Onur'un Günlüğü

12 Eylül 2012 - İstanbul

Zeynep Boşandı

Dün itibariyle resmi olarak evliliğin sona erdi. Şimdi sana evliliğin ile ilgili bazı şeyler yazacağım. Bana boşanma kararını maille anlattığın günlerde bir kaç defa fikrimi sordun, sonra söylerim demiştim, şimdi söyleyebilirim.

Yeni Sen

Bu bir süreçti, namazı bıraktıktan sonra başladı. Olaylar olduktan ve sen namazı bıraktıktan sonra 180 derece döndün. Aslında her şey o kadar açık ki. O zaman Allah kalbini islama çevirmişti. Öyle ki sen benim o zaman ki halimden çok daha ileriydin, seni yeterince anlayamadım. Sonra işler karıştı ve Allah kalbini tekrar eski haline çevirdi. Allah kötülük olsun diye çevirmedi kalbini. Sen yönünü değiştirdin Allah'ta onayladı. İnsanlar özgür irade ile yaratılmıştır. Sonra her şeye kaldığı yerden devam ettin. Kalbin eskiye dönünce doğal olarak o namaz kılan halin uzak geldi. Kaldığın yerden devam ettiğin hayatında yeni bir insan çıktı karşına. Evlilik kararı. 

İsteme Olayı

İstemeye geldiler, gördüğüm en karmaşık kız isteme olayıydı. Birkaç tane gördüm, İnci’yi, Yeşinil’i gördüm. Hiç görmesem de olması gerekeni az çok bilirim. Onlar istemeye gelmiş, bizimkiler isteneceğinden haberi yok, tanışma diye geldiler zannediyor. Bizim ev karma karışık, kimin nerede oturduğu belli değil. Oturma planına bakarsan, Mustafa amcanın karşısında Arslan dayımla anneannem var. Onlardan isteyecek sanki. Babamla Mustafa amca birkaç koltuk arayla aynı sırada oturuyorlar. Birbirlerine yan bakıyorlar. Arada da bir sürü insan var. Mustafa amca  yandan yandan istedi, babamda yandan yandan tamam dedi.

Nişan

Bu sefer daha fazla insan karmaşası var evde. Yüzük takıldı ve sonrası darılma, kırılma, bence rezalet. İçki içme yarışına döndü olay. Sarhoşluğun bir sınırı da yok, saçma sapan hareketler yapmaya başladı insanlar. Murat'ın akrabalarından biri yerlerde süründü. Bu nasıl iş? Babamı düşünsene, bir arkadaşının oğlunun/kızının nişanına gitse, sarhoşluktan yerlerde sürünse ne düşünürler? Anlayamıyorum, hiçbir zamanda anlayamayacağım. Daha önceleri ben de içiyordum, ramazanda da içtim normal zamanda da üstelik o gece orada içenlerin bir çoğundan fazla içerdim ama bir kere bile saçma sapan şeyler yapmadım. Herkesin ellinde bir bardak, boşaldıkça dolduruluyor. Nişanın anlamı bu mudur acaba? İçebildiğin kadar iç. Ben babamı nadiren o kadar sarhoş görmüşümdür, diğerlerini de tabi. Sevinmekle doğru orantılı bir şey mi acaba? Ne kadar sevinirsek o kadar içmeliyiz. "Çok mutluyuuuz getirin uleen içkileri." Sonuçta çok özel bir gün ama insanlar kendinden geçene kadar içki içti.

Nikah

En ince ayrıntısına kadar düşündünüz. Dans dersleri falan aldınız, şarkı beğendiniz. Evleneceğiniz yer konusunda da epey bir seçici oldunuz. Biz, onlar epey bir yer tavsiyesinde bulunduk. Ordu evi vardı, olmaz dediniz, askeri ortamda evlenmek istemiyoruz, oteller vardı, orada da olmaz, hatırası güzel değil diye. Gelecek misafirler konusunda epey bir tartışma oldu, hatırlıyorum bizim evdeki konuşmaları. Sonunda Ortaköy’de ki o yerde, boğaz manzarasında evlendiniz. Sonradan ortaya çıktı ki Mustafa amca masrafları nasıl karşılayacağını bilmiyormuş.

Tekne Turu

Bir de nikahtan sonra boğazda tekne turu ayarlandı. Bunları yazmam lazım. Hiç kimse bizi dinlemedi. Murat’la konuştum, seninle konuştum ama nafile. Annemin benim denizden korktuğumuzu söyledim, hiç kimsenin umurunda değil. Tekneye binmek benim için zor ve tehlikeli dedim, yine kale alan yok. Ayrıca bir anlamı yok, gece zifiri karanlık, ne deniz görünüyor ne gökyüzü sadece kıyıdaki ışıklandırılmış binalar ve yollar görünüyor. Siz yukarıda ne yaptınız bilmiyorum ama biz aşağıda biraz korkuyla, kimsenin kimseyi duymadığı bir gürültü içinde, bağıra bağıra konuşmaya çalışarak bitmesini bekledik.

Korktuğun bir duruma hatır için katlanabilir misin? Bu evet ya da hayır denecek bir durum değil. Psikiyatride korkularını yenmek için yıllarca uğraşan insanların örnekleri var. Yani korku kontrol edilen bir şey değil. Annemin bir keresinde Biga’ya giderken arabalı vapurda ağladığını biliyor olman lazımdı. Ben ağlamasam da zor katlandığım bir durum. Sonuçta annem senin mutluluğun için ses çıkartmadı, annem ses çıkartmıyorsa ben de çıkartmayayım dedim.

Anneye Bak

Tekneden inince neresi bilmiyorum tabi, gece karanlık, herkes evine dağılacak, hoşça kalın falan deniyor. Murat'ın annesi bana "uğraşmayın bizimle siz zararlı çıkarsınız" dedi. Bu ne ya? Mustafa amca da herkesle tokalaşıyor "biz artık akrabayız" falan diyor, ortamı yumuşatıyor. Bizim Allah'ımız var, biz üstümüze düşenleri yapar tevekkül ederiz Allah bize bir yol gösterir ama onların Allah'ı yok. Kim zararlı çıkıyor?

Bizimkileri Yalnız Mı Bıraktın?

Bunları neden anlattım. Bil ki annem, belki babam bizi yalnız bıraktığını düşündüler. Ailenin yanında değilde hep onların yanında yer aldın. Bunları bilerek yaptığını hiçbir zaman düşünmedim. Mesela düğünden önce kuaförden çıkınca bize gelirken arabada kim vardı yanında? Annen yanında mıydı? Yoksa peşinden her yere taksiyle mi geldi? Annem hala bunun üzüntüsünü üzerinden atabilmiş değil. Hayatındaki tek umudu ve mutluluk kaynağı senin bir yuva kurmandı. Tek hayali bu olan bir insana, annene evlilik sürecinde sırtını dönmüş gibi oldun ama annem hiç ses çıkarmadı, sadece mutlu olmanı istedi. Üzülme, bunları yazmam lazım. Senin bilerek isteyerek annemi babamı yalnız bırakmayacağını biliyorum. Burada olan başka bir şeydi, bunu açıklamak için yazıyorum bunları. Annemin böyle düşündüğünün de farkında olmadığını biliyorum. Bu olayın üstünden bir kaç sene geçtiğinde annemin böyle düşündüğünü unutmayacağını zannediyorum. Bütün bunların bir anlamı var birazdan açıklayacağım.

Ne Diye Gittin Onların Dibine?

Şu an ayrıldın geriye dönüp bir bak, elinde ne var, ben söyleyeyim, hepsi bitti, herkes gitti, sıkıntıların eninde sonunda bitecek, yeni bir hayata başlayacaksın ama annem hep aynı hisle kalacak. “Bizi biraz dinleseydi belki böyle olmazdı” deyip duracak. Aslında evli olsaydın da bir şey değişmezdi. Evlilik sürecinden elinde kalan fotoğraflardan başka bir şey olmazdı. Ama annemde yine onu yalnız bıraktığın, aileni dikkate almadığının üzüntüsü olacaktı. Halbuki ufak tefek ayrıntılar daha düzgün planlanabilirdi. Sizi bitiren ev olayıdır. Onların burnunun dibine gitmeseydin Muratların aileye gelin gitmiş gibi olmaz, onlardan ayrı bir ev kurmuş olurdunuz. Murat’ın akrabalarının arasında, yakınında ev tutmuş oldunuz. Çok söyledim sana ki birbirimize yakın olmalıyız diye, dinlemedin, sonuçta Murat’ın ailesiyle karşıda baş başa kaldın , bizden uzakta.  Yaşadığın sorunların hepsi yine olacaktı ama en azından senin kararın olduğu için bizimkiler daha az üzülürdü. Oturacağım yer de annemler mi karar verecek diyebilirsin ama anlatmaya çalıştığım karar meselesi değil. En başından her konuda onlara uymuş olman. Bu söylediklerime çok şey söyleyebilirsin, söyle, üzülebilirsin ama üzülsen de bunları söylemem lazım.

Sabah Çalan Telefon

Nişanında bir altın kayboldu, hatırlarsın. Sonrasında nişan altınlarının nerede kimde kalacağı tartışılmış. Annem altınlarını dayının kasasına koy demişti, sonrasında Murat'ın ailesinin altınları almak istemesi, biz kasaya koyarız demesi ve Mustafa amcanın gökte ararken yerde bulduğu fırsat. Balayından döndüğünüzde, sabah sekiz de çalan telefon, sonun başlangıcı. Sana da planlanmış gibi geliyor mu? Niye kayboldu o altın?

Hakkaten Çok Güzelmiş Bu İnsanlar

Bir de anneme dediğin “Sizi çok güzel bir aile ile akraba yapıyorum”. Her şey denk görünüyor. Emekli öğretmenler, solcular, içki içiyorlar, dinsizler,  çocuklarının da dinle yakından uzaktan alakası yok. Aynı kafada insanlar değil mi? Beni rahatsız eden şeylerin bir kısmından bahsedeyim. Mustafa amca bize geldikleri bir seferde, tanışma seferleri ya, solculuktan, gençliğindeki olaylardan bahsediyor, belirttiği şeylerden biri ramazanda rakı içtiği, bundan sebep baştan dine karşı bakış açısını ortaya koyuyor, kendisini tanıtıyor, nabız yokluyor, açılacak sohbete göre karşısındakileri tanıyacak.

Doğmamış Çocuğun Dinine Amir

Sizin evde imam nikahı kıyılacağı zaman, imamı bekliyoruz, Murat’ın bana söylediği “Ben dinsizim, benim çocuğum tam dinsiz olacak.” Neden? Oldu mu çocuğun peki? Tam dinsiz yapma fırsatı buldun mu? İnsanlar kendilerini başkalarının dinine amir görünce böyle oluyor. Allah başka planlar yapıyordu o hiçbir şeyin farkında değildi. Aslında hiç birimiz değildik. Bunları sonradan anladım.

İmam Nikahı Da Ne Ola Ki?

Bir çocuk daha vardı orada, kuzendi galiba, kimin nesi bilmiyorum, onun imam nikahı için “Böyle bir şey mi varmış ya ilk defa duydum” demesi. Bu güne kadar nerede yaşamış acaba? Hiç film de mi izlememiş?

Benim Dinime Amir

Daha sonra bir gün, ben namaz kılmak için sizin evde arka odaya giderken Murat’ın bana “Tayyip’in dindar gençliği gibisin” demesi. Bana bir zararı yok ama dine bakışını gösterir. Ayrıca ben Tayyip Erdoğan’in dindar gençliğinden değilim.

İçki Satma Hayalleri

Yılbaşlarında yaptığınız partiler. Murat’ın babama, o partiden içki satarak nasıl para kazanacağını anlatması.

Ramazanda İçki

Bodruma anne babasının yanına tatile gittiğinizde, Murat’ın ramazanda rakı içtiğini söyleyiş şekli, yemekte ezan okunmuş, iftar saati yani, belki de sen de rakı içiyormuşsunuz, “cami o kadar yakın ki diyor, hoca kafasını uzatsa görecek bizi” diye o günleri anlatmıştı.

Bilseymiş Gitmezmiş

Mustafa amcanın Artvin’de balcılık yaparken köyde, köylülerle ilgili din hakkındaki konuşmaları, hacca bakışı, babasının hacca gittiğini anlattı, babası döndüğünde “Bilseydim gitmezdim” demiş, bunu referans alıp kendine göre bir yorum ortaya koyması. Görmüyor işte, Kur'an'ın bahsettiği gözünü kapatıp doğruları görmek istemeyen insan tipi, bütün hepsi öyle. Daha vardır ama aklıma gelenler bunlar.  

Onlar Sana Hiç Bir Zaman Yakışmadı

Bütün bunları gördükçe duydukça sana çok dua ettim. Çünkü sen onlardan çok farklısın. Namaz kıldığın dönem denetleme firmasında çalışırken işten çıktıktan sonra akşam namazını Beşiktaş’ta bir camide kıldığını söylerdin. Eğer orada kılacak fırsatın olmadıysa eve gelir gelmez kılardın. Şimdi evlendiğin kişiye ailesine bakınca bunun nasıl olduğunu aklım almıyor. Onlar sana yakışmıyor. Böyle bir aile sana yakışamaz, sen başkasın. Bir kere sen doğru yolu gördün. Bazı sorunlar çıktı ve hayatın değişti ama bu kadar olmaz. Bunların yüzünden giderek uzaklaşıyorsun. O yüzden çok dua ettim.

“Allah’ım kardeşime doğru yolu göster, daha önce görmüştü, yine görebilir, yine ibadet edebilir. Sen hâdisin, hidayet edensin, kardeşime hidayet et”.

Büyük Duam

Bu duayı çok yaptım. Belki de sen evlenmeden de yapıyordum, hatırlayamıyorum. Evliliğin boyunca yaptım onu biliyorum. Murat’ın Bodrum’da, ramazanda rakı içtiğinizi anlatmasından sonraydı herhalde, bir gece sabaha karşıydı, yine bu duayı yaptım fakat bu sefer buna ilave “Kardeşimi o aileden ayır” dedim. Duamı bu haliyle kaç ay sürdürdüm bilmiyorum. “Ayır” dan kastım aslında evliliğinin bitmesi değildi. Evli olabilirsin ama o kafadan kurtul hatta namaza başlayabilirsin diye “Ayır” dedim.

Duam Kabul Mü Oldu?

Sonra sen bir süre sonara bana maille ayrılık kararını açıkladın. İlk zaman değil de bir iki gün sonra “Ayır” diye ettiğim dualar geldi aklıma. Annem babam kendini kötü hissediyorken bu aklıma gelince bir tuhaf hissettim kendimi. Daha sonra bunun Allah’tan geldiğine kanaat getirdim ve rahatladım. Allah ayırmayı en güzel yapandır. Allah hak ile batılı ayırır eğer bunu talep edersen, dua edersen ve o yönde gayret gösterirsen. Bir ayet göstereyim. Kendilerine peygamber gönderdiği bir halkın inanmamak için neler yaptığından ve gönderilen peygamberin son çare olarak "bizi inanmayanlardan ayır" diye dua etmesini anlatıyor.

Araf

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım

88 - Halkı içinden büyüklük taslayan itibarlı kişiler şöyle dediler: “Bak Şuayb! Ne pahasına olursa olsun seni bu ülkeden çıkaracağız, seninle birlikte inananları da öyle. Tek çare bizim düzenimize dönmenizdir.” Şuayb dedi ki “Biz istemesek de mi?”

89 - “Allah’ın bizi kurtarmasından sonra tutar sizin düzeninize dönersek Allah’a karşı tam bir yalan uydurmuş oluruz. Düzeninize dönmemiz olacak şey değildir; Rabbimiz olan Allah döndürürse başka. Rabbimiz bilgisiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah’a güvenip dayandık. Ey Rabbimiz! Bizi halkımızdan en doğru bir biçimde ayır. Ayırmayı en iyi yapan sensin.”

Ayrılma kararından sonra bizimkiler "bir şans daha ver" diye ısrar ettiler hatta ben de bu yönde konuştum ama benim bu konuşmam alttaki ayettendir;

Nisa

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım

35. Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz,

erkeğin ailesinden bir hakem,

kadının ailesinden bir hakem gönderin.

İki taraf düzeltmek isterlerse,

Allah da onların uzlaşmasına izin verir.

Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır.

Allah Doğru Kara Verir

Buradan çıkan sonuç İki ailede sizi barıştırmaya çalıştırdığı halde ayrılmış olmanız Allah sizin uzlaşmanıza izin vermedi diyebiliriz. Zaten bizden gelen “Süre ver” istekleri ayrılmanı hızlandırdı. Olmuyorsa demek ki doğrusu bu diye düşündüm.

Çirkin İnsanlar

Aslında farkında olmadan onlar ayrılmanızı hızlandırdılar. Onlara göre hiçbir sebep yokken ayrılmak istemeni anlayamadıkları için, “Acaba biri mi var” a döndü olay ve bu süreci hızlandırdı. Annem Ayfer teyzeyle çok konuşamadı, çok üzgündü, diyecek bir şey bulamıyordu, daha çok ben konuştum. Bir gün yine ağzında “Acaba biri mi var” lafı dolanıyordu, kızdım, bağırdım, bunun ne kadar saçma olduğunu, ne dediğinin farkında olup olmadığını sordum ve bunu bir daha söylememelerini söyledim, bayağı kızdım. Normalde benden büyük birine sesimi yükseltemem, kızamam, söyleyeceğimi normal söylerim ama o gün oldu. O günden sonra telefon trafiği kesildi. Hatta sen kesin ayrılacağını Murat’a söylediğinde, ertesi gün "telefon edip konuşacaklar hazır olun" dedin, ben de sana “Aramayacaklar” dedim. Sen neden falan dediysen de söylemedim o telefon konuşmasını, sonuçta aramadılar.

Olayların İç Yüzü

Bütün olaylar hakkında bazı fikirlerim var şimdi açıklayayım.

Namaz kıldığın dönemde annemin babamın tavırlarıyla, bu evliliğin ve yaşanılanların bağlantılı olduğunu düşünüyorum. O dönemde bir arkadaşın vardı. Seni yanlış yönlendirdiği düşündüler, halbuki kalplerimiz Allah’ın elinde, belki de onunla yapacağın bir evlilikten korktular hatta kapanmandan. Genel anlamıyla bizim aileden farklı bir ailenin çocuğu, bir uyumsuzluk var diye bakıyorlar. Aslında buna da hak veriyorum. İki tarafın ailesi birbirinden farklı dünya görüşünde ise o evlilikte sorun çıktığını herkes biliyor. Bunlar daha önce yaşandı. Ama şu da var sen kimseyle evlenmiyordun. Sadece namaz kılan bir arkadaşın vardı. Annemin en büyük isteği senin evlenip mutlu bir evlilik yaşaman dolayısıyla böyle sorunlar olsun istemiyor. Mutluluğuna bir şey olsun istemiyor. Sonuçta kendileri gibi birisi olsun istediler ve sonuçta istedikleri oldu. Tam denkti aileler. Emekli öğretmenler, dinle yakından uzaktan ilgisi olmayan bir aile, oğulları da öyle, tam istedikleri gibi. Kağıt üstünde denkti ama bizimkiler her hareketlerinden rahatsız oldular sonuçta.

Güzel Diyeceğin Bir Şey Var Mıydı?

Hatta bu öyle bir durum ki, yine bence, daha ilk günden ev almış olmanız, kredi ödemek zorunda oluşunuz, çok çalışmak zorunda kalmanız, çalışmaktan eve gelemeyişiniz, Murat’ın işsiz kaldığı dönem, ödenmesi gereken kredi, ailelerin birbiriyle ilişkileri, bizim görüşemememiz, onların sizin evi kendi evleriymiş gibi benimsemeleri, bir yere kadar işte. Bize uygun bir aile olsun dedin mi böyle olursun, Bunları sevinerek yazmıyorum, çok üzücü bir durum.

Öbür Türlü Olsaydı Ne Olurdu?

Annem babam bunun sonucunu belki uzun süre yaşayacaklar. Sen bir daha evlenir misin, ya da ne zaman evlenirsin, kiminle olur, nerede yaşarsın, nerede çalışırsın sorular sorular sorular. Kendi isteklerinden bu sonuç meydana geldi. Diğer türlü olsaydı, namazı bırakmasaydın belki senin gibi biriyle bir gelecek düşünseydin onda da bir sürü problem çıkabilirdi, hem senin için hem aileler için ama onları yazmayacağım. Bence o zaman sanki daha mutlu olurdun, çocuğun olurdu şu an. Annemler bir süre sonra alışırdı ve sorunlu başlasa da evliliğin sonrası mutlu olabilirdi.

Bütün Bunlarda Anneme Babama Ceza Var

Annemin senin namaz kıldığın zamanki davranışlarını düşün daha doğrusu o dönemi düşün. Annem seni namazdan ayırmaya çalışmış bunu kendisi söyledi, zamanı değilmiş, ileride kılarmışsın. Annemin bu engellemeleri sonucunda bu evlilik ve sonrası anneme bir karşılıktır. Bunun ayetini ve açıklamasını birazdan göstereceğim. Bundan senin de dersler çıkarman gerekir. Seni namazdan engellemeye çalışıyor bununla beraber  hem işin dolayısıyla hem yeni düşüncelerinle endişeli, acaba bir yerlere birilerine karışır mı bir sürü düşünce var kafasında. Sonuçta sen bu hali devam ettiremedin, dönmüş oldun. Annemin babamın bundan sonraki yaşadıkları – evliliğinle beraber olanlar- senin yolundan dönmene neden oldukları için bir karşılık olduğunu düşünüyorum. Senin evlenirken tavrın anneme babama başka bir cezadır. Yukarıda onları yalnız bıraktıklarını düşündüler yazdım ya bu onlara cezaydı. Sen o tavırları bilerek yapmadın. Senin evliliğin annemin tek mutluluk kaynağı olacaktı. Hatta çocukların olması annemin torunu olması annemin en çok istediği şeydi ama olmayacak. Evlilik döneminde annemin kendisini yalnız hissetmesi, onu yalnız bıraktığını düşünmesi, Murat’ın ailesinin yanında olman, bütün bu yaşananların namaz kıldığın dönem annemin tavırlarına bir karşılık olduğunu düşünüyorum. Aslında eğer bu bir ceza ise cezaların bu dünyada görülmesi çok daha iyidir. Bundan sonra diğer ailelerin çocukları gelir gider, torunları olur, maalesef annemler de izler. İzledikçe de hayatı boyunca bu düşüncelerden kurtulamayacak. Zaten annem Biga’da Özgür’ü, Betül’ü, Betül’ün kardeşlerini, gelip gittiklerini gördükçe üzülüyor, içi eziliyor. Annemi gördükçe ben de anneme üzülüyorum ama inşallah bu üzüntüler annemin o dönem ki davranışları için bir karşılıktır. Şunu da ekleyeyim üzüntüyü hafife alma, üzüntü ve vicdan azabı bu dünyadaki olabilecek en büyük cezalardan biridir. Yaşamadan bilinmiyor.

Belki Bir Gün Anlatırım

Şimdi annem daha önce yazdığım hastanelerde yaşadığımız o zor dönemlerden sonra namaza başladı ama sonra bıraktı. İmanının olgunlaşması, Allah’ı biraz daha yakından tanıması gerekiyor. El Hakem, hükmeden, isminin tecellilerini görecek kadar olgunlaşması lazım. Yanlış anlama ben olgunlaştım da görüyorum diye bir şey demiyorum ama Allah’ı tanıma gayretindeyim. Annem de biraz olgunlaşsa bunları ona da anlatacağım ama şu an erken, anlatırsam, ağzından bir sitem bir isyan sözü çıkar diye korkuyorum. Bunları nereden çıkartıyorsun deme. Bu ayet hayatın sırlarından biri. Başına gelen kötü şeyleri, kendinden bilmelisin. Belki de öncesinde Allah bir yol göstermiştir de sen fark etmemişsindir. Ondan sonra insanlar “Bu da bizi mi buldu”, “Zaten hep bizi bulur”, “Neden bizim başımıza geldi” der durur.

Şura

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım

30. Size isabet eden bir musibet, kendi ellerinizin kazandığı yüzündendir! Birçoklarını da affediyor.

"İmana ceza biçen ilahi intikama muhatap olur" - Mustafa İslamoğlu (5 Dakika)

Mustafa hoca başlıktaki sözü söylüyor, dayanağı Kur'an. Annem seni namazdan engelledi sonrasında yaşananlar ceza oldu. "Allah yok din yalan" diyenlerin ne kadar kör olduklarını görmeye başlıyor olman lazım. Bu açıklamalar Allah'ın düzeninin nasıl işlediğini anlatıyor.

Babam İçin Ne Büyük Şeref

Başından geçenlerin iç yüzü bunlardı. Namaz kıldığın dönem babam “söyle ona o yoldan vaz geçmezse ben yokum” diyordu, şimdi içki üreten bir firmada çalışıyorsun, ara sıra şarap, viski eksperliği yapıyorsun, babam için ne büyük bir şeref, ne büyük şeref. Bir zamanlar gördüklerini düşününce şimdiki yaşam tarzın beni endişelendiriyor. Bir zamanlar namaz kılacak imana sahiptin şimdi nasılsın sen düşün. Bu tamamen neyi tercih ettiğinle ilgili.  Ben seni bir şeylere zorlamıyorum, sen bir zamanlar benim gördüğümden daha ileri şekilde görmüştün, bunu hatırlatıyorum. Allah içki konusunda vaz geçiyor musunuz diye soruyor.

Maide

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım

91.Şeytan;

içki (sarhoşluk ve uyuşturucu ile)

ve

kumarla ancak aranıza düşmanlık

ve

kin sokmak; Allah’ı anmaktan (emir ve yasakları hatırlamaktan)

ve

namazdan alıkoymak ister.

Artık vazgeçiyor musunuz?

Şeytan Algını Değiştir

Şeytanın yapmaya çalıştığı şey insanları ateşe çağırmaktır. Şeytan korku filmlerindeki gibi bir şey değildir, yoldan çıkarıcı fikirler getirir aklına o kadar, o da ayetleri bilen inananların üstünde etkisi yoktur, sağlam inanacaksın ama. Asıl korkulacak olan Allah’tır.

Fatır

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım

5.Ey insanlar!

Şüphesiz ki, Allah‘ın sözü gerçektir.

Dünya hayatında aldanmayın/dünya hayatı sizi aldatmasın.

Ve sakın,

o aldatıcı sizi Allah ile/Allah adına aldatmasın.

6. Şüphesiz ki şeytan, size düşmanlıkta çok saldırgandır;

öyleyse siz de onun düşmanlığına karşı dikkatli olun!

O (şeytan) kendi partisini/taraftarını,

ancak alevli ateşin halkından olmaları için çağırır.

Benim gördüklerim bunlar, en doğrusunu Allah bilir.

Sayfanın sonuna Chill Out şarkı yakışır, sakin yumuşak. John Lee Hooker'dan, hayatını değiştir. Önce Müslüman ol sonra hayatındakileri değiştir. Değiştir, değiştir, değiştir.

John Lee Hooker featuring Carlos Santana - Chill Out


John Lee Hooker featuring Carlos Santana - Chill Out


Kardeş demek hayat demektir

Kimi zaman aldığın nefeste diyebilmek

Kimi zaman üzüldüğün anda karşında bulabilmek

Hiçbir zaman sevgili kardeş gibi olamaz

Kardeşin aşkı sevgiliden çoktur

Sevgili terk eder, kardeş yanında baki kalır

Sevgili emreder, kardeş teselli eder

Kardeş sevgiliden çok sever

Bilir misin bizde kardeşlik nedir?

Nefesin kesilirse, al benim canımı kullan

Senindir

Yolun sonu uçurumsa eğer

Geri dön

İlk adım benimdir