlığını, kitaplarını, peygamberlerini, hesap gününü inkar ediyorsa, Allah onu kendi karanlığı içinde bıraktığını söylüyor ki o da kendini doğru yolda zannediyor. Bir video göstereyim. Sen de şu anda yok olup gidecek şeyler yapıyorsun. Haftanın belli günleri spora gidiyorsun, kitap okumaya çalışıyorsun, bazı filmleri izlemek lazım diye izliyorsun, rejim yapıyorsun vs vs bazı şeyleri biriktiriyorsun ama sonuç ne olacak? Biriktirdiklerinin bir karşılığı olsun istemez misin? İzle bakayım ne düşüneceksin.
Video görünmüyorsa alttaki linke bak.
Don't break the chain Zinciri Kırma
Don't break the chain Zinciri Kırma
İnci ablamın bana defalarca sorduğu bir soru var; inanmayan insanların yaptıkları boşa mı gidecek? İnci ablama göre Allah eğer adaletli ise inanmayan insanların yaptığı iyi işleri de olumlu anlamda değerlendirmeli. Yok eğer bu insanların yaptıklarının Allah katında bir kıymeti yoksa o Allah adil değildir, inanılmayı hak etmez, zaten bizler evrim sonucu oluştuk. Burada anlamadığım şey İnci ablam neden hiç tanımadığı insanların yaptıklarının karşılığı nasıl olacak diye düşünüyor? Biz insanları dışarıdan yaptıklarına bakarak değerlendirebiliyoruz. Mesela dünyanın neresinde olursa olsun çok iyilik yapan, zenginse ihtiyaç sahiplerine çok yardım eden insanların akşam eve gittiklerinde ne yaptığını, ne düşündüğünü biliyor muyuz? Senin çok iyi gördüğün biri sabaha kadar çocuk pornosu izliyorsa hala iyi diyecek misin? Bill Cosby davasını biliyor musun? Bill Cosby Amerika'da beş çocuğu olan "iyi aile babası" statüsündeydi ama yıllarca evine çağırdığı kadınlara ilaç verip uyutup tecavüz etmiş. Altı kadının itirafı var. 81 yaşında "cinsel saldırgan" hükmüyle ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Cosby insanlar gözünde 81 yaşına kadar "ne iyi insan"dı ama insanlar onu iyi görürken halbuki o tecavüzcüydü. Bir şeyin iyi veya kötü olduğunu ancak Allah belirler. Allah'ın belirlediği ölçülerde, iman birinci sırada geliyor. İman varsa yaptığın her şey 1'le çarpılacak yoksa 0'la. Eğer iman varsa yaptıklarının bir anlamı oluyor. İman yoksa Allah yapılan hiçbir şeye bakmıyor. Kendinden örnek düşün; çocuğun olsa, on beş yaşında çarpsa kapıyı gitse ve bir daha haber alamasan ne düşünürsün? İnsanlar çocuklarının kendilerini terk etmesini kabul edemiyor da Allah kendisini terk etmiş şekilde ölen insanları nasıl kabul edecek? Allah kendisini terk edenleri ölmeden geri dönerlerse af ediyor. Bu kadar da bağışlayıcı ama terk edip öldüysen yaptığın her şey boşa gider. Ayetleri göstereyim.
Kehf
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
103.De ki: “Yapılan işler bakımından kaybedenleri,
size haber vereyim mi?”
104.Onların dünya hayatındaki çabaları boşa gitmiştir;
oysa kendileri gerçekte iyi bir iş yaptıklarını sanıyorlar!
105. İşte onlar;
Rablerinin ayetlerini
ve
O’na kavuşmayı/O’nunla yüzyüze gelmeyi,
inkâr eden kimselerdir.
Bu yüzden yaptıkları boşa gitmiştir.
Artık onlar için kıyamet günü mahkeme/terazi kurulmaz!
106. İşte böyle,
onların cezası cehennemdir.
İnkâr etmeleri,
ayetlerimi ve elçilerimi hafife/alaya almaları yüzünden!..
Allah gördüğün kitapları okuyana, yöneldiği yolu veriyor tercihi insanlara bırakmış. İbrahim suresinin dördüncü ayeti bunu söylüyor. Bu yazdıklarım ve gösterdiklerimde anlaşılmayacak bir yan yok ama insanlar islama yöneldiğinde aslında gördüğü şey islam olmuyor.
Yusuf İslam böyle söylemiş hem haklı hem değil. Bugün ben bile gerçek İslam'ın böyle olmadığına dair bir site yapabiliyorsam o zaman mazeretler azalır. www.kurandakiislam.net'i belki birilerinin dikkatini çekerim diye yaptım. Bugün üstteki şae fiilini insanlara anlat ardından islama davet et, bu fiilin ne anlama geldiğini anlamasına rağmen islama yönelmeyecektir. Sen hurafelerle gerçekleri göstersen de yönelmeyecektir. Seni dinlemezler İşid'e bakarlar. Işid diye bir gerçek var. Akşam işten gelen biri, haberleri açtığında ışid'in yaptıklarını duyunca nasıl islama sempati duyacak? Kafa keserek insanları öldürüyorlar, savaş yapıp erkekleri köle, kadınları cariye yapıp satıyorlar. Bunu gören biri islama zerre kadar ilgi göstermez. Yukarıda insan Allah'a dinine yönelirse Allah o kişinin kalbini islama açıyor yazdım. Bu adamlar ışid ve benzerlerini gördükçe islamdan uzaklaşıyor, bu nasıl olacak? Onlara ışid ve benzerlerinin yaptıklarının islamda olmadığını ama mezheplerde olduğunu anlatmamız gerekiyor. Işid'in yaptıkları Kur'an'la yüzde yüz zıt ama mezheplere yüzde yüz uyuyor. Bunu gösterebilirsek onlar da yaşanan bu dinin aslında islam olmadığı anlar ve bu tarafa, gerçek islama yönelebilir. www.hayatinsirri.net'te ben böyle bir sayfa yaptım. Bu sayfaya bir göz at hatta peygamberimizin ışid gibi kafa kestiğini iddia edenlere de göstermek istediğim dersi dinle. Sayfanın sonuna doğru uzun bir ders var; Beni Kureyza Yahudileri ve Esirlerin Öldürülmesi Peygamberimizin dokuz yüz kadar yahudinin kafasını kestirdiğini iddia ediyorlar. Bu dersi bir saat kadar dinle, bu iddianın tutarsızlıklarla dolu olduğunu görürsün. Aslında bu iddia çok komik bir hikâyedir. Bu olayların doğrusunu gördükçe hurafelerle gerçek islamı bir birinden ayırabilirsin. O zaman Allah'a ve islama yönelebilirsin. Allah gayretlerin doğrultusunda kalbini islama açar. Benden bu kadar, ancak gösterebilirim. Gerisi sana kalmış.işidin-yaptıkları
H-d-y iki kök manaya birden gelir. İlki yol göstermek için öne geçmek, ikincisi önden gönderilen ikram ve hediye. Her ikisinde de "öncülük ve rehberlik" anlamı vardır. lki arkadan gelenlere fiziki rehberliği, ikincisi önden gönderilen hediye ile muhatabın yüreğine rehberliği ifade eder. Yol gösterme amacıyla öne geçen herkese ve her şeye "had" denir. Had, yönelten, yöneten, rehberlik eden kimsedir. Huden yol anlamında kullanılmıştır.
"Rehberlik yol göstericilik" anlamına gelen hüda ile hidayet aynı manaya geleni iki mastarı vardır. Hidayet'in tam karşılığı yönelmek ve/veya yöneltmektedir. Zıttı rehbersiz kalmak yolu şaşırmak anlamına gelen delalet'tir.
El Hadi ikisi de aynı anlama gelen hüda ve hidayet mastarlarından türetilmiş ismi fail dir. Belirlilik takısı ile yalnız Allah için kullanılır; mutlak ve sonsuz eşsiz ve benzersiz rehber ve yol gösterici demektir. Kur'an Allah için o hep doğru yolu gösterir (Ahzab 4) der. Şu halde doğru yoldan sapanların hiç biri "beni Allah saptırdı" deme hakkına sahip değildir.
Bilgi ve bilginin amacını kavrayanlar, bu (mesajın) Rabbinden gelen hakikatin ta kendisi olduğunu anlasınlar diye O (böyle yaptı) Bu sayede ona inanacaklar, nihayet kalpleri ona tam bir teslimiyetle yatışacaktır. Şu bir gerçek ki Allah inanıp güvenen kimseleri dosdoğru bir yola yöneltir. (Hac 54)
Kur'an'a Göre Esmâ-i Husna, Mustafa İslamoğlu, 2. Cilt, El Hadî ismi, Sayfa 936, 937'den paragraflar.