9 Temmuz 2013 - Biga
Birkaç gün öncesinden başlayayım; odamda küçük eşyaları koyacak bir şey olmadığı için raf almak gayretindeydik. İnternette odama uygun raflar gördüm, annem salona da alalım dedi, salon için de uygun raf seçtim. Hepsi bu kadar olması gerekiyordu ama bir de annem tablet istiyordu gazete falan okumak için, bir de onu araştırdım, 10.1 inch tablet de ekledim sepete. Babam içinde Bir Savcının Anıları kitabını aldım. Namık Kemal Behramoğlu adında bir savcı seksen ihtilali döneminde görev yerlerindeki anılarını yazmış. Alışverişi tamamlayacakken bir mesaj çıktı "uzayan kısalan hortum şu an sana yarı yarıya indirimli.” Annem de teyzem de bu hortumu İstanbul’dan beri istiyordu, tamam dedim, iki tane de hortum ekledim sepete, ödedim, kapattım gitti. Daha sonra maillerime bakınca bir şey dikkatimi çekti, hortumlar süper hızlı gönderiymiş rafları üretici firma yapıp kargoya verecekmiş, kitap ve tableti de temin edince göndereceklermiş. Üçü ayrı ayrı gelecek yani. Bizim siteye kargo gelmiyor. Hiçbir firmanın köylere dağıtımı yok, gidip ilçeden biz alıyoruz yani. Mail attım “benim olduğum yere kargo gelmiyor, ben gidip ilçeden alıyorum dolayısı ile benim üç ürünümü beraber gönderin” diye, cevap geldi sistem gereği süper hızlılar hemen kargoya veriliyormuş, yapacak bir şey yokmuş müşteri memnuniyeti için böyle yapıyorlarmış. Cevap yazdım “ben bundan memnun değilim, benimkileri beraber gönderin” dedim üzgün olduklarını söylediler ben de destek bölümüne telefon ettim.
__ Alo kiminle görüşüyorum, alooo
__ Sesiniz gelmiyor ALOOOO
Meğer o da bana kiminle görüşüyorum diyormuş
__ He ben Onur sesiniz çok az geliyor, duyamıyorum sizi
Ayar yapıyor,
__ Şimdi
__Hayır
__ Şimdi
__ Hayır
__ Şimdi
__ İdare eder
__ Buyurun
__ Siparişimde ki tüm ürünlerin aynı anda kargoya verilmesini istiyorum, ayrı ayrı gelirse 3 kere ilçeye gitmem gerekir, ilçeye gidip gelmek kırk dakika sürüyor, üç defa gidip gelmek bana eziyet olur.
__ Sipariş numaranızı alayım kontrol edeyim.
__ 4567890
__ Şimdi beyefendi siparişinizde ki ürünlerden bazısı süper hızlı gönderi o yüzden onlar hemen kargoya verilir.
__ Yahu anlatamıyor muyum hemen kargoya vermeyin bekletin biraz hepsini beraber verin çok mu zor bu her hangi bir şey yapmanızı istemiyorum aksine yapmamanızı istiyorum.
__ Şimdi beyefendi şirket politikası gereği …
Anlaşamadık, sistem böyle çalışıyor dedi durdu, iyi dedim ne yapayım.
İki gün sonra bir mail, hortumlar gelmiş. Yememişler içmemişler hortumları kargoya yetiştirmeye uğraşmışlar sanki. Ulan İstanbul’da bu kadar hızlı gelmiyor kargolar, taa 320 km uzağa iki gün sonra gelmiş kargo. Tesadüf günlerden Çarşamba, Biga’nın pazarı var, babam pazara gidecek. Dedim babama "kargoya uğra da hortumlar gelmiş onları al." Ne hortumu dedi? Haklı, ne hortumu, hiç horum konuşmadık ki, raflar gelecekti onu bekliyorduk. Anlattım hortumların indirimli ve süper hızlı olduğunu, neyse gitti geldi Biga'ya akşam verandada oturuyoruz kucağımda iki tane hortum kutusu kutulara bakıyorum. Sanki ben hortum almaya plan yapmışım gibi iki kutu hortum kucağımda duruyor. Konuşuyoruz, annem soruyor;
__ Nasıl hortum onlar
__ Suyu açınca uzayıp, kapatınca kısalıyormuş
__ Sahtedir onlar
__ Aney niye öyle diyorsun
__ E senin internetten aldığı her şey bozuk çıkıyor
__ Yau iyi ki geçen günkü dvdler bozuk çıktı ve bir kitabın sayfaları eksik basılmıştı, sanırsın ki internet bozuk ürünler satış merkezi
__ Evet öyle
__ Takınca görürüz sahte mi değil mi.
__ Sen olacağına bak.
Takınca gördük sahte değilmiş, suyu açınca uzuyor, kapayınca kısalıyor amma ve lakin bir süre sonra bozuldu hortumlar :)) ama herkesinki öyle oluyormuş.
Hortumlar geldi ama benim asıl beklediğim tablet ve kitap, o ne zaman gelecek. Bir kaç gün sonra Cuma günü bir telefon geldi, "kargonuz geldi" diyor. Tamam geldi de kim gidip alacak onu. Pazar falan da yok ki o günlerde gitmişken alalım. Babam daha önce eczacı arkadaşına sormuş, birkaç tane kargo bekliyoruz buranın adresini versek olur mu diye, olur demiş arkadaş. Aradım kargoyu kargomu eczaneye bırakmalarını söyledim, tamam dediler. Cumartesi günü internetten baktım kargo teslim edilmiş, alıcı onur barlas görünüyor ama yanlış bir yere bıraktılarsa hiçbir şey diyemem teslim almış görünüyorum çünkü. Akşam vakti eczane kapalı, yarın Pazar yine kapalı, telefonla sormam mümkün değil, mecbur Pazartesiyi bekleyeceğim.
Bir de İstanbul'dan beri annemin diş problemi vardı. İstanbul’da doktorA gitmedi. “Biga da gideceğim demişti” onu konuşuyoruz aynı günlerde. “Biga’ya geldik işte alalım bir randevu git, hallet, uzayınca daha zor oluyor” dedim. Annem diş tedavisinden korkuyor. Ben ne dersem diyeyim gitmiyor. Bir de gideceği diş doktoru hakkında olumsuz bir şey anlattılar, iyice vaz geçti “ben İstanbul’da gideceğim” diyor. Aslında orada da gitmeyecek kaçıyor, ne zaman dişi ağrımaya başlarsa mecburen gidecek, planı bu.
Pazar akşamı oturuyoruz, çay içiyoruz yanında kuru yemiş var. Kuru yemiş yerken benim de dolgum kırıldı iyi mi? Bir dişim var daha önce iki defa kırılmıştı dolgu üstüne dolgu yapılmış, bir daha kırılmasını bekliyoruz ki kaplama yapacağız. Dişin vakti dolmuş Pazar akşamı kırıldı. Gece geç saat ağrır mı ağrımaz mı bilmiyoruz, ne yapacağız düşünüyoruz. Gittiğimiz özel hastaneye baktım diş için online randevu aldım. Anneme de randevu almak istedim ama annem ısrarla istemiyor “senin işin bir hallolsun da ben de yaptırırım” diyor.
Sabah kahvaltıda plan yapıyoruz ne alınacak, ne eksik diye telefon çaldı, kargo raflar gelmiş haber veriyor. Nihayet raflar da geldi. Annemin dişi, benim beklediğimiz dişim ve diğer kargolar aynı güne denk geldi, süper.
Gittik doktora benim dişimi biraz düzeltti, kaplama için ölçü aldı, bir hafta sonraya gün verdi. Annemi koltuğa oturtmaya çalışıyoruz hazır gelmişken hallolsun diye. Doktor “bir bakayım ne olmuş” dedi, oturdu annem. Dişinin kenarında küçük bir kırık var, bir de başka bir dolgusunun kenarı düşmüş. İkisi on dakika sürdü, ne bir şey duydu, ne canı acıdı, on dakikada bitti işi. Aslında böyle korku duyulan zamanlarda çok üstelememek gerekir. Kemal Sunal uçakta korku yüzünden kalp krizi geçirdi. Korku hafife alınacak, alay edilecek bir şey değildir. İkna etmek olmuyorsa bırakmak gerekir. Doktorun "bir bakayım, bunda bir şey yok, kenarı kırılmış sadece" demesi annemi ikna etti.
Biz doktordayken babam paketleri toplamaya ve kendi işlerini halletmeye gitti. Bütün işler halloldu, paketlerimizi aldık, yeni bir Avm açılmış oraya gidelim dedik bir şeyler yiyeceğiz. İskender, üstüne künefe yedik. Herhalde şekerim 180’e çıkmıştır. Yemekten sonra biraz dolaştık. Annem bir mağazada bir ayakkabı görmüş bana, onu almak için girdik içeri. Burnu uzun olmayan, yumuşak tam bana göre bir ayakkabı, aldık çıktık. Daha önceleri annem bir ayakkabı alalım diyordu ama nereden alacağız bilmiyorduk meğer Biga’dan alacakmışız. Aldık ayakkabıyı da düştük evin yoluna. Yorulmuşuz, herkes iki saat baygın yattı.
Akşam çay içiyoruz, paketleri teker teker annemin yanına taşıyorum. Annem bu paketleri açmaktan hiç hoşlanmaz. Şirinlik yapıyorum ki açsın diye, sürpriz olacak çünkü. Açtı paketi, tabletin kutusunu aldı eline “puzzle mı aldın” dedi. “He puzzle aldım” dedim. Eviriyor çeviriyor paketi “nasıl puzzle ki” bu diyor. Üstündeki resmin puzzle olmadığını anladı ama tablet olduğunu anlayamıyor. “Dikkatli baksana ya neye benziyor o” dedim tablet mi diyor ama öylesine diyor, ihtimal vermiyor, dedim açta bak neymiş.
Babama da kitabın kutusunu verdim, sen de bunu aç dedim. Babam da kitabına kavuştu. Konuşuyoruz, babam dedi ki "bugün bizim evlilik yıl dönümümüz." İşe bak bilmeden evlilik yıl dönümlerinde annem ve babama hediye almış oldum.
Dolgum kırılmasaydı, ben diş doktorun gitmek zorunda kalmasaydım, annemi de götüremezdik. Tablet ve rafları doktora gittiğimiz gün alabilmemiz büyük şanstı, ayrıca onlar içinde Biga'ya gitmek zorunda kalmadık. Aslında böyle olaylar bir araya geldiği zaman bunlara denk geldi, tesadüf etti, diye düşünmek istemiyorum. Bunların lütuf olduğunu düşünmek istiyorum. Bunu kendimi bir şey zannettiğim için değil, daha çok şükredebilmek için böyle düşünmek istiyorum. Gerçekten Allah bizim işlerimizi böyle denk getirir mi ne dersin? Kur'an'da buna bir örnek var ama o savaş. "Sözleşmiş olsanız o saate buluşamazdınız ama Allah sizi buluşturur diyor", demek Allah insanları, olayları denk getiriyor.
Enfal
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
42- Hani Bedir savaşı günü ey Müslümanlar, Siz vadinin yakın kenarında idiniz, onlar da uzak tarafında idiler! Kervan ise sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer sözleşmiş olsaydınız dahi, sözleştiğiniz vakitte öyle buluşamazdınız. Fakat Allah, takdir ettiği bir işi yerine getirmek için, sizi böyle buluşturdu ki helâk olan, bir delile göre helâk olsun, yaşayan da bir delile göre yaşasın. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla işitir ve bilir.
Kim bilir Allah belki bizim de hayatlarımızda farkında olmadığımız bir ölçüde işlerimizi denk getiriyordur. Öyle olsun veya olmasın şükretmek lazım, hem de çok. Hmmm bunu yazınca aklıma bazı ayetler geldi. İnanmayan insanların işlerinin hep denk gitmesi üzerine. Şimdi aklımda kaldığı şekliye arayalım bakalım hangi suredeymiş.
Kalem
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
44 - Bu söz (Kur’an) karşısında yalana sarılanı bana bırak! Onları beklemedikleri yerden adım adım kötü sona yaklaştırırız.
45 - Onlara süre tanırım. Benim düzenim sağlamdır.
İnkar edenlerin işleri hep denk gidiyorsa hep dört ayak üstüne düşüyorlarsa farkına varmadıkları bir yerden azaba sürükleniyorlar da farkında değiller. İnkar ettikleri halde işleri hep doğru düzgün gittiği için kendilerini doğru yolda zannediyorlar, bir sıkıntı ile karşılaşmadıkları için Allah’ı arayıp bulmaya ya da yönelmeye ihtiyaç hissetmiyorlar, Allah da onlara dünyada istedikleri her şeyi veriyor, hiç sıkıntı ile karşılaşmıyorlar ama bu hal onları cehenneme götürüyor.
İsra
Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım
18. Kim bu çabuk geçen dünyayı isterse orada istediğimiz kişiye,
onun için varettiğimiz kadarını veririz!
Sonra da ona (sonsuz kalmak üzere) cehennemi vatan kılarız.
Kovulmuş, kınanmış olarak oraya yaslanır.
19.Kim de ahireti isterse
ve
mümin olarak, ona uygun bir çaba ile çalışır, koşturursa;
işte bunlara çalışmalarının karşılığı verilmiş olur.
20.Hepsine;
onlara da bunlara da Rabbinin lütfundan (dünyada) uzatırız.
Rabbinin lütfu (insanların bir kısmıyla) sınırlı değildir!
21.Bak! Kimini kiminden kabiliyetli yarattık.
Elbette ahiret dereceler bakımından daha büyüktür
ve
nimeti/ikramı da daha büyüktür.
Gördüğün üzere dünyanın peşine düşenlere Allah istediklerini veriyor ve bu insanlar yavaş yavaş helake gidiyor. Ayetteki Elbette ahiret dereceler bakımından daha büyüktür ifadesi burada kim ne iş yapıyorsa, iyi ile daha iyi arası diğerlerine nazaran ahrette aralarındaki farklar büyük olacak demek. Daha iyisini yapan daha yüksek derecelere kavuşacak.
Allah bizleri nefsimizin esiri olmaktan, şeytanın peşine düşmekten, dünya hayatının peşinde koşmaktan korusun, ebedi hayatta tekrar buluştursun. (amin) Ahirette tekrar görüşmek lazım. Öyle değil mi? Yoksa ahirette beni yalnız mı bırakacaksın? Hayır değil mi?
Video oynatıcı çalışmazsa alttaki linke tıkla.
Akan suyu severim ben
Işıldayan karı severim
Bir yeşil yaprak
Bir telli böcek
Yeşeren tohum
Güneşte görsem
Sevinç doldurur içime
Bir günü
Güzel bir günü
Güneşli bir günü
Hiçbir şeye değişmem
Necati Cumalı